Alzheimer nedir? Alzheimer hastalığı genetik midir?


Alzheimer hastalığı hakkında merak ettiklerinizi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Gamze Eroğlu Arığ açıkladı.


Halk arasında bunama olarak bilinen Alzheimer hastalığı, hafızayı etkileyen yakın zamanı hatırlayamama ile başlayan; zamanı ve bulunduğu yeri unutma, karıştırma, günlük yaşam kalitesinde bozulma ile seyreden yüzde 5 genetik özelliği olan, tedavi edilebilen, yalnız şifa sağlanamayan bir hastalıktır. Dilimizde sık kullanılan bunama, demans kelimesi; Latince zihin anlamına gelen mens kelimesinden türemiştir. Demans zihin yitirilmesi anlamına gelir. Alzheimer hastalığı demans tanımının yüzde 66'sını teşkil eder.


Alzheimer hastalığında süreç nasıl ilerler?


Hastalık sürecinde hafif kişilik değişikliği, uyku bozukluğu, aşırı hareketlilik, depresyon görülebilir. Uyku bozukluğunun en sık nedeni kötü uyku düzenidir. Çoğu hasta zamanlama hislerini kaybeder ve uyku zamanını geldiğini fark etmez. Kısa zaman yatakta kaldıktan sonra kalkarlar. Hastanın gündüz uyumasının engellenmesi ve düzenli saatlerde yatağa yatmasının sağlanması uygundur.


Alzheimer, başlangıçta depresyon ile karşımıza çıkabilir. Bu sebepten hem depresyon hem de Alzheimer tedavi edilmelidir. Alzheimer hastalarında sıkıntıların görülmesi doğaldır. Hastaya güven verilmeli, gün içinde rutin program hazırlayarak aklı bu konulardan uzaklaştırılmalıdır.


Alzheimer hastaları bazen ajitasyon, sözel veya fiziksel saldırganlık, volta atmak gibi durumlar gösterebilirler. Bu durumu tetikleyen sebebi ortadan kaldırmak gerekebilir. Alzheimer hastaları ileri safhalarda sık sık hayaller görürler. Ölmüş yakınlarının yanında olduğunu kendileri ile konuştuğunu söylerler ve yardım edilmesini isterler. Çocuklarını, tanımazlar veya karıştırırlar. Onların kendilerine kötülük yapacaklarından korkarlar. Alzheimer hastalarında idrar tutamama, kaçırma ileri safhalarda sık rastlanır. Uyanıkken hastayı 2 saatte 1 tuvalete götürmek tavsiye edilebilir. Gece uygun, yatak-giyim düzeni sağlanmalıdır.



Alzheimer neden olur?


Son zamanlarda önemsemediğiniz unutkanlık problemleriniz oluyor, zaman ve yer kavramı ile ilgili karmaşıklıklar yaşıyor ya da konuşurken kelime bulmakta zorlanıyorsanız Alzheimer riski ile karşı karşıya olabilirsiniz. Ölümle sonuçlanabilen ciddi tablolara kadar giden Alzheimer hastalığı, erken teşhis ve bilinçli bir yaklaşım sayesinde yavaşlatılabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Abdullah Özkardeş, Alzheimer hastalığının 10 belirtisini sıraladı ve konu ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.


"Alzheimer yaşlı hastalığı değildir"

Alzheimer, hastaların büyük bir çoğunluğu 65 yaş üzerinde olsa da, yaşlanmanın sonucunda olan bir rahatsızlık olarak tanımlanmaz. Bu hastalığa yakalanan kişilerin yüzde 5’i 40-50 yaş civarındadır. Bu gruptakiler “Erken başlangıçlı Alzheimer hastası” olarak adlandırılır. Alzheimer hastalığı, ilerleyicidir ve zamanla kötüleşir. ABD’de 6. büyük ölüm nedenidir.


