Limonatasından kocaman bir yudum aldı Gargamel. Son günlerde gece hayatına da merak sarmış. Hem de nasıl beceriyorsa öyle yerlere girip çıkıyor ki, beni kapıdan içeri almazlar bu göbeğimle. “Geçenlerde canım mantı çekti, atladım gittim o Şişli'deki sosyoelitlerin sabahın erken saatlerine kadar doldurup taşırdığı yere” diye başladı anlatmaya. Sanırsınız altında son model Mercedes Jeep var… “Atma ulan neye atlıyorsun?” dedim. “Oraya metro yok…” “Osmanbey’den yürüyerek iki adım yol abi” dedi… “İçeri girince bil bakalım kimi gördüm… Hani şu ressam var ya…” “Picasso…” diye dalgamı geçtim. “Yok o değil. Picasso 25 Ekim 1881 - 8 Nisan 1973 yılları arasında yaşamış bir İspanyol ressamıdır. Resimleri pembe ve mavi dönem olmak üzere ikiye ayrılır. Ben özellikle mavi dönem resimlerini severim.”


Ayağımdaki pabucu çıkarıp, Bush’a ayakkabı fırlatan gazeteci hesabı bir atmışım ki, önündeki bardak devrilip, hazin bir ses çıkardı. “ Bırak ulan bu Vikipedi ayaklarını… Anlatacaksan anlat” diye bağırdım; “Kimi gördün?…” “Hani o çılgın modern sanat dehası var ya, Haluk Akakçe… Nişantaşı’nda midillisi ile gezermiş” dedi… “Yanında fıstık gibi de üç hanım vardı…”


Buraya kadarına şaşırmadım. Haluk zaten gecelerin adamı. Gezerken yanında da hep yabancı dilberler olur. Ama anlaşılan o gece ipin ucu biraz kaçmış. Yanındaki hanımlardan birinin üstünü çıkarmasını istemiş bizim 'Midilli-sever'. Şakayla başlayan bu ‘çıkarma’ harekatı giderek ciddiye binmiş. ‘Çıkarırsın, çıkarmazsın’ derken, Akakçe, kadının gömleğini zorla çıkartmaya çalışmaz mı… İşin suyu çıkınca da, olaya müdahale eden mekanın yöneticileri bu sefer Haluk'u kibarca dışarıya çıkarmaya çalışmışlar ve bunda da başarılı olmuşlar. Giderken de kulağına fısıldamayı ihmal etmemişler. “Bir daha buraya lütfen gelmeyin Haluk bey” diye. “Ulan Gargamel gerçek bir dedikodu küpüsün ama o dediğin mekana elini kolunu sallayarak öyle kolay kolay girilmez. Seni nasıl aldılar içeriye?” diye sordum. “Kapıdaki yaşlı amcaya piyanist olduğumu söyledim” dedi. “Ama nerede çalıştığımı bilmiyor tabii…”. Bizimkinin bu sefer anlattıklarını doğrulatamadım ama adı üstünde dedikodu işte.


Alessandra Ambrosio Emre Ünalın Objektifinde

Her ne kadar Ara Güler usta, “ Fotoğraf sanat değildir, hakikatin parçasını yakalayan bir şeydir. Hakikat olduğu için fotoğraf mevcuttur” dese de yeni nesil fotoğrafçılarımız hakikatın parçasını iyi yakalıyor olmalılar ki, uluslararası ünlüler kendilerini bizimkilere teslim ediyor. Bunun en son örneği Emre Ünal... Emre öyle bir ‘parça’ yakalamış ki, eskilerin tabiri ile ‘yeme de yanında yat…” Victoria’s Secret’in en ünlü meleklerinden Alessandra Ambrosio Emre Ünal’ın objektifinin karşısına geçmiş. Hem de minik kızıyla beraber..


Emre Ünal, Koton firmasının yüzü olan Alessandra ile çekim yapmak için Los Angeles’e uçmuş. Bu arada Victoria’nın bu ünlü meleği hakkında minik anekdot da anlatayım da yazı kısa kalmasın. Alessandra, 11 yaşındayken kendisini öyle çirkin hissediyormuş ki, kulaklarını kafasına yapıştırırmış. İyi ki Japonya’da değilmiş. Ya Japon yapıştırıcı kullansaydı?


