Multipl skleroz (MS), merkezi sinir sistemindeki (MSS) kronik, otoimmün, enflamatuar nörolojik bir hastalıktır. MS’de, merkezi sinir sistemindeki miyelinli aksonlar çeşitli derecelerde tahrip olur. MS'in ilerleyişi oldukça değişken ve öngörülemezdir; her hastada farklıdır. Bazı hastalar hayatını normal / normale yakın olarak sürdürebilirken, bazı hastalarda engellilik gelişebilir. MS için tedavilerin olmadığı dönemlerde hastalar, hastalığın başlangıcından sonra ortalama 15 yıl içinde yürümek için bir desteğe ihtiyaç duymaktaydı. MS’e yönelik tedaviler hastalara ulaştıktan sonra bu durumda belirgin değişiklikler oldu; hastaların önemli bir kısmı ciddi bir engelliliğe sahip olmadan hayatlarını sürdürür hale geldiler. MS, erkeklere kıyasla kadınları iki kat daha fazla etkilemektedir ve Kuzey Avrupalı insanların MS yönünden daha çok risk taşıdıkları görülmektedir. Hastalığın tanısı, beynin manyetik rezonans görüntülemesi (MR) ve beyin-omurilik sıvısının muayenesi gibi ek testlerden elde edilen destekleyici kanıtlarla birlikte klinik bulgular temelinde koyulmaktadır. MS genellikle 20 ila 40 yaş arası yetişkinlerde görülmektedir; bazen çocukluk ve ileri orta yaş dönemlerinde de ortaya çıkmaktadır. MS’in sebebi bilinmemektedir ancak çevresel faktörler, immunolojik faktörler ve genetik faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir.
MS nedir?
Uzm. Dr. Melih Tütüncü, Multipl Skleroz (MS)’in beyinde ve omurilikte, bağışıklık sisteminin yanlış çalışması nedeniyle merkezi sinir sisteminde mesajları taşıyan sinir telleri etrafındaki koruyucu kılıfın (miyelin kılıfı) ve beyin hücrelerinin hastalığı olduğunu belirterek “MS, merkezi sinir sistemi ile organların bilgi iletişimini sağlayan omuriliğin miyelin tabakası ve sinir hücreleri üzerindeki fiziksel tahribatın bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır” dedi. Uzm. Dr. Melih Tütüncü, dünyada 3,5 milyon kişinin MS hastası olduğunu, Türkiye’de 70 bin ve üzerinde MS hastası olduğunun düşünüldüğünü söyledi.
Ms hastalığının belirtileri nelerdir?
Hastalığın ilk belirtilerinin birkaç gün içinde ortaya çıktığını ifade eden Uzm. Dr. Melih Tütüncü, bu belirtilerin alevlenmeler ve düzelmelerle seyrettiğini, başlangıç dönemlerinde tam bir düzelme gösterirken, az sayıda hastada baştan itibaren düzelmeler olmaksızın kötüleşme söz konusu olabileceğini söyledi. MS belirtileri, şiddet ve seyir yönünden hastadan hastaya çok büyük değişiklikler gösterebilir. Belirtiler etkilenen sinir sistemi bölgesine göre değişir. Bunlar arasında karıncalanma, uyuşma, halsizlik, denge bozukluğu, çift görme, görme azlığı, konuşma bozukluğu, titreme, kol ve bacaklarda sertlik, güçsüzlük, idrar kaçırma veya yapamama, cinsel sorunlar sayılabilir. Tanımlanan belirtilerin bir ya da birkaçına birlikte rastlanabilir.
Kadınlarda görülme sıklığı artıyor
Uzm. Dr. Melih Tütüncü, hastaların yaklaşık 3’te 2’sinde ilk belirtilerin, 20-40 yaşlar arasında ortaya çıktığını ifade ederek “Ancak 10 yaş gibi erken başlangıçlı hastalar ve 40 yaşından sonra başlayan vakalar da vardır. Kadın-erkek dağılımı açısından kadınlarda 2 kat daha sıktır” dedi.