Alzheimer hastalığıyla ilgili ilerleyen yaş, aile öyküsü ve genetik yatkınlık gibi değiştirilemeyen etkenler vardır. Hastalık, 65 yaşından sonra sıklaşır ve her 5 yılda bir oran ikiye katlanır. 85 yaşından sonra neredeyse yüzde 50 sıklığa ulaşır. Diğer bir risk faktörü, ailede bir veya birden fazla Alzheimer hastasının olmasıdır. Bugün Alzheimer hastalığının genler ve diğer risk faktörleri arasındaki karmaşık etkileşimler sonucunda olduğuna inanılmaktadır. Kafa travmaları ile Alzheimer hastalığı arasında paralellik bulunmuştur. Ayrıca kalp sağlığının da Alzheimer hastalığı ile yakın ilgisi vardır. Kalbin pompaladığı kanın yüzde 20-25’i beyin tarafından kullanılır. Kalp ve damar sağlığını etkileyen yüksek tansiyon, kalp hastalığı, şeker hastalığı ve yüksek kolesterol seviyeleri de bu açıdan önem kazanmaktadır.

Alzheimer hastalığının belirtileri nelerdir?


Yaşam kalitenizi düşürüp, sağlığınız açısından ciddi boyutlara varabilecek bu hastalıktan korunmak için günlük yaşamınızda beyin kaynaklı bazı uyarılara dikkat etmenizde fayda vardır. Bunlar:


  • Günlük hayatı etkilemeye başlayan unutkanlık,

  • Plan yapma ve problem çözmede sorunlar yaşanması,

  • Daha önce bilinen ve yapılan işleri yapmada zorlanma,

  • Zaman ve yer ile ilgili karışıklıklar,

  • Görüntüleri anlamada ve birbiriyle ilişkilendirmede zorluklar yaşanması,

  • Konuşma ve yazmada kelime bulma zorlukları,

  • Eşyaları yanlış yerleştirme,

  • Karar vermede güçlük yaşama,

  • Sosyal faaliyet ve yükümlülüklerden uzaklaşma,

  • Kişilik değişiklikleri olarak sıralanmaktadır.

Bu bulguları fark eden hasta veya hasta yakınları, Alzheimer yönünden bilinçli olmalı ve hasta mutlaka bir nöroloji uzmanına muayene olmalıdır.



Alzheimer hastalığına karşı alınabilecek önlemler nelerdir?


Alzheimer’a karşı 10 etkili öneri


Acıbadem Altunizade Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Müge Koçak, korkulan hastalığa karşı 10 etkili önlemi anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.


Son zamanlarda konuşurken kelime bulmakta güçlük çekip, konuşulanları anlamakta zorlandığınızı mı hissediyorsunuz? İşlerinizi planlayamıyor, iş toplantılarını kaçırıyor musunuz? Gündelik para hesaplarında zorlanıyor, gittiğiniz yolları şaşırıyor hatta çok iyi bildiğiniz yemekleri bile yapamıyor musunuz? Bu tür şikayetler kapınızı çalmaya başladıysa mutlaka bir nöroloji uzmanına başvurun. Zira günümüzde yaşam süresinin uzamasıyla daha sık karşımıza çıkan Alzheimer, yavaş başlayıp zamanla kötüleşen kronik bir beyin damar hastalığı. Dr. Müge Koçak, “Unutkanlık yakınması ile hastaneye başvuran hastalarda Alzheimer’ın en sık görülen erken evre belirtisi, yakın dönemdeki olayları hatırlama güçlüğüdür. Hastalık ilerlediğinde konuşma problemleri, çevreye uyum ve duygudurum bozukluğu, motivasyon güçlüğü, kendine bakımda bozulma gibi şikayetler eklenmektedir” diyor. Alzheimer’da en önemli risk faktörlerinin aile öyküsü ve ileri yaş olduğunu belirten Dr. Müge Koçak, hastalığın görülme sıklığının 65-85 yaş arasında her beş senede bir, iki katına çıktığını söylüyor.


