Şundan bir iki sene önce Hindistan cevizini kurabiyelere koyar, toz halinde mutfaklarda kullanırdık. Hepsi bu kadardı. Sonra ne olduysa, bu bize pek de yakın olmayan meyve son yılların “süper gıda”sı olarak kullanılmaya başlandı. Sağlıklı yaşam marketleri, organik yemek üzerine çalışan kim varsa, ünlüsünden ünsüzüne herkes Hindistan cevizinin iyileştirici ve faydalı yönlerinden bahsetmeye başladı.
Üstelik artık bir tek tozu yok. Unu, yağı, atıştırmalıkları, sütü, ne ararsanız var... Sadece yemek de değil, kızartma yağı, pişirme malzemesi, hiçbir şey yapamıyorsanız da cildi nemlendirmesi için var. Bir de YouTube kanalları var. Ünlü vloggerlardan sağlıklı yaşam ile ilgili olanların tamamı öneriyor.
Hatta bir kanala göre Hindistan cevizi; zihin açmak, saç kremi olarak, uykusuzluk ve mide yanması tedavisi için; kesik, akne, hemoroit, sinek ısırığı ve güneş yanığı tedavisi için bile tek ürün. Ünlüler dünyasının yaptığı katkıları da unutmamak lazım... Gywneth Paltrow ve Kourtney Kardashian’ın da pazarlamasıyla birlikte İngiltere’de hindistancevizi satışları katmer katmer artış göstermiş. Gerçekten süper gıda mı derseniz, şöyle bir düşünmek lazım. Doğal, egzotik, üstelik de fiyatı da fena değil. Ancak, bu süper mi süper gıdanın goji, avokado gibi diğer iyi huylu rakiplerinden ayrıldığı bir nokta var ki o da şu; Hindistan cevizi açısından çok zengin bir yeme içme alışkanlığı bize faydadan çok zarar getirebilir.
Amerikan Kalp Birliği’nin yaptığı açıklamaya göre, Hindistan cevizi yağı, sığır eti kadar doymuş yağ (katı yağ) içeriyor ve aslında, damarların tıkanmasında en az sığır eti kadar rol oynayabiliyor. Uyarılara göre, Hindistan cevizi yağının içeriği düşünüldüğü kadar kompleks ve sağlıklı değil ve bize cazip gelen tek kısmı, çok başarılı bir pazarlama harikası olmasından kaynaklanıyor.
İyi de kim haklı? Hindistan cevizi yağı büsbütün doymuş yağlardan meydana geliyorsa, doymuş yağlar tamamen mi kötü? Biz, bu yağların hangisi iyi hangisi kötü nasıl anlayacağız? Neden piyasada sürekli yeme alışkanlıklarımızı tamamen karıştıran yağlarla ilgili bir tartışma mevcut?
Hindistan cevizi yağı Hindistan cevizinin sıkılmasıyla üretilen bir ürün. Afrika, Asya ve Güney Amerika’da yüzyıllardır kullanılıyor. 1940’lı yıllarda içinde süt bulunmayan bir yağ ürünü olduğundan dolayı kullanılmaktaydı ancak sonra yerini bitkisel yağlara bıraktı, özellikle de soya yağına...
İngiltere Diyetetik Birliği’nden Priya Tew, konuyla ilgili şöyle bir açıklama yapıyor; “Hindistan cevizi yağı ciddi anlamda doymuş bir yağ. Bu oran yüzde 92 civarında, tereyağından bile daha fazla bir oran bu. Eğer bir kişi, iki yemek kaşığı kadar tüketiyorsa, 20 gram kadar doymuş yağ tüketiyor demektir ve bu da zaten günlük tüketmesi önerilen miktara eşit.”
En az sağlıklı olan yağ çeşitleri arasında bulunan trans yağ, geçirdiği kimyasal değişimler nedeniyle vücudumuz için ciddi anlamda zararlı. Kötü kolesterolü yükseltiyor, iyi kolesterolü düşürüyor, kalp rahatsızlıkları ve inmelere sebep olabiliyorlar ve aynı zamanda tip 2 diyabetle de bağlantıları olduğu biliniyor. Bunların tersine, doymamış yağların da iyi kolesterolü yükselttiği için oldukça sağlıklı olduğu neredeyse tüm dünya tarafından kabul edilmiş durumda. Doymuş yağlar da böyle, ne trans yağlar kadar sağlıksız ne de doymamış yağlar kadar sağlıklılar, ortada bir yerlerde kalmış durumdalar.
