Emsey Hospital Prof. Dr. Nurettin Lüleci, migrene yönelik bilgiler aktaardı.


Migren nedir?

Migren, bir baş ağrısı çeşididir. Bugüne kadar, neden kaynaklandığı tam olarak anlaşılamayan kompleks bir rahatsızlıktır. Ancak genellikle öne çıkan unsur; damarların genişlemesine bağlı olarak sinirlerin üzerine baskı yapılması, dolayısıyla da ağrıya neden olduğudur.


Migreni diğer baş ağrılarından ayıran özellikler nelerdir?

Migrenin özellikleri şöyledir: Genellikle başın tek tarafını tutar. Yani, yarım baş ağrısı dediğimiz bir baş ağrısı türüdür. Örneğin; auralı migren dediğimiz türde hafif bulantılar, biraz yorgunluk hissi gibi ön belirtiler olmakla birlikte, esas ana semptom zonklayıcı ağrıdır. Bu ağrının özelliklerinden bir tanesi gece uyandırmamasıdır. Yani, baş ağrınız varken uyuyabilirsiniz, gece rahatsız etmez ama sabah kalktığınızda baş ağrısı devam ediyor olabilir.


İkinci olarak, belli bir trase göstermez. Yani, başın arkasından başlayıp öne doğru yayılma olmaz. Genelde göz çevresinde ve tek taraflıdır. Bunun yanında, enseden başlayan migren tipleri de vardır. Ağrının tek taraflı olması, gerilim tipinin ağrıdan ayırt edilmesini sağlar. Migren hastalarının ortak özelliği, toplumdan uzaklaşmak istemeleridir. Uyaranlara yakın olmak istemez­ler, kaçarlar.


Bu uyaranlar nelerdir?

Örneğin; ışıktan, gürültüden ve kokulardan rahatsız olurlar. Daha çok, sakin bir yer bulup uyumayı isterler. Kısacası, ağrıdan bir kaçış durumu söz konusudur. Dolayı­sıyla, kendilerini toplumdan izole ederler.


Migreni tetikleyen faktörler nelerdir?

Yorgunluk, uykusuzluk, stres ana faktörlerdir. Oksijen azlığı da damarlarda genişleme yapabilir. Bu nedenle, kirli ortamlarda ve kirli havada çalışanlarda daha fazla görülebilir. Yapılan istatis­tikler, kadınlarda daha fazla oldu­ğunu gösteriyor. Kadın anatomisi­nin daha hassas olması bu duruma sebep olabilir.


Tedavi yöntemleri arasında ilaç kullanımının yeri nedir?

Hastalar baş ağrısı var diye çeşitli analjezik ilaçlar, yani ağrı kesici kullanırlar. Bu o kadar yo­ğunlaşır ki, artık migren normalde ayda 4-5 defa geliyorsa, bu defa her gün gelmeye başlar. Yani günlük, süreğen baş ağrısına dönüşür. Çünkü bilinçsiz kullanılan ilaçlar, migreni tedavi etmediği gibi, şeklini de değiştirir. Biz buna transformer migren diyoruz. Şekil değiştirmiş migren ile artık iş içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Bu anlamda bazı tedavi yöntemleri mevcuttur. Yapılan iş, ağrı kesicilerin hepsini kesmektir. Gelişigüzel ilaç almamak gerekir; sadece migrene yönelik özel ilaçlar kullanılmalıdır. Bunun yanında, yalnızca migreni tetikleyici faktörlere yönelik tedaviler de yapılabilir. Yani kişinin daha rahat, gevşek, stresten uzak bir şekilde konumlandırılması, eğer bu gerçekleştirilemiyorsa ilaçlarla takviye yapılması söz konusu olabilir. Akupunktur gibi, daha alternatif yöntemler de uygulanabilir. Akupunktur dışında da birçok alternatif metot kullanılmaktadır.


Bu metotlar nelerdir?

