MS (Multipl Skleroz), beyin ve omurilik kaynaklı merkezi sinir sistemi rahatsızlığı olarak tanımlanıyor. En çok 20-40 yaş arasında ortaya çıkan bu hastalık yaşam boyu devam ediyor. MS’te beyin ve omurilikteki sinir ilikleri ve onların etrafındaki kılıflar, o bölgedeki diğer sinir sistemi hücrelerini de etkiliyor. Bu geçici hasar sırasında birtakım nörolojik belirtiler ortaya çıkıyor. Bu belirtiler ‘atak’ olarak adlandırılıyor. Atak döneminde kişinin görme bozukluğu, kolunda ya da bacağında güçsüzlük, çift görme, yürürken dengesizlik ve buna benzer bulgular ortaya çıkabiliyor. Bunlar çoğu zaman düzelse de bazı atakların hasar bırakması durumuyla karşılaşılabiliyor. MS’in bir grubunda hastalık yavaş da olsa ilerleme gösteriyor.
Kuzeye gittikçe artıyor
MS’in dünyada görülme sıklığının ilginç bir dağılımı olduğu belirtiliyor. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aksel Siva, “Hastalığa ekvator bölgesinde hiç rastlanmaz ya da çok düşük oranda rastlanırken her iki yarım kürede kutuplara doğru gittikçe ve enlem yükseldikçe bu duruma paralel bir artış görülüyor” diyor. Görülme sıklığı ABD’nin kuzey bölgeleri ile Kanada’da her 600-1000 kişide 1 iken İngiltere’de bu oranın 1000’de 1 olduğu belirtiliyor. Türkiye’de ise 100 binde 60 olduğuna dikkat çekiliyor.
Genetik yatkınlık
MS, kuzeyde yaşayanlarda, beyaz ırkta ve açık tenli insanlarda daha fazla görülüyor. Bu durum hastalıkta genetik yatkınlığın önemine işaret ediyor. Ailesinde MS’li olanlarda olmayanlara oranla 10-20 kat daha fazla rastlanıyor. Sigara içenlerde MS riskinin arttığını gösteren veriler de bulunuyor. Genç erişkin döneminde kilolu olmak da bazı ek riskler getiriyor. En fazla tartışılan risk faktörlerinden birinin D vitamini düşüklüğü olduğu belirtilse de bunun tartışmalı olduğuna dikkat çekiliyor. MS kadınlarda erkeklerden 1.5-3 kat daha fazla görülüyor. Bunun nedeni kesin olarak bilinmese de akla ilk gelenin hormonal değişiklikler olduğu düşünülüyor
Hastalığın farklı seyirleri var
MS’İN klinik olarak farklı seyirleri bulunuyor. Bazen ‘sessiz MS’ adı verilen baş ağrısı ya da başka bir neden kaynaklı MR sırasında MS’i düşündürten bulgularla karşılaşılabiliyor. Bunlar ne MS ne de muayene bulguları olarak değerlendirildiğinde ‘sessiz MS’ adını alıyor. Bu kişilerin yarısının hayatlarında MS olmazken yarısında olabiliyor. Bazı kişiler tek atakla MS olabilirken, bir kısmında hastalık yıllar sonra yavaş ilerleyici şekle dönüşebiliyor. Hastalığın bir de MS’lilerin yüzde 10 kadarında görülen ilerleyici şekli var. Prof. Dr. Siva, “Bizim yaklaşımımız ‘MS yoktur MS’li vardır’ şeklinde olduğu için, en doğrusu kişiye uygun tedavi yaklaşımıdır” diyor.
Bu belirtilere dikkat!
- Görme kaybı, tek görme, çift görme, bulanık görme
- Yürürken dengesizlik, elde beceri kaybı
- Elde titreme, elde güçsüzlük, bacaklarda güçsüzlük
- Diğer bazı hissi şikâyetler
Not: Bu şikâyetlerin aklımıza hemen MS’i getirmemesi gerekiyor. Örneğin görme kaybı öncelikle göz hekiminin değerlendirmesi gereken bir konuyken sorunun gözden de kaynaklanabileceği belirtiliyor.
MS ile ilgili doğru bilinen yanlışlar
- MS, bir bağışıklık sistemi yetmezliği olmadığı için bağışıklık sistemini güçlendirmeye gerek yoktur.
- ALS hastalığıyla karıştırmamak gerekir.
- MS bir kas hastalığı değildir.
- MS bulaşıcı bir hastalık değildir.
- Akıl hastalığı değildir.
- Öldürücü yönü yoktur.
Teşhis koymak zor mu?