Hayal kurmayı ihmal etmeyin

Merak ve öğrenme isteğinizi devamlı canlı tutun. Kitap okumak, bulmaca çözmek, hobi edinmek, düzenli sosyal aktivitelerde bulunmak, yeni insanlarla tanışmak, yeni bir dil öğrenmeye çalışmak beyin fonksiyonlarının canlı tutulmasını sağlıyor. Bol bol araştırın, ‘düşünün’ ve hayal kurmayı ihmal etmeyin.


Spor yapmadan günü bitirmeyin

Yapılan çalışmalar; her gün düzenli egzersiz yapmanın beyne iyi geldiğini, beyninizde yeni sinirsel bağlantılar oluşturduğunu, yeni beyin hücrelerinin üretilmesini sağladığını, düşünme becerisini artırdığını ve Alzheimer’ın başlama zamanını geciktirdiğini hatta önlediğini ortaya koyuyor. Ayrıca yapılan egzersizler Alzheimer için risk oluşturan kötü kolesterol ve diyabet gibi hastalıkları da kontrol altına almaya yarıyor. Bu nedenle gün içerisinde mutlaka hareket edin, her gün en az 45 dakika düzenli ve tempolu yürüyüşe çok özen gösterin. Spor yapmadan günü bitirmeyin.


Hazır yiyeceklerden uzaklaşın

Günlük hayatın koşuşturmacasında sağlıklı beslenme alışkanlığı lüks haline geldi. Zaman kısıtlamasından dolayı hazır yemekler yiyor, metabolizmamızı bozuyoruz. Fast-food alışkanlığınızdan vazgeçin; yağlı, tuzlu, kızarmış ve hazır yiyeceklerden uzak durun. Çünkü bu tür beslenme alışkanlıkları kalp damarlarında olduğu gibi beyin damarlarına zarar veriyor ve Alzheimer hastalığı gelişme riskini artırıyor. Kalp ve damar dostu besinlerden oluşan; zeytinyağı, balık, meyve ve sebze ağırlıklı olan, kurubaklagilleri de içeren besinler ise Alzheimer hastalığına karşı koruma sağlıyor.


Siyah çikolata tüketin

Siyah çikolatanın içerisinde bulunan ve antioksidan özelliği olan Resveratrol, bilişsel gerilemeyi geciktiriyor. Yapılan çalışmalar da aşırıya kaçmamak kaydıyla günde bir-iki parça bitter çikolata tüketmenin zihinsel gerilemeyi azalttığını gösteriyor.


Stresi siz yönetin!

Nöroloji Uzmanı Dr. Müge Koçak, “Vücudunuz gerilim (stres) altındayken kortikosteoritler adı verilen ve bir bunalım durumunda sizi koruyan hormonlar üretir. Ancak iş sorunları, trafik ve parasal kaygılar gibi günlük olayların tetiklediği sürekli gerilim hali tehlikeli olabilir. Bu, zaman içinde beyin hücrelerini tahrip eder ve yeni hücre oluşumunu bastırır. Bu sebeple stresle başa çıkabilmeye çalışın, strese teslim olmayın” diyor.


Fazla kilolarla savaşın

Yapılan araştırmalar sonucunda vücut ağırlığının Alzheimer riski ile doğru orantılı olduğuna işaret ediyor. Şişmanlar daha çok risk altında bulunuyor. Bu nedenle vücut kitle indeksine göre aşırı kiloya sahipseniz mutlaka tedavi olun ve ideal vücut kilonuza kavuşmaya çalışın. Fazla kilolardan kurtulmak beyin sağlığı için de çok büyük önem taşıyor.


Gece lambasıyla uyumayın

Kaliteli bir uykunun hafızayı güçlendirmede önemli bir rolü var. 6-8 saat arası düzenli uyku belleği korumada fayda sağlıyor. Bölünmüş yahut gece lambasıyla, karanlık olmayan bir ortamda, yetersiz uyku ise Alzheimer ile bağlantılı olduğu bilinen ‘amyloid plak’ oluşumunu artırıyor ve beyin sağlığını korumada önemli katkı sağlıyor.