Migren hastalarına tamamla­yıcı tıp bağlamlı olarak ozon tedavisini uygulanır. Hasta doktora birçok ilaç kullanmış olarak başvuruyor. Kullanmaya da devam ediyor ve bir türlü baş ağrıları geçmiyor. Ozonla kombine edilen bu tedavilerde, baş ağrıları kalıcı olarak ortadan kalkıyor. Bilindiği gibi ozon; aktif oksijen olduğu için toplardamar­larda büzüşme yapıyor. Deri oksi­jeni daha iyi hissediyor ve dolayı­sıyla, oksijen koklamak bile bazı nöbetlerde etkili oluyor. Kandan verildiğinde, kanda sürekli migreni engelleyen bir tedavi şekli olarak dikkat çekiyor. Yapılan çalışmalar, ozon tedavisinin %40 oranında migreni ortadan kaldırdığını ortaya koyuyor.


Migren tedavisi ne kadar sürüyor?

Genellikle haftada 2 kez olmak üzere, 10 seans yeterli oluyor. Diğer bir yöntem olarak ise, botoks uygulamaları bulunuyor. Özellikle stres anında, insanda ilk önce yüz kasları gerilir. Bu gerilen yüz kasları da, baş etrafındaki kaslarda migreni tetikleyici bir rol oynayabilir. Daha önce, güzellik amacıyla yapılan bazı botoks uygulamalarında, migreni olanlarda ağrının azaldığı, nöbetlerin daha az geldiği, gelse bile daha hafif geçtiği görülmüştür. Radyofrekans dediğimiz bir diğer yöntemle de bu sinirler devre dışı bırakılabiliyor.



MedAmerikan Tıp Merkezi Nöroloji Bölümü Doç. Dr. Demet Yandım Kuşcu migren hastalığının nedenler, belirtileri, nedenleri, türleri ve tedavileriyle ilgili önemli konulara dikkat çekiyor.


Migren nasıl anlaşılır?

Migren hastalığının genellikle 20-40 yaş arasında ortaya çıkan, 4-72 saat süren, tekrarlayan başağrısı ataklarıyla seyreden kronik bir hastalık olduğunu söyleyen Doç. Dr. Demet Yandım Kuşcu konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Her belirti her migren hastası için geçerli değildir. Yüzde 40 migren hastasında ağrı, tüm başı tutabilmektedir. Ağrı bazen bir gözün etrafında başlar ve enseye doğru yayılır, bazen de enseden başlayabilir. Rutin fiziksel aktiviteyle ağrı artar. Ağrı şiddetli hatta çok şiddetli olabilir. Ağrı boyunca bulantı, kusma sık karşılaştığımız yakınmalardır. Hasta ağrı döneminde yemek yiyemez. Işık, gürültü ve kokulardan çok rahatsız olduğu için genellikle loş, sessiz bir odada bir kenarda uzanmayı tercih eder. Uyumakla ağrı geçebilir. Bazı migren ataklarında migrenle ilişkili kabul ettiğimiz baş dönmeleri olabilmektedir.”


Migren hastası kişilerin en az yarısında migrenden önceki birkaç saat, hatta bazen gün içinde tıbbi olarak “prodrom dönemi” denen bazı şikayetler görüldüğü ileten Doç. Dr. Kuşcu “Bu dönemde huzursuzluk, konsantrasyon bozukluğu, dikkat azalması, esneme, tatlı yeme isteği gibi belirtiler olabilir. Sinirlilik, aşırı neşe gibi davranış değişiklikleri görülebilir. Çoğu zaman sese, ışığa, kokuya duyarlılık bu dönemde başlar. Migren tanısı, hastanın öyküsü ve nörolojik muayene sonucunda konulmaktadır. Başka olasılıkları ekarte etmek için kan tetkikleri ve/veya Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme incelemesine başvurulabilir”.


Migren ataklarının nedenleri nedir?