MS’te doğru bilinen yanlışlar
Bu hastaların çocuk sahibi olamayacağına ilişkin bir kanı var. Bu tamamen yanlış, MS’li bireyler çocuk sahibi olabilirler. Hamile kalmanın zamanını mutlaka doktoru ile planlamalı. Belden sıvı alınmasının kısırlığa yol açtığı ya da felç bıraktığı iddiası var. Bu işlem sezaryende de kullanılan spinal anestezi ile aynı işlemdir. MS’in bulaşıcı olduğuna dair bir iddia var; bu da doğru değil. MS bulaşıcı değildir. Stres faktörü sayılıyor ama stres hayatın içerisinde zaten var. Stressiz hayat mümkün değil, biz hastalarımızdan hayatlarını değiştirmelerini istemiyoruz. Hastalarımıza ‘Hayatta hedefiniz ne ise onun peşinde koşmaya devam edin’ diyoruz. Güneşe çıkılmaması lazım diye söyleniyor ancak bu da doğru değil. Tam tersi D Vitamini alması gerekiyor. Burada güneşle ısıyı ayırt etmek gerekiyor. Isı MS hastalarında bazen yalancı atakların tekrar hissedilmesine sebep olabiliyor. Hastaya güneşlenin ama süresine dikkat edin diyoruz. Bitkisel tedaviler ve alternatif tedaviler öneriliyor. Beslenmeyle MS’i yenemezsiniz. Çeşitli bitkilerin iyi geldiği iddiası doğru değildir. Sağlıklı beslenme yani herkes için geçerli olan Akdeniz mutfağı beslenme tarzı öneriyoruz. Tuzu az diyet öneriyoruz. Tuz, inflamasyonu tetikleyebiliyor. Fazla şekerli gıdalar tüketmeyeceksiniz, kilonuza dikkat edeceksiniz. Sigaradan uzak durulması gerekiyor. Sigara eğer hasta bir atak geçirecekse onu %50 oranında öne çekiyor. MS’te kullanılan tedavilerin etkisini azaltıyor ve kötü seyretmesine yol açabiliyor. Uzm. Dr. Tütüncü, MS’in genetik bir hastalık olmadığını, MS’li anne ve babanın çocuğunda MS’in ortaya çıkma ihtimalinin biraz daha yüksek olduğunu kaydetti.
MS, kişiye özel bir hastalık
Türkiye MS Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Proje Sorumlusu Uzm. Dr. Serkan Demir ise tanıya nasıl gidilmesi gerektiği, tedavi yöntemleri ve süreçleri hakkında bilgi verdi. MS’in herkeste farklı şekillerde ortaya çıktığını ve seyir gösterdiğini ifade eden Uzm. Dr. Serkan Demir, “MS, 1001 yüzü olan bir hastalık. Kişiye özel bir hastalık ve kişiye özel tedaviler gerekiyor. Amacımız hastanın günlük hayatına devam etmesi ancak her hasta için çizeceğimiz yol haritası çok farklı oluyor. MS geçmişe oranla günümüzde ileri tedavi yöntemleriyle etkileri azaltılabilen ve kontrol altına alınabilen bir hastalık. Bugün hastalığı %80-90 oranında kontrol altına alabiliyoruz. Özellikle 90’lardan sonra MS tedavisinde modern yöntemler ve yeni tedaviler girdi. Artık her hasta için yapacak bir şey mutlaka var” dedi. Hasta ve hasta yakınları için moral ve desteğin önemine işaret eden Uzm. Dr. Serkan Demir, Türkiye MS Derneği olarak hasta ve hasta yakınlarına psikolojik destek verdiklerini de söyledi.
MS teşhisi nasıl konulur? MS tedavisi nasıldır?