Alkol ve sigaradan uzak durun

Yapılan araştırmalar aşırı alkol ve sigara kullanımının, yaşamın ileri dönemlerinde Alzheimer riski oluşturduğunu gösteriyor. Alkol ve sigara tüketimi beynin küçülmesine, özellikle de hafıza ile ilgili olan ‘hipokampüs’ bölümünün küçülmesine neden oluyor.


Metabolik hastalıkları kontrol altına alın

Alzheimer’da kardiyovasküler hastalıklar ve beyin damar hastalıkları gibi diyabet, hipotiroidi ve hipertansiyon hastalıklarının da risk faktörleri oluşturduğu görülüyor. Bu nedenle tüm bu risk faktörlerinin kontrol altına alınması ve tedavinin takip edilmesi gerekiyor.


Gerekirse B12 ve folik asit desteği alın

Nöroloji Uzmanı Dr. Müge Koçak “Vitamin ve minerallerle ilgili yapılan çalışmalarda unutkanlık üzerine vitaminlerin etkisi hakkında tutarlı ispat bulunmamış olup, sadece folik asit ve vitamin B12 eksikliği ile bilişsel fonksiyonlarda azalma arasında anlamlı ilişki bulunmaktadır. Bu nedenle hekim önerisi ile gerekirse B12 ve folik asit takviyesi almak faydalı olmaktadır” diyor.




Alzheimer hakkında doğru bildiğiniz yanlışlar!


Alzheimer hastalığı sadece ileri yaşta ortaya çıkar… Tanısı konulduğunda yaşam bitmiştir… Grip aşıları, diş dolguları Alzheimer hastalığına yol açar... Bu cümleler, toplumda en sık görülen demans (bunama) çeşidi olan Alzheimer hastalığı hakkında toplumda yerleşmiş olan hatalı bilgilerden sadece birkaçı. Kulaktan kulağa yayılan bu yanlış bilgilerin bazıları kişilerin gereksiz yere kaygıya kapılmalarına yol açarken, bazıları ise tam aksine hekime geç başvurmalarına neden olabiliyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Geysu Karlıkaya, Alzheimer hastalığı hakkında toplumda “doğru” sanılan “yanlış” bilgileri anlattı, önemli bilgiler verdi.


1-Yanlış: Alzheimer hastalığı normal yaşlanma sonucudur.

Doğru: Yaşlandıkça hafif düzeyde unutkanlıklar olması, örneğin yeni tanışılan birinin isminin unutulması, anahtarların kaybedilmesi veya ilk defa gidilen bir yerde yolun şaşırılması normal olabiliyor. Alzheimer ise unutkanlık dışında bulguların da eşlik ettiği bir hastalık. Hafıza kaybına ek olarak başka bilişsel alanlarda da bozukluklar ortaya çıkıyor ve giderek diğer alanlara yayılıyor. Beyin hücrelerindeki hasar sebebiyle çok uzun yıllardır tanınan kişilerin isimleri veya yıllardır her gün gelinen evin yolu unutulabiliyor.


2- Yanlış: Alzheimer hastalığı sadece ileri yaşta ortaya çıkar.

Doğru: Nadiren de olsa Alzheimer hastalığı 30-40’lı yaşlarda da görülebiliyor. Bu durum genellikle genetik geçişli Alzhemier hastalığında gelişiyor.


3- Yanlış: Annem Alzheimer hastası. Benim de Alzheimer hastası olma riskim çok yüksek.