1970'lerden beri bilinen şu: Doymuş yağlar, kötü kolesterolü artırıyor ve damarların tıkanmasına neden olarak inme, kalp rahatsızlıkları ve kalp krizi riskini yükseltiyor. Tüm dünya ve sağlık örgütleri de bu konuda hemfikir olmuş durumda. O zaman, Hindistan cevizi yağının sağlıklı olduğu, üstelik de piyasadaki doymuş yağ olarak bilinen belki de en zengin kaynaklardan biri olmasına rağmen, nereden çıktı?
Hindistan cevizi yağı kilo verdirir mi?
İlk olarak konu hakkında yapılan bir araştırma sonucunu sizinle paylaşalım. Cornell Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, 24 aşırı kilolu erkek denek üzerinde yapılan araştırma kapsamında orta zincir ve uzun zincir trigliseritlerin etkileri araştırıldı. Araştırmanın sonucu orta zincir trigliseritler ile beslenenlerin diğer gruba kıyasla daha net bir şekilde kilo verdiğini gösterdi. Hatta daha sonra yapılan başka bir araştırma, zeytinyağı içeren bir diyete kıyasla, orta zincir yağlarla yapılan bir diyetin daha başarılı olduğunu gösterdi! Her doymuş yağın aynı kefeye konamayacağını gösteren bu araştırma Hindistan cevizi yağı hayranlarını hayli mutlu ediyordu. Araştırmalar hindistancevizi yağının sadece yüzde 13-15 kadarının orta zincir trigliserit olduğunu açıklayana kadar... Yağın geri kalanı ise uzun zincir trigliseritlerden oluşuyordu.
Bu araştırmadan, Hindistan cevizi yağının düşünüldüğü kadar sağlıklı olduğunu söylemek zor çünkü araştırma boyunca deneklere yüzde 100 oranında orta zincir trigliseritler sağlanmıştı. Dolayısıyla Hindistan cevizi yağı kullanımında kilo verimi etkisinin aynı olacağı kesinlikle söylenemez.
Hindistan cevizi yağı kolesterolü yükseltir mi?
Pekala, diyelim ki Hindistan cevizi gerçekten diğer yağlar kadar kilo aldırmıyor, başka iddialar için ne demeli? Örneğin, zararlı kolesterolü düşürdüğü söyleniyor, doğru mudur? Bazı araştırmalar bunun doğruluğunu kanıtlar nitelikte sonuçlar vermiş, ancak bunun da Hindistan cevizi içinde bulunan bir madde olan laurik asitten kaynaklı olduğu söyleniyor.
Şimdi, duyduklarınız üzerine o kadar da sağlıksız değilmiş diye düşünerek yaptığınız ilk tosta Hindistan cevizi sürmek isteyebilirsiniz ama, küçük bir ikazımız daha var. Laurik asit varlığına rağmen bu yağın zararlı kolesterolü de yükselttiği bulunmuş durumda. Üstelik de, iyi kolesterolü yükselttiğinden çok daha ciddi bir oranda ve tahmin ederseniz ki bu durum vücudumuz için iyi bir şey değil.
Aslında kolesterol açısından bakacak olursanız buraya kadar çok enteresan bir şey yok. Doymuş yağların tamamı hem iyi kolesterolü hem de kötü kolesterolü yükseltirler. Burada asıl önemli olan bu iki kolesterol tipinin kanımızda bulunma oranları. Ancak kompleks olan başka bir şey daha var. Tew’in açıklamalarına göre iyi kolesterolün tamamı iyi olacak ve bizim kalbimizi koruyacak diye bir şey yok. İyi kolesterolün vücudumuzda tamamen fonksiyonsuz bulunması da söz konusu. Şüphelenilen şu ki, laurik asit sayesinde artan iyi kolesterolün bir kısmı bu hiçbir işe yaramayan kolesterol kategorisine ait olabilir. Kağıt üzerinde güzel görünüyor evet ancak bizi kalp krizinden veya inmelerden koruyamıyor. Hal böyle olunca da, artmış kalp krizi riskinin, Hindistan cevizi yağı ile ilgisi olmadığını söyleyemeyen uzmanlar, araştırmalarına bu yönde devam etmek mecburiyetinde kalıyor.
Hindistan cevizi yağı hakkında doğru olduğunu sandığımız yanlışlar...