Nöroloji Uzmanı Dr. Serkan Demir, ayrıntılı bir nörolojik muayenenin yapılması gerektiğini belirterek “Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ile MS hastalığında oluşan plakların mevcut durumu araştırılır. MRG, yumuşak doku hassasiyeti en yüksek olan görüntüleme yöntemidir. “Uyarılmış potansiyeller” adı verilen ve merkezi sinir sisteminin belli bir uyarıya verdiği yanıtı ölçen testler de uygulanmaktadır” dedi. MS teşhisi konulduktan sonra tedavi sürecinin önemli olduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Serkan Demir, “Tedavi sürecinde hastaya özel tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Bunlar, atak tedavisi, koruyucu tedaviler ve de destek tedavileri şeklinde üçe ayrılıyor. Atak dönemlerinde yüksek doz kortizon tedavisi kullanılırken, koruyucu tedaviler olarak artık enjeksiyon, hap ve serum tedavileri şeklinde geniş yelpazede seçenekler sunabiliyoruz. Birçok hastamız 1.basamak tedavilerle kontrol altında tutulurken, yanıtsız veya tolerans problemi yaşayan hastalarımızda ya üst basamak tedavilere geçebiliyor ya da benzer etkinlikte farklı yolla kullanılan başka bir ajana geçebiliyoruz. Özellikle interferonlar yaklaşık 25 senedir klinik kullanımda olan ve oldukça güvenli ajanlar” şeklinde bilgi verdi.
MS’li bireyler hayatlarını sürdürebilir
Nöroloji Uzmanı Dr. Serkan Demir, hastalığın tedavi sürecinin iyi bir şekilde takip edilmesinin MS hastalarının yaşam kalitesini de iyileştireceğini belirterek “Bu hastalar, tedavilerini aksatmadıkları takdirde normal bir hayat sürebilir. Evlenebilir, çocuk sahibi olabilir” dedi. Demir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hekimler olarak başlıca amacımız hastalarımızın hayat kalitelerini yükseltmek. Ayrıca mevcut yaşantılarını sürdürebilmeleri için bir anlamda yaşam koçluğu da yapıyoruz”.
MS hastalarının günlük yaşamda karşılaştığı sorunlar
MS’li birçok kişinin kas problemleri yaşadığını belirten Dr. Serkan Demir, “Bazı hastalarımızda bulgular yorgunluk, ağrılı kas spazmları, ani kas gerilmeleri ve kaskatı kesilmek ya da harekete direnç göstermek şeklinde olabilir. Bu bulgular, hareketi kontrol eden beyin ve omurilik sinirleri etrafında demiyelinizasyon meydana gelmesi sonucu oluşur. Yemek yemek gibi temel bir işlev için sürahiden bardağa su koymak, tencereyi taşımak gibi basit işler bile oldukça zor bir hale gelebilir” dedi.
MS çeşitleri nelerdir?
Uzm. Dr. Gülten Özdemir, MS hastalığı hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.
1- İyi huylu MS (Benign)
Bu tipte hafif ataklar vardır ve atakları tam düzelme takip eder. Zamanla biriken bir kötüleşme olmaz ve kalıcı bir hasar bırakmaz.
2-Tekrarlayan ve düzelen MS (Relapsing-remitting)
Bu MS türü, en sık görülen MS cinsidir. MS hastalarının yüzde 75- 80’inde hastalık tekrarlayıp düzelen bir yapıda ilerler. MS hastalığının bu çeşidinde hastalar genellikle kendilerid e farkına varmadan uzun bir dönem MS atakları geçiriyorlar ve kendiliğinden düzelebiliyorlar. Yani bu MS tipinde hastalık ATAK – İYİLEŞME – ATAK – İYİLEŞME şeklinde ilerler. Buradaki iyileşmeler ilk başlarda neredeyse tama yakın oluyor.
3-İkincil ilerleyici MS
Seconder Progressive dediğimiz bu MS türü, ATAK – İYİLEŞME – ATAK – İYİLEŞME şeklinde ilerlerken, hasta bir atak geçiriyor fakat bu ataktan iyileşemiyor. Örneğin hasta dengesizlik yaşıyor ve hasta bir daha da iyileşemiyor ve dengesiz kalıyor veya bacağında güçsüzlük oluyor fakat bu hastalıktan hasta geri iyileşemiyor.