Doğru: Günümüzde yaşam süresinin uzaması nedeniyle Alzheimer hastalığı görülme sıklığı arttı. Öyle ki 65 yaş üzerindeki kişilerde bu oran yüzde 10 iken, 85 yaş üzerinde yüzde 50’ye yaklaşıyor. Bu sebeple de hemen herkesin belli bir yaş üzerindeki aile üyelerinden biri Alzheimer hastası oluyor. Genetik geçişli Alzheimer hastalığı tüm hastaların sadece yaklaşık yüzde 5’ini oluşturuyor. 65 yaşından sonra başlayan Alzheimer hastalarında genetik geçiş olma olasılığı 30-60 yaş arasında başlayan hastalara göre çok daha düşük seyrediyor.


4- Yanlış: Grip aşıları, alüminyum tencerelerde pişen yemekler, alüminyum kutulardan içilen içecekler, diş dolguları ve bazı suni tatlandırıcılar Alzheimer hastalığına sebep olur.

Doğru: Bilimsel olarak böyle bir ilişki gösterilememiştir.


5- Yanlış: Bunamanın tek sebebi Alzheimer hastalığıdır.

Doğru: Alzheimer hastalığı bunamanın en sık görülen sebebidir. Ancak tedavisi çok daha kolay olan vitamin eksiklikleri, hormonal bozukluklar, hidrosefali vb. pek çok hastalık da benzer bulgulara sebep olabiliyor. Bu nedenle kesin tanı bunama belirtileri olan kişilerin nöroloji uzmanları tarafından ayrıntılı değerlendirilmesinden sonra konulmalı.


6- Yanlış: Alzheimer hastalığının tedavisi mümkündür.

Doğru: Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Geysu Karlıkaya, günümüzde Alzheimer hastalığını tedavi etmenin veya ilerleyişini durdurmanın mümkün olmadığını belirterek, “Verilen ilaçlar, bulguların kötüleşmesini yavaşlatmak, davranış bozukluklarını düzeltmek ve komplikasyonların önlenmesine yönelik oluyor” diyor.


7- Yanlış: Alzheimer hastalığı önlenebilir/önlenemez .

Kısmen Doğru: Hastalığı önleyici bir ilaç olmadığı bir gerçek. Ancak sağlıklı ve dengeli beslenme, Akdeniz diyeti, beyin ve vücut egzersizleri ile iyi bir sosyal yaşamın hastalık riskini azalttığına dair çalışmalar mevcut. E, B, C vitaminleri, balık yağı, gingkobiloba ve selenyum takviyelerinin önleyici tedavideki rolleri ise tartışmalı.


8- Yanlış: Alzheimer Hastalığı tanısı konulduğunda yaşam bitmiştir.

Doğru: Alzheimer hastalığı yavaş ilerleyici bir hastalıktır, tanı aldıktan sonra uzun süre yaşam kalitesi korunabiliyor. “Hastalığın hasta yakınları tarafından doğru anlaşılması hastaya yardımcı olmak için ilk şartı oluşturuyor.” diyen Prof. Dr. Geysu Karlıkaya şu bilgileri veriyor:“Hastanın keyifle yapabildiği aktivitelere devam etmesi, yakınları tarafından hastada saldırganlık ve korkuya yol açacak davranışların iyi tanınarak kaçınılması, hastanın kendisini güvende hissedeceği pozitif bir yaşam çevresi sağlanması ve mutlaka konuyla ilgili sağlık personellerinden yardım alınması yaşam kalitesinin korunmasına yardımcı oluyor. “


9- Yanlış: Alzheimer hastaları hastalıklarının farkında değildir.

Doğru: Alzheimer hastalarının çoğu hastalığın başlangıç dönemlerinde bir şeylerin ters gittiğinin farkında oluyor. Hastalık; hafıza bozuklukları ve daha önce kolaylıkla yapılan işlerde zorlanmalar, depresyon ve agresif tavırlara sebep olabiliyor. Bu dönemde hasta yakınlarının yaklaşımı hastayı rahatlatmak açısından çok önem taşıyor. Hastalık ilerledikçe her şey bulanıklaşıyor ve farkındalık da azalıyor.


10- Yanlış: “APOE e4” geni olan kişiler mutlaka Alzheimer hastası olacaktır.