Migrenin özelliklerinden bir diğerinin de atağın ortaya çıkışıyla ilişkili gösterilen “tetik faktörler”in varlığı olduğunu belirten Doç. Dr. Demet Yandım Kuşcu; “Bu faktörlerin aurasız migrende yüzde 90, auralı migrende yüzde 60 oranında olduğu bildiriliyor. Bunların başında stress, açlık, öğün atlama, uyku düzenindeki sapmalar, ağır kokular, bazı yiyecek ve özellikle alkollü ve özellikle mayalı içecekler, hava değişimi ya da lodos ve adet dönemleri sayılsa da, bu tetik faktörlerin tümü her migrenli için geçerli değildir. Bazı besinlerin atakları tetikleyebilecekleri sıklıkla konuşulmakla birlikte, bu etken migrenlilerin sadece küçük bir bölümü için geçerlidir ve kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Hazır çorba, konserve sebze ve et, salamura, salam, pastırma, sucuk, jambon gibi aşırı tuz içeren gıdalar, bazı peynirler, bakla, fasulye, incir, avokado, erik gibi tiramin içeren ve çay, kahve, kolalı içecekler, çikolata gibi feniletilamin içeren yiyecekler, süt ve süt ürünleri, ayrıca çok tatlı gıdalar ve bazı kişilerde gluten içeren yiyecekler de atakları tetikleyebilir. Menstruasyon dönemiyle ilişkili östrojen düzeyindeki değişimler ve östrojenle ilişkili gebelik, doğum kontrol hapı kullanımı, postmenapozal hormon tedavileri durumlar duyarlı kadınlarda migren ataklarını tetikleyebilmektedir”.


Migrenin türleri nelerdir?

Migrenin aurasız migren ve auralı migren olarak ikiye ayıldığının altını çizen Kuşcu; “Atakların çok sıklaştığı durumlarda da kronik migrenden bahsedebiliriz. Aurasız migrende başağrısı ve buna eşlik eden bulantı, kusma ve/veya ışık, ses hassasiyeti gibi bulgular kendini gösterir, migrenli kişilerin çoğunluğu bu şekildedir. Auralı migrende ise migrenlilerin yüzde 15-20 kadarında “aura” denilen bir dönem vardır. Genellikle ağrı öncesi veya ağrıyla beraber tek taraflı, geçici, görsel, duysal veya başka fokal nörolojik bulgular saptanır. Bu bulgular 5-60 dakika sürebilir ve atak sonrası tamamen düzelir. En sıklıkla görsel auralar olur. Aura döneminde kişi görme alanında kırık çizgiler, su dalgası görüntüsü, parlak ışıklar görebilir veya “skotom” denilen görme alanı kayıpları, bulanık görme olabilir. Ayrıca uyuşma, iğnelenmeler, konuşma güçlüğü veya tek taraflı güçsüzlük de görülebilir. Bazı kişilerde ağrısız aura da olabilmektedir.”


Migrenli hastalara öneriler

Öncelikle migreni kolaylaştıran faktörleri anlaşılmasının önemine dikkat çeken Kuşcu; “Migren atağının uykuyla, açlıkla ya da yemekle ilişkisini fark edilmişse, önce bunların düzeltilmesi gerekir. Tetikleyicileri ortadan kaldırdıktan sonra en azından migren ataklarının azaldığını görüyoruz”.


Doç Dr. Demet Yandım Kuşcu’dan migren ağrısı çekenlere öneriler:


  • Düzenli uyku,
  • Ağrı kesiciler sık kullanılmamalı,
  • Sigara içilmemeli,
  • Karanlık, loş, sessiz bir odada dinlenilmeli,
  • Ağrının olduğu tarafa soğuk kompres yapılmalı.
  • Duş alınıp bol su içilmeli,
  • Önce şakaklara, sonra da gözlerin dışa bakan tarafına hafif hafif bastırarak başa masaj yapılmalı,
  • Kişiler doğum kontrol hapı kullanmamalı,
  • El ve ayakları sıcak suya sokulmalı,
  • Migren ilacı doktora danışmadan kullanılmamalı.


Okan Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, "Migren" ile ilgili merak edilenleri 10 soru altında yanıtladı.


Migren krizi ne kadar sürer?

Kişinin hissettiği ağrı ve sonrasındaki bulantı, halsizlik, duygusal değişimler, saçlı deride yanma gibi eşlik eden belirtiler; 4 ile 72 saat kadar sürebilir. Ancak nadiren bazı hastalarda kriz bir haftayı geçebilir. O zaman bu duruma “uzamış migren krizi” ya da “migren fırtınası” denir ki, tedavisi cidden zorlu bir süreçtir.


