Çok da uzak olmayan bir gelecekte, hayatının ilk dokuz ayını anne karnında değil de laboratuvarların hassas ayarlanmış ışıklarını altında geçiren bebekler dünyaya gelebilir. Yapılan birçok deney insan rahmi dışında fetüs gelişiminin mümkün olacağını gösterirken; kadın hakları, tıp etiği ve sosyal kurallar dahil birçok alanı etkileyen bu yeni gelişme, özellikle kürtaj konusunda birçok soru işaretini de beraberinde getiriyor.


Laboratuvarda bebek üretilebilir mi?

2016 yılında Cambridge Üniversitesi’nde bir grup araştırmacı yapay rahimde, insan embriyosu geliştirmeyi başardılar. ‘Ectogenesis’ adını verdikleri bu yapay rahim, döllenmiş bir yumurtayı 13 gün boyunca başarıyla taşıyabildi. Latincede dış anlamına gelen ‘ecto’ ve yaratılış anlamına gelen ‘genesis’ kelimeleriyle oluşturulan bu isim, aslında her şeyi özetliyor. Çalışmalarsa bununla bitmiyor, Children’s Hospital of Philadelphia’da geçtiğimiz yıl yürütülen başka bir araştırmada ‘Biobag’ adı verilen yapay rahim, 22 haftalık bir insan embriyosuyla benzer boyutlara sahip bir kuzuyu, bir gebelik dönemi boyunca başarıyla büyüttü. Ardından Ağustos 2022'de İsrail'deki Weizmann Bilim Enstitüsü'ndeki araştırmacılar, fare kök hücrelerinden dünyanın ilk sentetik embriyolarını yarattı. Aynı ay, Cambridge Üniversitesi'ndeki bilim adamları, kök hücrelerle beyni ve atan bir kalbi olan sentetik bir embriyo oluşturdular.


Doğalın dışına neden çıkalım?

Her bilimsel gelişme gibi bu yapay rahim fikrinin ardında da sadece çılgın bilim insanları yok. Aslında bu gelişme diğer tıbbi gelişmelerden pek de farklı olamayan bir şekilde insan ömrünü uzatma ve sağaltma gibi bir amaca hizmet ediyor. Gebelik ve doğum sebebiyle yaşanan anne ölümleri aslında sanıldığından daha yakın bir geçmişe sahip ve tamamen ortadan kaldırılmış değil. Ektogenez, hem gebelik ve doğum sürecinin risklerini ortadan kaldırma hem de bu sürecin dinamiklerini tamamen değiştirme potansiyeline sahip.



Gebe olmadan anne olunur mu?

Gebeliğin ebeveynliğin ayrılamaz bir parçası olduğunu, çocukla bir bağ kurulabilmesi için mutlaka gerekli olduğu fikrini savunanlar olsa da aslında bu yapay rahim teknolojisi, kadınlar için babaların ebeveynlik deneyimiyle oldukça benzer bir koşul yaratıyor. Annelerin çocuklarının embriyolojik gelişim süreçlerinden sosyal ve biyolojik olarak yalnızca babalar kadar etkilenmelerini sağlayan bu üreme teknolojisi, toplumu yeniden yapılandırabilir. Günümüzde temelde kadın bedeninin özerkliği ve fetüsün yaşam hakkı üzerinden ilerleyen kürtaj tartışmaları ise tamamen farklı bir boyuta ulaşabilir. Ektogenez teknolojisinin başarılı olması fetüsün her zaman bir yaşama şansının var olduğunu, dolayısıyla her zaman canlı bir varlık olduğu şeklinde yorumlanabilir ve kürtaja bakış açısını tamamen değiştirebilir.


Kürtaj nedir, ne değildir?

İnsanlar kürtaj konusunda, fetüsün canlı bir insan olduğu ve yaşam hakkının dokunulmaz olduğunu savununlar ile kadın bedeninin özgürlüğünü savunanlar olarak ikiye ayrılıyor. Kürtajı bir nefsi müdafaa olarak kabul edenlerin sayısı da hiç de az değil. Böyle bir ortamda ise çoğu zaman karar verme noktası olarak fetüsün rahmin dışında yaşayabilme kapasitesi argüman olarak kullanılıyor. Kürtaja izin verilen birçok yerde yasalara göre, fetüsün yaşama hakkı, fetüsün yaşayabilir hale geldiği noktada kadının bedensel özerkliğini aşıyor. Örneğin, Birleşik Krallık'taki kürtaj yasası, yalnızca bir fetüsün tıbbi cihazların yardımıyla hayatta kalabileceği en erken gelişim aşaması olan 24 haftalık fetal gelişimden önce kürtaja izin veriyor. Başarılı ektogenez, fetüsü çok erken bir aşamada, hatta muhtemelen döllenmeden itibaren yaşayabilir hale getirebileceğinden, ektogenez teknolojisinin başarılı olması bir fetüsün yapay bir rahme nakledilmesi ve kadının bedensel özerkliğine zarar vermeden gelişimini sürdürmesi mümkün kılabilir. Bu sayede kadınlar, geleneksel kürtaja başvurmadan da gebeliklerini sonlandırabilir. Bu seçenek göz önüne alındığında, fetüsün yaşam şansının olmadığı geleneksel kürtaj seçiminde, kürtaj daha çok kasıtlı bir öldürme gibi görünebilir.


