Sabır, şu günlerde hepimizin hayatının büyük parçası. Sabır aslında kendini sürece bırakabilmenin adı belki de...
Çok zor günlerden geçtiğimiz bir gerçek. Tüm insanlık akla hayale gelmeyecek bir sınavla karşı karşıya. Yaşadığımız bu günleri mantığımıza oturtabilmek her ne kadar zor olsa da dirayetli durabilmekten başka çaremiz yok. Kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz için sağlam bir psikolojide kalabilmek en olması gereken. Bu noktada da içinde bulunduğumuz durumu kabullenebilmek birinci adım. Ve sonrasında da sabır gösterip tevekkül edebilmek...
Aslında yaşadığımız her konuda sabır göstermemiz gerekmiyor mu zaten? Her zaman atacağımız adımlar öncesinde biraz beklemek, hemen konuşmamak, hemen harekete geçmemek; öncesinde sabretmek bize sonrası için daha güzel kapılar açmaz mı?
Peki nedir sabır? Sabır aslında umuttur. İçinde beklemeyi, ümit etmeyi barındırır. Ve ümit edebilmek ise yaşama tutunmaktır.
Birçok tanımı daha sıralayabiliriz bu kavram üzerine. Acı, yoksulluk, haksızlık gibi üzücü durumlar karşısında geçmesini beklemek, tahammül gösterebilmek gibi erdemli bir duruştur sabır kavramı.
Sabredebilen insan ise üstün vasıflara sahip, kendini ve hayatı kabullenebilmiş, belli bir olgunluğa erişmiş insandır.
Tüm bunları biliriz bilmesine de yapamayız işte! Neden? Aceleciyiz çünkü. Hem de çok aceleciyiz. Beklemek zor iştir. Acele etmek ise kolay olan. Her istediğimiz hemen olsun isteriz. Beklemenin sonunda elde edilen şeyin güzelliğini görebilme fırsatı bile vermeyiz kendimize.
Doyumsuzuz. Elde ettikten sonra da kavuştuğumuzun şükrünü yaşamak yerine yeni isteklerin peşine düşeriz. Oysa keşke hakkını verebilsek elde etmenin de, sabredebilmenin de... Bu dünyanın sorunu aslında. Durmayı bilmiyoruz. Sürekli bir hareket, bir aksiyon halindeyiz. Egolarımızın peşinde koşup duruyoruz. İşte ilahi düzen de tam bu noktada "dur" dedi. "Dur, anla ve sabret!" Sabretmek bir bakıma biraz da durmak demek...
O sabır bazen hastane kapısında, bazen sevgili ayrılığında, kimi zaman gelecek bir iş haberi telefonunda, bazen bir test sonucunda, bazen de özlemek olarak sınava tabi tutuyor bizleri. Tüm bu sınavlarda da biz ne çok telaşlı ve ne sabırsız davranışlar sergiliyoruz.
Maalesef yaşadığımız çağın zihniyeti bu. İnsanların hayat tarzı artık haz ve hız üzerine kurulu.
Bu iki unsur ise sabrın düşmanıdır. İkisi de nefse hitap eder. Görülen o ki modern teknolojik hayat bizden sabrı alıp götürmektedir.
Bu zor günler de geçecek. Bunalmayalım, isyan etmeyelim. Algılamaya çalışalım içindeki dersi. Şükredelim ve sabredelim.
Sabrın sonu biliriz ki selamettir..
YORUMLAR