4-Primer Progressive (yatağa bağlı ) MS
Primer Progressive MS hastalığının çeşitleri arasında en tehlikeli olanıdır. Bu türde hastalar tek bir atak geçiriyorlar ve bu ataklardan iyileşme olmuyor. Hastanın durumu giderek kötüleşiyor. Çok nadir rastlanan bir türüdün; yüzde 5 oranında görülür.
5-Malburg
Bu, MS’in en tehlikeli türüdür. Malburg cinsi MS’te hastalar bir atak geçiriyorlar ve hastayı bu atakla kaybediyoruz. Bu da çok nadir görülen bir MS türüdür.
Atak ne demektir?
Hastalıkla ilgili klinik bulgulardan bir ya da bir kaçının en az 24 saat süreyle ortaya çıkması ve bunların en az 1 ay süreyle devam etmesidir. MS hastalığında bir atağa atak diyebilmek için en az 24 saat sürmesi gerekir. İkinci bir atak geçiriyor diyebilmemiz için ise iki atak arasında en az bir aylık bir sürenin geçmesi gerekiyor. Günler, haftalar veya aylarca süren ataklar olabilir. Genellikle ardından düzelme dönemi ortaya çıkar. Hastaya ve hastalığın tipine göre ataklar değişebilir, MS ataklarının ne zaman ve ne sıklıkla ortaya çıkacağı önceden kesinlikle tahmin edilemez.
MS hastalığında erken teşhis neden önemlidir?
Erken teşhis son derece önemlidir; çünkü erken teşhisle hastalığın gidişatı değiştirilebilir ve hastalık yavaşlatılabilir. MS hastalığının ilerlemesi demek, hastaların sakat kalması anlamına gelir. İşte bu nedenle MS hastalığına multi-displiner bir yönden yaklaşılmalı ve vatandaşların özellikle de genç nüfusun bilinçlendirilmesi gerekir. Erken tanının bir diğer önemi ise şudur; MS teşhisi hayatınızı planlarken önemlidir. Düşünün, 22 yaşındasınız, üniversiteye gidiyorsunuz ve size MS gibi çok ciddi bir hastalığın tanısı söyleniyor. Bu durumda hayatınızı buna göre planlamanız gerekiyor. Örneğin; askere gidebilecek misiniz, çocuk yapabilecek misiniz, mesleğinizde neyi seçeceksiniz?
MS hastalığının tedavi yöntemleri nelerdir?
MS hastalığının iki çeşit tedavisi vardır bunlar;
1-Atak tedavisi: 1950’lerden beri uygulanan bir yöntemdir. Hastanın geçirdiği atağa göre tedavi uygulanır.
2-Kortizon tedavisi: Bu tedavi yönteminin İmnun sistemini bastıran bir yapısı bulunur ve MS hastalığının tedavisinde kullanılan etkili bir yöntemdir.
Bu iki ana tedavinin yanı sıra interteron gibi koruyucu tedavilerde bulunmaktadır. İnterteron tedavisi gibi tedaviler bağışıklık sisteminin yönünü çeviren tedavilerdir. Biz buna imnun modülatör diyoruz. Bu tedaviler cilt altından ve kas içine yapıldığı için hastaları çok rahatsız eden tedavilerdir. Bu tedavi yöntemiyle aynı şeker hastalarında olduğu gibi hastalar düzenli olarak iğne yapılması gerekiyor. Bu iğnelerden bir tanesi her gün yapılıyor. Bu durumda hastalara oldukça acı veren bir durum. Bunun yanı sıra MS tedvisinde kök hücre nakli gibi tedavilerde günümüzde uygulanmaktadır. Ancak şunu eklemek gerek; MS şeker hastalığı gibi ömür boyu süren bir hastalıktır. MS hastalığının başlangıcı ve bitişi yoktur. Yeni çalışmalar yeni ışıklar olmasına rağmen MS hastalığını tamamen yok edebilecek bir tedavi yöntemi henüz bulunmamaktadır.
MS hastalığına uyum sağlamak...