- Hakkındaki iddialar sadece kilo verme ve kolesterol üzerinde ilerlemiyor. İngiliz Beslenme Birliği’nin açıklamalarına göre, Hindistan cevizinin iddia edilen sağlıklı faydalarıyla ilgili yeterli delil veya çalışma mevcut değil. Örneğin, iddialara göre Alzheimer hastalığı ve beyin fonksiyonlarına iyi geldiği yönündeki iddialar tamamen teoriden ibaret, zira kanıtlanmış herhangi bir etki bulunmamış.
- Bir başka teori ise Hindistan cevizi yağının iyi bir antioksidan kaynağı olduğu. Bu yanlış değil ancak yine de sebze ve meyveler kadar ciddi bir oranda değil. Hatta, diğer sebze ve meyvelerle karşılaştırıldığında cılız bir E vitamini kaynağı. Ayrıca gerekli yağ asitleri açısından da ciddi anlamda fakir, bu da kendisini diğer yağ kaynaklarından bile daha geriye atıyor.
- Bağırsaklar için iyi olduğu konusunda da bilinen bir kanıt bulunmuyor. Tew bütün bu bilgiler ışığında kendisinin yalnızca pazarlama için kullanılmış bir piyon olduğunu söylüyor. Süper gıdaların sorunu da bu, bir yiyeceği süper gıda olarak etiketlemek sağlıklı beslenmeseler bile insanları sağlıklı beslendikleri konusunda kandırıyor. Neticede, koca bir parça dana eti ve yanında patates kızartması yedikten hemen sonra bir avuç goji üzümü yemek, sizi sağlıklı beslenen biri yapmaz.
Elma, brokoli, süt, portakal…
Üstelik de pahalı ve egzotik süper gıdalara paraları harcarken, aslında gayet ucuz olan sağlıklı gıdalara kapımızı kapatmış oluyoruz. Elma, brokoli, süt, portakal… Senelerdir sürmekte olan yağ tartışmaları da bizleri bu noktaya getirmiş olabilir ancak yağlara düşman olmanın bir faydası yok. Şunu unutmayalım ki, bir gıdayı öyle olmamasına rağmen şişirerek sağlıklı hale getirebildiysek, zararlı olduğunu düşündüğümüz gıdalara da belki yeniden göz atmalıyız.
Geçen yıl kardiyolog Dr. Aseem Malhotra tüm dünyaya bir açıklama yaptı: “Zayıflamak istiyorsanız yağ yiyin. Yağdan korkmayın çünkü o aslında sizin dostunuz.” Bu konuda yapılan çalışmalar da destekleyici nitelikte. Doymuş yağlarla ilgili yapılan bir çalışmaya göre doymuş yağların yerini karbonhidratlar ve proteinlerle doldurmak, kalp rahatsızlıklarına gözle görülür bir etki etmiyor. Bununla birlikte, doymuş yağların yerini doymamış yağlarla doldurmak ise kardiyovasküler hastalıklarda yüzde 27 oranında bir gerileme olmasını sağlıyor.
Ancak her doymuş yağın da aynı olduğuna inanılmıyor. Daha önemli olan nereden geldikleri. Örneğin, işlenmiş kırmızı etin aşırı tüketiminin kalp hastalıklarıyla ilgisi biliniyor ancak süt ürünleri de bir o kadar doğal kabul ediliyor. Süt ürünlerinin farklı getirileri var çünkü, magnezyum, kalsiyum gibi besleyici birtakım ögeler doymuş yağın getirdiği etkileri bir nebze de olsa azaltıyor.
Reading Üniversitesi’nden Beslenme Uzmanı profesör Christine Williams’a göre ise hindistancevizi yağının faydaları kanıtlanmadı ve bir kere daha pazarlama bilimi yenilgiye uğrattı. Elbette ki Hindistan cevizi yağı süper gıda olmasa da düşman da değil. Belki kendisinden daha zararlı olan doymuş yağlara karşı bir alternatif olarak kullanılması mümkün. Farklı yararları olduğu da bilindiğine göre. Yani, kötü kokmadan cilt üzerinde kullanılabilir çünkü gayet güzel kokuyor. Ama obeziteye mucize bir çözüm arayışındaysanız, ne yazık ki hindistancevizi size bunu sağlayamayacak.
Referanslar:
David Derbyshire. "Coconut oil: are the health benefits a big fat lie?". Şuradan alındı: https://www.theguardian.com/lifeandstyle/2017/jul/09/coconut-oil-debunked-health-benefits-big-fat-lie-superfood-saturated-fats-lard (09.07.2017).
YORUMLAR