Doğru: APOE e4 geni taşıyan kişilerin tümünde Alzhemier hastalığı görülmediği gibi Alzheimer hastalığı bu geni taşımayan kişilerde de gelişebiliyor. APO E geninin üç çeşidi var; e2, e3, e4. Toplumun yarısından fazlasında APO E e3 geni bulunuyor. APOE e4 geni ise sadece bir risk faktörüdür, bunun dışında henüz bilinmeyen başka riskli veya koruyucu genler olma olasılığı yüksektir. Alzheimer hastası olma riski 85 yaşından sonra yaklaşık yüzde 50’dir. Tek Apo E4 geni olan kişiler bu yüzde 50 oranını 75 yaşında yakalıyor, her iki ebeveynden de bu geni alarak 2 kopya taşıyanlar ise bu oranı 65 yaşında yakalıyor.




Yakın dönemi unutuyorsanız dikkat!


Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Beyin Hastanesi'nden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, belirti vermeyen ve kanser gibi sinsi ilerleyen Alzheimer’da erken teşhisin önemli olduğunu vurguladı.


Erken tanı için 55-60 yaşından sonra yılda bir kere kalp check-up’ı gibi beyin check-up’ı yaptırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, şunları söyledi: “Alzheimer’ın beyinde ne zaman başladığı hiçbir zaman belli değil. Çok erken başlayabiliyor ve beyinde eksiklikler başlıyor. Beyindeki rezerve önemli ölçüde azalınca da hastalık ortaya çıkıyor. Alzheimer tanısı konulduktan sonra aslında hastalığın 25 yıl önce başladığı kabul ediliyor, tanı konulamıyor, yaşa yorumlanıyor. Hastalığı erken dönemde teşhis etmek mümkün olmuyor, orta evreye gelince tıp dünyasının ilgisini çekiyor ve tanı konulabiliyor. Alzheimer da kanser gibi. Erken tanı son derece önemli. Tedavi imkânları bakımından son derece önemli. Erken tanı için 55-60 yaşından sonra yılda bir kere kalp check-up’ı gibi beyin check-up’ı yaptırılmalı. Hafıza testlerine girilmeli. Bu testlerde yavaşlama tespit edilirse erken teşhis sağlanabilir. Kaderci olmaktan çıkıp hastalıklara karşı farkındalık artarsa erken tanı söz konusu olabilir. Eğitim beyni çalıştırır, güçlendirir. Eğitim görmemek beyni geri bırakır.”

Alzheimer ve depresyon karıştırılabiliyor!

Alzheimer’la sadece unutkanlığın değil, başka hastalık ve durumların da ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Tanrıdağ, “Çeşit çeşit unutkanlık vardır. Unutkanlığın ortaya çıktığı yaş önemli. Unutkanlık yakın zamanda olan şeyleri beyin hatırlamadığı zaman tehlikeli oluyor. Alzheimer ve demans sadece unutkanlıkla olmuyor. Kıskançlık oluyor, şüphecilik oluyor. Alzheimer’da sadece unutkanlık oluyor diye bir kural yok. En sık rastlanılan depresyon. Doktorlar Alzheimer başlangıcıyla depresyon başlangıcını sık sık karıştırıyorlar. Bu da gittiğiniz doktora göre değişiyor. Unutkanlık nedeniyle psikiyatristte gittiğiniz zaman depresyon tedavisine başlıyor” dedi.


Diyabet unutkanlığı artırıyor!

Şeker hastalığının Alzheimer’da bir risk faktörü olduğunu ifade eden Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, “Diyabet unutkanlığı artırır. Diyabet hastalarının mutlaka unutkanlık testlerine girmeleri gerekir. Beyin hastanesinde şöyle bir inceleme yapıyoruz: Beyin Check-up’ı. Beyninizin MR’ını çektiriyorsunuz. Sonra unutkanlık testine giriyorsunuz. Sonra da beyninizin elektrosunu çektiriyorsunuz. Üçü de aynı şeyi gösteriyorsa tehlikeli demektir” dedi.