MS hastası olmak, yaşadığınız yerde veya evinizde herhangi bir değişiklik yapmak anlamına gelmez ama bazen, bazı düzenlemeler yapmak günlük yaşamın devam ettiğini garantiye almak ve buna uyum sağlamayı kolaylaştırır. Yapılan bu uyarlamalarda bir ev sahibi olmak gerekmez. Ev sahipleri, engelli kiracıları için makul ayarlamalar yapmaları gerekebilir.
Yardım ve ekipman bulmak
- Yardımcılar ve ekipmanlar hakkında nereden bilgi alabilirim!
- Mesleki tedavi değerlendirmesi
- Ev geliştirme ajansları
- İlerisini planlama
- Evde büyük ayarlamalar yapma
Oda oda ayarlama fikirleri
- Mutfak
- Banyo
- Yatak odası
- Oturma odası
- Merdiven
- Girişler ve çıkışlar
- İzlenen alarmlar
- Bahçe
Büyük uyarlamalar – Ev taşıma
- Yer
- Evin uygun bir düzeni var mı?
- Uygun bireysel oda düzeni var mı?
Yeni bir ev bulmak
- Ev sahipleri
- Huzur evi
- Erişilebilir yeni yurtlar
- Yerel yönetim ve konut dernek evleri
- Konut swapları
- Uzman konut birlikleri
- Taşınabilir ev için mali destek
MS hastalığının etkileri ile yaşamak
Multipl skleroz (MS), bir kişinin hayatında gelen öngörülemeyen, davetsiz misafir gibidir. Bu hastalıkla yaşamayı öğrenmek için birkaç ipucu almak sizin için iyi bir fikir olabilir:
MS tanısı- kaybetmekle başa çıkma
- Yas sürecini anlamak
- İnkar
- Öfke
- Pazarlık
- Depresyon veya üzüntü
- Kabullenme
MS hastalığında duygusal tepkilerin kontrol altına alınması
- Korku yönetimi ve endişe
- MS'li kişilerin ortak korkuları
- Endişe için profesyonel destek
Korku ve endişe yönetimine yardımcı olmak için bazı stratejiler
- Endişe zamanı ayarlaması
- Korkuları paylaşmak
- 'Endişe ile başa çıkma' listesi hazırlamak
- Olumlu ve olumsuz cevaplar listesi başlatmak
- MS'li kişilerde stres yönetimi teknikleri
Neleri kontrol edip edemeyeceğinizi öğrenin
- Kontrol etmekte sıkıntı çekiyorsanız, güvendiğiniz birinden destek isteyin
- Gerçekçi hedefler belirleyin ve önceden plan yapın
- Negatif konuşmalarınızı gözleyin ve düşündüğünüz ve konuştuğunuz şeklin birbiriyle çelişip çelişmediğine bakın
- İki ay boyunca bir stres günlüğü tutun
- İlişkilerinizi yeniden tanımlayın
- Tamamlayıcı tedavileri düşünün
- Egzersiz yapın
- Size keyifli gelen normal günlük aktiviteler bulun
- Kendinize dinlenme ve sakin nefes teknikleri öğretin
Multipl skleroz hastalığının nedenleri ile ilgili bir diğer görüş ise şöyle:
MS hastalığının ortaya çıkması ve gelişmesinin nedeni olarak bilinmeyen bazı durumlardan dolayı vücudun bağışıklık sisteminin sinirlerine saldırısı olarak gösterilmektedir. MS hastalığı kalıtsal bir bozukluk olarak kabul edilmemesine rağmen, ikiz çalışmalar bazı genlerin varlığı için tek bir bireysel hassasiyetin önemini vurgulamaktadır. Fakat diğer faktörler, muhtemelen bir viral enfeksiyon, aynı zamanda anormal bir duyarsızlığı tetikleyici bir rol oynar. Doğum öncesinde de hiçbir test bu hastalık için uygun olmamaktadır.
Prognoz nedir?