Bu arada kocası Jamie Mazur ve yeni doğan bebeği ve bakıcısı da çekimlerde hazır bulunmuşlar. Sık sık bebeğe meme vermek zorunda kalan Alessandra yüzünden çekimler sarkmış. Emre de bu kadarını sineye çekmiş tabii… Kızın memesi sarkacağına çekimler sarksın diye düşünmüş olmalı.


"İthal" Dedikodular

Gaga bu sefer PETA'yı 'gagaladı'! Geçenlerde Lady Gaga'yı üzerinde kürkle gören bir PETA üyesi bu çılgın kıza yazdığı mektupta "Ellen'ın talk showunda kürke karşı olduğunu söylemiştin. Biz seni hayvansever sanıyorduk. Üzerindeki kürk sahte miydi gerçek mi?" diye sormuş. Ama gelin görün ki hiç beklemediği bir yanıt almış bu çocukcağız. Nam-ı diğer Stephanie Germanotta açmış gagasını yummuş gözünü. Efendim kendisi hayvansevermiş ama PETA'nın kürk giyenlere şiddetle yaklaşmasını kınıyormuş.


Daha önce etten, 'Kermit'ten yapılan kostümler giydiğini söyleyen Gaga ne bunların ne de o gün giydiği kürkün gerçek olup olmadığını açıklamayacakmış. PETA üyeleri kürk giyenlerin üzerine protesto amaçlı attıkları unlarla aç çocuklara ekmek yapmalıymışmış. Ayrıca geçtiğimiz günlerde 'un mağduru' olan kürksever Kim Kardashian da muhteşem bir kadınmış. Bence Gaga'yı kızdırmasınlar da, 101 Dalmaçyalı yavrusundan kürk palto yapıp çıkmasın karşılarına


Yakında ünlü poposunu kaldırıp İstanbul'a gelecek olan Jennifer Lopez 3 boyutlu bir konser filmi çekip bunu sinemalarda vizyona sokacakmış. Daha önce Katy Perry, Jonas Brothers ve Justin Bieber gibi ünlülerin yaptığı bu çok boyutlu konser denemelerinden kar eden bir tek fenomen velet Justin olmuş. Umarım J-Lo diğerleri gibi boşuna masraf etmiyordur.


Cirque du Soleil son 10-15 yıldır elde ettiği popülarite ile artık 'ailemizin sirki' sayılır. Eylül ayında İstanbul'a gelecek Alegria adlı gösterilerini kaçırmamak içim eminim çoğunuz biletlerinizi şimdiden almışsınızdır bile. Efendim biz burada Alegria'yı beklerken New Yorklular bambaşka bir Cirque du Soleil showuna kavuştular... Zarkana, Radio City Music Hall'deki perdesini 21 Ağustos'ta açtı bile. Zarkan adlı bir sihirbaz ve onun aşkının öyküsünü akrobatik rock operası (her ne demekse) formatında anlatan bu show 2011'de Kremlin Saray'ında, daha sonra Madrid ve Las Vegas'ta sahnelendikten sonra kürkçü dükkanına pardon New York'a geri dönmüş. Fotoğraflarına baktım da, bir de bize uğrasa fena olmaz hani.


Fas'ın tam ortasındaki şehir Marrakech'in tam ortasına 21 Eylül'de yepyeni bir otel açılıyor. Morgans Oteller grubu dünyanın çeşitli yerlerinde ikonlaşmış mekanlara imzasını attı senelerdir. Bunların arasında herhalde en meşhuru popüler kültürün 'eskimeyen lezzet'i Madonna'nın ortaklarından biri olduğu Miami South Beach'teki Delano Hotel. Nur topu gibi bir Delano daha katılıyor Morgans'ın listesine.


Marrakech'in göbeğinde açılacak otelin 71 adet odası ve dile kolay neredeyse 2000 metre karelik bir spası olacakmış. İçerisinde Michelin yıldızlı Bon R adlı bir restoranın da bulunacağı otelde ultra lüks dakikalar geçirdikten sonra şehrin ünlü Djemaa el Fna meydanına gidip Fas'ın otantik havasını solumak da ayrı bir zevk olsa gerek. Bana sorarsanız içimizdeki birazcık Batılı, biraz da arabesk "ortaya karışık" ruh için ideal tatilin adresi olur burası.


Haber: İzzet Çapa

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.