Alzheimer hastalık demans ise sonuçtur

“Demans” kelimesinin bir hastalık adı olmadığını, birçok hastalığın yol açtığı ortak bir sonuç olduğunu kaydeden Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, şunları söyledi: “Alzheimer bir hastalık, demans ise bir sonuçtur. Her Alzheimer bir demanstır ama her demans bir Alzheimer değildir. Demansın üç ana özelliği vardır: Unutkanlık, dikkat azlığı, konuşmada sorunlar ve beyin yeteneklerinde azalma. İkincisi davranışlarda bozukluk veya anormallik. Üçüncüsü de gündelik hayatta sürdürdüğümüz alışkanlıkların bozulması. Bir insanda 50 yaşından sonra yavaş yavaş bu belirtiler başlayıp yavaş seyirle ilerliyorsa büyük ihtimal demans olabilir. Demansa yol açan hastalıklar var. En çok yol açan ise Alzheimer. Alzheimer hastalığının genlerle ilgisi var.”


Yakın dönem unutuluyorsa dikkat!


Normal unutkanlığın herkeste görülen bir durum olmasına rağmen demansta en önemli özelliğin yakın dönemde olmuş olayları beynin kayıt etmemesi, hiç yaşanmamış gibi davranılması olduğunu ifade eden Tanrıdağ, “Eğer yarım saat önce gerçekleşmiş bir olayı unutuyor yaşanmamış gibi davranıyorsanız hiç beklemeden doktora gitmek gerekir. Demansı engelleyecek bir eğitim ya da önlem yok. Hastalığın ortaya çıkmasını hızlandıran etkenler var. Şeker hastalığı, tansiyon, kolestrol hastalığı hızlandırıyor. Kafa travması geçirenler de risk altında olabiliyor” dedi.


İlaç tedavisi yarım bırakılmamalı

Alzheimer ve demans tedavisinde kullanılan ilaçların mutlaka doktorun tavsiye ettiği şekilde kullanılmasının önemini vurgulayan Prof. Dr. Tanrıdağ, “İlaçlara karşı çıkmak son derece saçma. İlaçların hiçbir zararı yok, ilaçlara karşı çıkmak hastayı tedavisiz bırakmak anlamına geliyor. Yeryüzünde Alzheimer için 4-5 ilaç var. Mevcut ilaçlardan hastaya muhakkak uygun dozda verilmesi gerekir. Bu ilaçlar 24 sene önce çıktı ve bu ilaçların kullanılması gerekiyor. Takip ettiğim hastalarda bu ilaçların kullanılmasıyla hastalığın ilerleme hızı yavaşlayabiliyor. Hastalığın ortadan kalkması veya tamamen tedavi edilmesi söz konusu değil. Bu yüzden ilaçların verilmesi daha da önem kazanıyor. 6 aylık süreçlerde yaptığımız kontrollerde, yaptığımız testlerde ilaç kullanan ve kullanmayan hastalar arasında önemli farklar ortaya çıkıyor. İlaç tedavisi yarım bırakılmamalıdır” tavsiyesinde bulundu.


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir polat
    CEVAPLA
  • Misafir düşüncem insanlara saçma gelse bile açıklamak istiyorum. bence bu hastalığın insan vücudundaki şeker ile ile alakalı tarih boyunca vitaminlerin tasnifini yatık a, b, c vs ve bunların alt tasniflerini de yaptık b1, b2 vs. şayet organizmadaki şekerin sınıflandırılmasını yaparsak bir yerlere varabiliriz, insan vücudundaki her şeker şeker değildir. beynin kullanmış olduğu şeker ile vücuttaki diğgr organların kullandığı şeker aynı olmayabilir. sadece bir fikir ama bu düşünce kabul görürse hastalığın sebebi ya sindirim yada endokrinle alakalı çıkıyor.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.