Günümüzde çok ilerlemiş MS merkezlerinde bile hastaların yüzde 10-15’inde emin olunamıyor ve “MS’e çok yakın bir rahatsızlık” diye düşündürtüp rahat karar verilemeyen hastalar olabiliyor. MS bazı dahili hastalıklarla ya da sinir sisteminin farklı hastalıklarıyla karışabiliyor. Bu noktada bu hastalıkların elenmesi için uğraşılıyor. Prof. Dr. Aksel Siva, “MS kronik bir hastalıktır. Çok uzun süre hiçbir belirti vermeyebileceği gibi zaman içinde bazı sekeller de bırakabilir” diyor. Hastalık kişi 50-60 yaşlarına gelene kadar ilerleme göstermemişse sonrasında ilerlemesi beklenmiyor. Bu durumun istisnaları olsa da bu yaşlarda MS’in donmuş olduğu kabul ediliyor.
Tedavi nasıl gerçekleşiyor?
MS tedavisi birkaç farklı basamakta gerçekleşiyor. İlkinin ilk tanının konduğu dönem olduğu belirtiliyor. İkincisi, tedavinin bir MS merkezinde ve ekip halinde gerçekleştirilmesi, üçüncüsü ise atak tedavisi olarak sıralanıyor. Prof. Dr. Aksel Siva, “Günümüzde kontrol edebileceğimiz 3 hatta 4 basamaklı tedaviler bulunuyor. Birinci basamaktaki tedavilerin etkinliği yüzde 30-50 arasında değişirken, ikincide yüzde 50-60, üçüncüde yüzde 60-70, dördüncü basamakta ise etkisi yüzde 70 civarında olan ilaçlar kullanılıyor” diyor.
Bağışıklık sisteminin şaşkınlığı
MS atağı, ‘bağışıklık sisteminin şaşkınlığı’ olarak tanımlanıyor ve bu şaşkınlık sinir dokusuna zarar veriyor. Hasar verdiği yerin özelliğine bağlı olarak ortaya çıkan belirtiler bir atağı oluşturuyor. Bu ataklar ya sekelli (bir hastalıktan kalan doku bozukluğu) ya da sekelsiz düzeliyor. Her MS’li kişinin atak geçirmesi gerekmiyor. Bazı MS’liler yaşamları boyunca hiç atak geçirmezken bazıları 1, bazıları ise 3 atak geçirebiliyor. Burada en önemli şeyin MR incelemeleri olduğu belirtiliyor. ‘MR aktivitesi’ adı verilen belirtiler bazen kliniğe yansımayabiliyor.
Sıcak ve nemli hava MS’in düşmanı
MS’li (Multiple Skleroz) kişiler, sağlıklı kişilerden farksız bir yaşam sürüp çocuk sahibi bile olabiliyorlar. Buna rağmen dikkatli olmalarını gerektiren bazı durumlar var. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aksel Siva, bunların ilkinin sağlıklı beslenme ve Akdeniz diyeti uygulamak, ikincisinin sigara kullanmamak, üçüncüsünün ise sıcak ve nemli havadan uzak durmak olduğuna dikkat çekiyor. D vitamini düşüklüğünün de MS’li kişilerde önemli rol oynadığını unutmamak gerekiyor ve gereğinden fazla güneşlenilmemesi öneriliyor.
Pilot olmak hayal değil
MS’li kişiler için yaygın bir meslek ayırımı olmasa da denge gerektiren işlerde çalışanların (inşaat iskelesinde, vb) MS olduktan sonra bu işi sürdürmemeleri öneriliyor. MS, kick-boks ya da güreş gibi sporlar yapan kişilere engel değilse, bu tür aktivitelerle uğraşılmasında sorun bulunmuyor. MS’li kişilerin ilaçlarını düzenli kullanmaları halinde pilot bile olabilecekleri belirtiliyor.
Süt, MS yapar mı?
Bu sorunda, ‘Akdeniz diyeti’ olarak adlandırılan bol meyve-sebze tüketimi öneriliyor. “Kırmızı et seviliyorsa yağsız kısımları tercih edilmeli” diyen Prof. Dr. Siva ekliyor: “MS’li kişilerden yoğurt ve ayran gibi süt ürünlerini mümkün olduğunca yağsız tercih etmelerini isteriz. Yayınlarda ‘Süt MS yapar’ dense de bu kanıtlanmış bir şey olmadığından hastaların sütlü ürünleri tüketmelerinde engel yoktur. Dikkat etmeleri gereken bu ürünleri yağsız tüketmektir. Bir başka dikkat edilmesi gereken şey ise tuz tüketimlerini azaltmalarıdır. Tuzun, MS ve benzeri türdeki bağışıklık sistemi hastalıklarında hastalık aktivitelerini artırıcı özelliği bulunur. Bu nedenle en iyi seçim az tuzlu, iyi bir Akdeniz diyetidir.”
‘MS, spor yapmaya engel değil’
■ Spor ve MS arasında nasıl bir ilişki vardır? MS’li kişiler hangi spor türlerinden yarar görür?