Hastalığın sonucu değişkendir, bu yüzden tahmin etmek çok zordur. Bu hastalık kronik ve tedavi edilemez olmakla birlikte, yaşam beklentisi normal veya neredeyse normaldir. MS hastalığı olan insanların çoğu yürümeye devam edecek durumda olmakta ve 20 veya daha fazla yıl boyunca az engelli ve iş başında işlev görememektedirler.
Aşağıdaki maddeler genellikle iyi bir bakış açısına sahip olmaktadır:
- Hastalık başladığında genç olmak önemlidir (30 yaşından az)
- Nadir saldırıları olan insanlar daha şanslı olmaktadır.
Saldırılar ne sıklıkla oluyor ve bunlar ne kadar sürüyor sorularına cevap almak önemlidir. Ve her saldırıdan merkezi sisteminin parçaları etkilenmektedir. Bu saldırılar arasında çoğu insan normal veya normale yakın işlevine geri dönmektedir. Zamanla, bu saldırılar arasında daha az ilerleme ile daha az fonksiyon kaybı oluyor. Herhangi bir destek sistemi olan kişiler, genellikle evlerinde tedavilerinin yürütülmesi için kalmayı başarabilmektedirler.
MS tedavisindeki gelişmeler umut veriyor
Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, belli genetik özelliklerin yanı sıra, D vitamin eksikliği, virüs enfeksiyonları, aşılar, sigara, stres, aşırı tuz tüketiminin MS’ in ortaya çıkmasında tetikleyici nedenler arasında yer aldığını anlatıyor.
Hastaların yüzde 85’inde aniden ortaya çıkıyor
Dünyada 2,3 milyon MS hastası olduğu düşünülüyor ve epidemiyolojik çalışmalar görülme sıklığının ekvatordan uzaklaştıkça arttığını gösteriyor. Çalışmalardan yola çıkılarak, ülkemizde de yaklaşık 35 bin MS hastası olduğu tahmin ediliyor. 2013 yılından bu yana MS’in ‘Ataklı MS’ ya da ‘Progresif MS’ olmak üzere 2 tipte ele alınmaya başlandığını söyleyen Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, hastaların yüzde 85-90’ında MS’ in bir anda ortaya çıkan ve ataklarla seyreden tipinin görüldüğünü belirtiyor. Belirtilerin daha yavaş gözlendiği, başlangıçtan itibaren de ilerleyici özellikteki grup ise hastaların yüzde 10-15’ini oluşturuyor.
Kadınlarda daha fazla görülüyor
MS, hastaların üçte ikisinde 20-40 yaş arasında ortaya çıkarken, üçte birinde 40 yaş üstünde ya da 20 yaş altında başlıyor. 55 yaşın üzerinde ise risk belirgin olarak azalıyor. Kırk yaş altında başlayan ataklar ve düzelmelerle giden ataklı MS, kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık 2,5-3 kat daha sık görülüyor. 40 yaş sonrası başlayan progresif MS ise kadın ve erkek oranları benzerlik gösteriyor.
Belirtilerin kendiliğinden geçmesi tanıyı geciktiriyor
MS’in kişiden kişiye değişken belirtileri özellikle hastalığın başlangıç dönemlerinde kendiliğinden de düzelebiliyor. Bu nedenle hastaların hekime başvurmadığına ve dolayısıyla da tanının gecikebildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, MS hastalarında görülebilecek bulguları şöyle sıralıyor: “Başlıca belirtileri arasında vücudun çeşitli bölgelerinde özellikle gövdede, yüzde, kollar ya da bacaklarda uyuşukluk, karıncalanma, güçsüzlük, görme keskinliğinin azalması ya da çift görme, baş dönmesi, dengesizlik, beceriksizlik, idrar kaçırma ya da idrar yapamama, dışkılama sorunları ve yorgunluk bulunuyor. Nadiren bellek sorunları, duygu durum değişiklikleri, cinsel işlev bozuklukları, konuşma bozuklukları, baş ağrısı, uyku bozuklukları ya da epileptik nöbetler de gözlenebiliyor.”
24 saatten uzun süren belirtilere dikkat!