Migren nasıl tedavi edilir?

Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, “Migren, iki aşamada izlenir. Birincisi, ağrı kesicilerin kullanıldığı kriz tedavisi. İkincisi, ortalama altı ay süre ile hastanın her gün alması gereken haplarla yapılan koruma tedavisi. En güçlü ve en sık kullanılan koruma tedavisi ilaçları, anti-epileptik denen valproat ya da topiramat gibi epilepsi ilaçlarıdır. Daha düşük sıklıkla bazı anti-depresanlar da kullanılabilir’’ dedi.


Bu ana tedavi seçeneklerine ek olarak yan etkisi olmayan ve yararlı ek ilaçlar neler olabilir?

Düzenli kullanılan magnezyum tabletleri ya da B2 vitamini; migren koruma tedavisinde yararlıdır.


Egzersiz (yürüyüş, koşu, bisiklet), migren belirtilerini hafifletebilir mi?

Hayır, egzersiz migren yakınmalarını azaltmaz. Hatta şiddetlendirebilir.


Uçak yolculuklarına has bir migren türü var mı?

Uçakların iniş ve kalkışları sırasında bazı insanlarda alın ya da bir gözün arkasında şiddetli ağrı olduğu bildirilmektedir. Bir migren krizinden ayrılmaları zordur. Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, “Yaygın görülen bu durumun sinonazal travmadan kaynaklandığı sanılmaktadır. Sinonazal travma, kafa içindeki sinüs boşlukları ile kafa dışındaki basınçlar arasında ani farklılıkların ortaya çıkması ve bu durumun bu boşlıukları kaplayan ağrıya hassas mukozayı etkilemesinden oluşmaktadır. Endişe edici bir durum değildir. Uçak ya da tren yolculukları, ciddi migren tetikleyicileridir” dedi.


Seyahat bir migren tetikleyicisi midir?

Kesinlikle. Seyahate hazırlık döneminin yarattığı stres, bavulu ve ortalığı toplama çabaları, ağır çantaları taşımak, uzun saatler havaalanlarında beklemeler, işlenmiş havayolu yemekleri, atlanan öğünler, jet-lag ve ani iklim değişikliğine maruz kalma ciddi migren tetikleyicileridir.


Yaz tatillerinde sık görülen migren tetikleyicileri nelerdir?

Susuz kalma, aşırı sıcak ve nemli hava, parlak güneş ışığı (mutlaka şapka ve güneş gözlüğü kullanın), sinek kovucu losyonlar ya da güneş yağı kremleri. Sıcak hava dalgası dönemleri; migreni olmayan kişilerde bile migren krizlerine yol açabilmektedir.


Hava kirliliği bir migren tetikleyicisi midir?

Bu yönde giderek artan kanıtlar var. Hava kirliliği migren krizlerini tetikleyebilir.


Yağmurlu havalar özellikle yıldırım düşmeleri ile migren krizleri arası bir ilişki var mıdır?

Böyle havalarda migren krizi sıklığı artmaktadır. Yıldırım düşmelerinin 25 km. ilerdeki bir migrenlide bile krize yol açabileceği bildirilmiştir. Muhtemel neden, havadaki aşırı elektrik yükünün beyin basıncı dengelerini bozucu değişikliklerine yol açmasıdır.


Migrenlilerin yediklerine dikkat etmesi ne anlama geliyor, ağrı ile savaşta bir işe yarar mı?

Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, konuya ilişkin “Kırmızı şarap, meşhur bir migren tetikleyicisidir. Kadınlarda adet görme de öyle. Bir migren hastası kadın, adet dışında tükettiği kırmızı şarabın ağrıya yol açmadığını ama adetin hemen öncesi dönemde içeceği bir kadeh şarabın şiddetli migren krizine yol açtığını fark etmiştir. Bu buluşu, adetin erken döneminde kırmızı şarap içmeyerek krizlerden kurtulma imkanını vermiştir” açıklamasını yaptı.



Anadolu Sağlık Merkezi Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşen Yücel bazı hastaların sıcaktan bazılarının ise soğuktan olumsuz etkilendiğini belirterek migren ataklarının üç güne kadar sürebildiğini dile getirdi.