MS, spor yapmaya engel değildir. Pentatlon bile yapan hastaların varlığı bunu gösterir. MS’li kişi hiçbir şey yapmıyorsa yürüyüp yüzmelidir.
■ Yoga ve meditasyon gibi rahatlatıcı aktiviteler MS’li kişilerde nasıl sonuç verir?
Yoga ve pilates bugün MS’in bilimsel yayınlarına bile girdiğinden kesinlikle önerilir. Meditasyon da kişiye özeldir.
■ Sanatsal konularla ilgilenmek MS’li kişileri nasıl etkiler?
Sanatla uğraşmanın MS üzerinde çok olumlu etkisi bulunur. MS Derneği’nde yapılan resim ve müzik dersleri de bunun göstergesidir.
■ MS’li kişilerin uzak durmaları gerekenler nelerdir?
Sıcak ve nemli havalar, MS’li kişileri rahatsız edebilir.
‘MS Derneği’ni yaşatmakta zorluk çekiyoruz’
1989 yılında kurulan MS Derneği’nin faaliyetlerine Şişli Fulya’da devam ettiğini dile getiren Prof. Dr. Aksel Siva, “Rehabilitasyon ve sanatsal faaliyetlerimizin çoğu hastaların bir araya gelip toplanabildikleri bu yerde gerçekleşiyor. Her ayın ilk pazarı genellikle bir hekimle buluşuluyor ve sorular yanıt buluyor” diyor. Sosyal medyada bilinirliği fazla olan kişilerin tiyatro, film ve dizi gibi sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirmeleri, hastalığın bilinirliği açısından son derece önemli bulunuyor. Farkındalık ne kadar fazla olursa hem halk sorunu daha yakından tanıyor hem de MS için daha çok şey yapılıyor. Prof. Dr. Siva, “ABD, MS Derneği için toplanan yardımlarla MS araştırma programlarına yılda milyonlarca dolarlık destek sağlarken maalesef biz derneğimizi zor yaşatıyoruz. Bu nedenle MS’li kişilerin hayatlarını kolaylaştıran bu çalışmaları daha iyi duyurmak ve daha çok destek ünlü yönetmen almak zorundayız” diye konuşuyor.
MS hastalığını konu alan ilk dizi çekildi
Ünlü yönetmen almak zorundayız” diye konuşuyor. Gani Müjde, MS’lilerin hikâyelerinden ilham alarak senaryo ekibiyle birlikte yazdığı ve yönetmenliğini gerçekleştirdiği ‘Melek ile Serhat’ dizisiyle MS hastalığı hakkında farkındalık yaratmak ve MS’lilere sosyal yaşamda destek vermek üzere Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdi. ‘Melek ile Serhat’, Türkiye’de senaryosunun bütününde bir hastalığa dikkat çeken ilk dizi olma özelliği taşıyor. Ünlü oyuncular Aslı Tandoğan ve Engin Hepileri’nin başrollerini paylaştığı dizide, MS hastalığı tesadüflerle gelişen esprili bir aşk hikâyesi çerçevesinde anlatılıyor. Dizide ayrıca Ferdi Alver, Aybike Turan, Özlem Çakar, Buğra Özmüldür, Merve Polat, Ömer Köse ve Alişan Özkan rol alıyor. ‘Melek ile Serhat’ dizisinde Türkiye MS Derneği’nin başkanı olan tiyatro sanatçısı Ayşen İnci de yer alıyor. Diziye konuk oyuncu olarak destek veren ünlü isimler arasında ise Emre Kınay, Önder Açıkbaş, Serap Matyaş, Ömer Duran ve Yasemin Hadivent bulunuyor.
‘Son yıllarda ilaç gücümüz arttı’
PROF . Dr. Aksel Siva, “Elimizde yakın zamana kadar MS tedavisinde etkin olarak kullanılacak bir ilaç yoktu ve 2012 yılına kadar bu alanda büyük bir boşluk oldu. Oysa artık 12-13 kadar onaylı ve birkaç tane de onay bekleyen ilacımız var. Bu anlamda nörolojinin en çok ilaç gelişimi olan hastalığının MS olduğunu söyleyebilirim” diyor.
MS (Multiple Skleroz) pozitif bakış, hayata bağlılık ve düzenli yaşamla ilerleyip tedavinin gerekleri yerine getirildiğinde kontrol altında tutulabilen bir hastalık. Sağlıklı beslenme, günlük düzenli fiziksel egzersiz, iş yaşamında ya da hobilerle aktif olma ve çevreyle iletişimde kalma MS’li kişilerin yaşam kalitelerini artırarak sağlıklı ve uzun bir hayat sürdürmeleri anlamına geliyor.
YORUMLAR