Ataklar ve düzelmelerle seyreden yaygın formunda belirti ve bulguların 24 saatten uzun sürdüğü dönemler ‘atak dönemi’ olarak tanımlanıyor. Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, “Atak dönemlerde gözlenen bulgular kendiliğinden ya da kortizon tedavisiyle tam ya da tama yakın düzeliyor. Ancak hastaların bu belirtileri dikkate almaları ve 24 saatten uzun sürmesi durumunda da mutlaka bir hekime başvurmaları gerekiyor. Çünkü, bu dönemde hastalığın seyrini etkileyen tedavilere başlanması ve düzenli kullanılması, yakın doktor izlemi gelecekte özürlülük oluşumunun engellenmesi açısından son derece önemlidir” diyor.
Aşırı stres riski artıyor
Çok sık viral enfeksiyon geçirenlerde, özellikle Epstein Barr virüs enfeksiyonuna maruz kalanlarda, D vitamin eksikliği olanlarda, aşırı stres altında yaşayanlarda MS gelişme riskinin arttığını söyleyen Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, “MS kalıtsal bir hastalık değildir ancak ailesel yatkınlık gözlenebilir. Bu nedenle göreceli olarak risk altında olabileceğini düşündüğümüz kişilerde MS gelişim riskini azaltmak için D vitamini eksikliğinden, aşırı stresden kaçınmalarını, sigara içmemelerini, aşırı tuz tüketmemelerini, sağlıklı beslenmelerini, spor yapmalarını öneriyoruz” diyor.
İlk 10 yıl hastalığın seyrini belirliyor
MS’nin tanısında hastada ortaya çıkan belirtileri çok iyi dinlemek yani ayrıntılı öykü almak çok büyük önem taşıyor. Tanıyı kesinleştirmek amacıyla da beyin ve omuriliğin kontrast madde vererek Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme ile değerlendirilmesi gerekiyor. Bazı vakalarda, kesin tanı için beyin omurilik sıvısının (BOS) incelenmesi, kan testleri ve elektrofizyolojik çalışmalar da gerekebiliyor. Hastalığın seyrinin nasıl devam edeceğini gösterdiği için tanı konduktan sonraki ilk 10 yılın çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, ”Çevresel faktörlere bağlı olarak ikinci hatta üçüncü 10 yılda da hastalığın seyrinde değişme ihtimali olsa da yakın hekim izlemi ile hastalık kontrol altında tutulabiliyor” diyor.
MS tedavisi, sabır ve kararlılık gerektiriyor
MS tedavisinde, hastalığın aktivitesini mümkün olan en erken dönemde kontrol altına almak, atakların önüne geçmek ve özürlülüğü engellemek amaçlanıyor. Geçtiğimiz son 10 yılda çıkan yeni ilaçlarla bu konuda önemli yol kat edildiğine işaret eden Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, tedavi başarısında, tanının erken evrede konması ve hastaların tedaviye uyumunun çok önemli olduğuna işaret ederek şöyle konuşuyor: “Günümüzde tedavi açısından pek çok seçeneğe sahibiz. Her hasta için, hasta özelinde karar verilerek uzun dönem kullanılması gereken tedaviye başlanabiliyor. Özellikle erken dönemlerde atak geçirilip, belirtilerin ortadan kalkmasıyla hastalar rahatladıkları için tedavilerini aksatabiliyor ya da bırakabiliyor. Ancak, gelecekte özürlülük oluşmaması için bu dönemde tedavilerini sürdürmelerinin son derece önemli olduğunun unutulmaması gerekiyor.”
Düzenli ve sağlıklı yaşam atakların önüne geçiyor
MS ataklarını kontrol etmenin en önemli yolunun atakları öneyici tedavilerin düzenli olarak uygulanması olduğuna işaret eden Prof. Dr. Ayşe Sağduyu Kocaman, “Ayrıca düzenli uyumak, Akdeniz tipi beslenmek, egzersizin yapmak, yorgunluk, stres ve sık viral enfeksiyonlardan kaçınmak, sigara içmemek ve hekime danışmadan canlı virüs aşısı yaptırmamak da ataklardan korunmada önem taşıyor” diyor.
YORUMLAR