Nörolojik bir hastalık olan migren birçok dış etken ile tetiklenebiliyor. Yiyecek ve içeceklerden, yaşam tarzına kadar uzanan listede mevsimsel değişiklikler de yer alıyor. Hastalığın seyrinde günlük hava değişikliklerinin bile etkili olabildiğini söyleyen Prof. Dr. Ayşen Yücel “Hastaların pek çoğu lodoslu havalarda migren atağı yaşadıklarını belirtiyor. Ancak migren atağı sadece rüzgâr, hava değişikliği ya da basınç farkının yarattığı etkilerle ortaya çıkmıyor” dedi.


Prof. Dr. Yücel bilimsel çalışmalara göre lodosta ağrıyı tetikleyen esinti değil, hava ile birlikte taşınan tozlar, çeşitli partiküller ve kirler olduğunu belirtti. Migren hastalarında bir faktör beyni tetiklediğinde anormal bir dalgalanma oluştuğunu bunun da beyin zarında ve damarlarında tepkiye yol açtığını anlatan Prof. Dr. Yücel “Migreni olan kişide zaman zaman tekrarlayan, çoğunlukla şiddetli, tek taraflı, zonklayıcı, baş hareket ettirildiğinde artan baş ağrısı oluşuyor” dedi.


Prof. Dr. Yücel migrenin genetik temelli bir hastalık olduğunu ancak bu genlere sahip olmanın migrenin mutlaka ortaya çıkacağı anlamına gelmeyeceğini belirtti. “Kadın olmak, migrenin görülme riskini üç kat artırıyor” diyen Prof. Dr. Yücel, hastalığın kadınlarda en çok 30’lu yaşlarda ortaya çıktığını ve kadının ilk doğumundan sonra migrenle tanışmasının da oldukça sık karşılaşılan bir durum olduğunu söyledi.


Yaşam koşulları önem taşıyor

Migreni tetikleyen faktörler arasında kadınlardaki hormon dalgalanmalarının da etkili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yücel, “Bu durum adet döneminde atak yaşanmasına ve kadının o ay diğer tetikleyicilere karşı daha duyarlı olmasına da yol açıyor” diye konuştu.


Migrenin her zaman bir uyaran tarafından tetiklenen ancak aynı uyaran tarafından her seferinde tetiklenmek zorunda olmayan bir hastalık olduğunu anlatan Prof. Dr. Yücel, “Aynı kadında mevsim değişikliği gebelikte sorun yaratmazken, gebelik sonrasında tetikleyici olabiliyor. Koşullara göre kişinin tetiklenme eşiği düşüyorsa daha kolay tetikleniyor, eşik yükseliyorsa bu risk azalıyor. Bir kişi için tek başına bir tetikleyici yeterli olurken, bir başkası için iki tetikleyicinin bir arada olması atağı başlatabiliyor. Kadınlarda en sık görülen tetikleyici faktör ise adet görme oluyor” şeklindi konuştu.


“Adet migreni” için hekime başvurun

Migrenin kadınlarda sık görülmesinin temelinde, kadınlık hormonu ve bu hormondaki dalgalanmaların payı büyük diyen Dr. Yücel hormonal olarak aktif olunan dönemlerde, atakların çok daha güçlü bir şekilde gelebildiğini belirtti. Bazı kadınların adet döneminden bir-iki gün önce yaşadıkları atakları sürecin doğal parçası olarak düşündükleri için hekime başvurmadıklarını dile getiren Dr. Yücel bu durumun “Adet migreni” olarak adlandırıldığını söyledi. Kadınlarda görülme sıklığına bakıldığında, her dört kadından birinde kesinlikle migren olarak adlandırılan ve hastalığın bütün kriterlerine sahip ağrılar görülüyor diyen Dr. Yücel özellikle de 30-35 yaş arasında bu sıklığın üç kadından biri migrenli olacak şekilde arttığını söyledi. Erkeklerde ise bu hastalığın görülme oranını 12’de 1 olarak veren Dr. Yücel bu ataklar kadınlarda ortalama 1.5 gün, erkeklerde de bir gün sürüyor dedi.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.