Sonuç olarak, eğer kürtaj hukuku, kürtaja izin verilip verilmeyeceğine dair ana kriter olarak fetüsün kadın bedeni dışında canlılığını yitirdiği argümanını kullanmaya devam ederse, ektogenez sayesinde bu mümkün olduğunda ve tercih edilmediğinde, bugün bilinen kürtaj bir yaşamın sonlandırılması anlamına gelebilir.


Tartışmalar bitmiyor

Bir diğer konuşulması gereken şey de özellikle muhafazakar topluluklarda ektogenez mümkün olduğunda kürtajı tamamen yasaklaması ihtimali olabilir. Ektogenez, fetüsün yaşamını sona erdirmeden gebelikten kaçınmayı mümkün kılacak olsa da, böyle bir sonuç feminist bir bakış açısından sorunsuz değildir. Kürtajı seçen bazı kadınlar bunu yalnızca bedensel özerkliği korumak için değil, aynı zamanda biyolojik anne olmaktan kaçınmak için de yapar. Ektogenez, kadını iradesi dışında biyolojik bir anne yapacaktır ve bu nedenle bunu geleneksel kürtajın bir alternatifi olarak kullanmak üreme özerkliğini ihlal edebilir.


Başka bir olası senaryo, bir kadının kürtaj yapmak istemesi ancak partnerinin buna karşı çıkması olabilir. Bedensel özerklik argümanının yokluğunda fetüsün canlılığı ve yaşama hakkı, partnerin istekleriyle birleştiğinde, kadınları fetüsü yapay bir rahme aktarmaya zorlayan bir durumla sonuçlanabilir. Ektogenez gerçekten hayata geçirilebilirse aktivistlerin ve yasa koyucuların şu soruyu da ele almaları gerekecek: Bir kadının başka bir seçenek varken geleneksel kürtajı seçmesi hangi noktada haklı olabilir? Yapay rahim teknolojisi fetüsün yaşam şansını korurken gebeliğin sonlandırılmasını da sağlıyor mu? Hangi noktada kadınların biyolojik anne olmama arzuları, bir fetüsün var olma hakkından daha ağır basmalıdır?


Herkes anne olmak zorunda değil

Bu soruları araştırırken yapay bir rahimde transfer edildikten ve tamamen geliştikten sonra evlat edinilebilecek bir çocuğu büyütme yükünü omuzlamak zorunda olmasalar bile, bazı kadınların biyolojik anne olmayı neden istemediklerini düşünmekte yarar var. Bazı tereddütlerin nedeninin biyolojik ebeveynlikle ilgili sosyal tutumlar ve baskılar olduğu açık. Yasal olarak, biyolojik anneyi çocuğa karşı yasal yükümlülüklerden kurtarmak mümkün olsa da kadın, genellikle annelikle ilişkilendirilen ve idealize edilen özverili nitelikleri kutsamadığı için çocuğa karşı bir yükümlülük veya kendine karşı suçluluk duygusu hissedebilir. Bu duygularla yaşamak, biyolojik annenin psikolojik olarak zarar görmesine neden olabilir ve aynı zamanda sosyal damgalanma riskiyle karşı karşıya getirebilir.



Tıbbi açıdan da soru işaretleri mevcut

Ektogenezi çevreleyen mevzuatın, kadınların vücutlarında hangi ameliyatların yapılmasına izin vereceklerine karar verme hakkına sahip olmalarını sağlayarak bedensel özerkliği de hesaba katması gerekiyor. Bir fetüsün yapay bir rahme nakledilmesi prosedürünün ne şekilde olacağı belirsiz olsa da en azından ileri evre gebelikler için muhtemelen sezaryene benzer şekilde invaziv olacağı neredeyse kesin. Kadınlar, bedensel özerklik gerekçesiyle ektogenetik cerrahiyi reddetme hakkına sahip olmazsa bu zorunlu nakil prosedürü kasıtlı olarak insan organlarını çalmaya benzer ve bu son derece etik dışıdır.


Kürtaja bakış açısı tamamen değişebilir

Ektogenez, kürtaj etiğini karmaşık hale getiriyor ve kadınları ektogenetik cerrahiye zorlamak hem üreme özerkliklerini hem de bedensel özgürlüklerini etkiliyor. Ektogenezin var olduğu bir dünyada erken kürtaja izin vermek, komplikasyonları azaltan ve kadın haklarını güvence altına alan iyi bir uzlaşma olabilir. Bununla birlikte, kadınların üreme haklarının güvence altına alınması için, ektogenez gerçeğe dönüştükten sonra bile kürtaj mevcut bir seçenek olarak kalmalıdır.


Tam bir özgürlük alanı için gelecekteki mevzuatın, ektogenezin yeni bir zorlama biçiminden ziyade bir seçim olduğunu garanti etmesi gerekecek. Kürtaj hakkının, üreme özerkliği değeri ve fetüsün canlılığının aksine, kişinin iradesi dışında biyolojik ebeveyn olmama hakkı etrafında yeniden düzenlenmesi de mecburi. Bu yeni tartışma politikacıların, yasa koyucuların ve kamuoyunun dikkatini çektikçe, insanların ve toplumların kadınların seçme hakkına ne kadar saygı duyduğu her zamankinden daha belirgin hale gelecek.


Referans:

Rosalind Moran & Jolie Zhou. "Artificial Wombs Will Change Abortion Rights Forever". Şuradan alındı: https://www.wired.com/story/ectogenesis-reproductive-health-abortion/ (03.04.2023).




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.