Panik bozukluğu olan hastaların yaşadıkları en önemli sorun, atak sırasında başvurdukları acil servislerden “Bir şeyiniz yok” yanıtını almak. Bu nedenle doktor doktor gezen hastalar var.


Panik atak hastasının yakınları ne yapmalı?

  • Atak sırasında hasta yakınlarının sakin ve sabırlı olması, hastayla birlikte paniğe kapılmamaları, hastaya kendisine bir şey olmayacağı yolunda telkinde bulunmaları gerekiyor.
  • Her panik atak sırasında acile başvurma ya da defalarca tetkik yaptırma isteği karşısında hastaya bunların gereksiz olduğunun anlatılması öneriliyor.
  • Hastanın, ‘Panik gelecek’ endişesiyle yapmaktan kaçındığı davranışların düzeltilmesi, uygulamalarında özendirici ve güven verici yaklaşım içinde yardımcı olunması isteniyor.
  • Hastanın panik hastalığından kaynaklanan davranışlarını, ‘Naz’, ‘Kapris’ ya da ‘Rol yapma’ olarak değerlendirmemek gerekiyor. Aksine, böyle durumlarda hastaya destek verilmeli.

Bağımlılık riski

Amfetamin, kokain ve esrar gibi bazı uyuşturucu maddelerin alımı ya da bağımlısı olunan alkol, benzodiazepin ve barbiturat gibi ilaçların kesilmesi halindeki yoksunluk krizi sırasında panik atağa rastlanabiliyor. Panik hastalarının, endişe ve korkularını yenmek ve rahatlamak için, ‘Benzodiazepin’ türevi ilaçları ya da alkolü daha sık almaya başlayıp bir süre sonra dozunu artırarak bağımlı hale gelebildikleri belirtiliyor. Aşağıdaki durumlarda tedaviye direnç artıyor:


  • Hastada panik bozukluğuna ek olarak alkol ya da madde bağımlılığının bulunması.
  • Hastanın gördüğü sosyal desteğin ya da aile desteğinin az olması ya da hiç olmaması.

Türkiye Psikiyatri Derneği Anksiyete Bozuklukları Çalışma Birimi Üyesi Psikiyatr Dr. Şeref Özer, panik bozukluğunun düzenli bir tedaviyle tamamen ortadan kalkabileceğini söylüyor. Tedavide 2 temel yaklaşım bulunuyor. Bunların ilaç tedavisi ve bilişsel davranışçı terapi olduğuna dikkat çekiliyor. Dr. Özer, “En iyi sonuç, bu 2 yaklaşımın birlikte uygulanmasıyla alınır” diyor.


Herkese ilaç gerekmez!

Yapılan bilimsel araştırmalarda, panik bozukluğunun ortaya çıkışından, bazı beyin hormonlarının eksikliğinin ya da düzensiz çalışmasının sorumlu olduğu ve yapılan çok sayıda araştırmayla bu sorunun bazı ilaçlarla giderilebileceğinin kanıtlandığı belirtiliyor. Kullanılan ilaçların, panik atakların önlenmesinde ciddi yarar sağladığına dikkat çeken Dr. Özer, “Buna rağmen her hastaya ilaç gerekmeyebilir” diyor. Panik atak sayısı çok fazla olmayan, sosyal ve mesleki işlevlerindeki bozulmanın az olduğu olgularda, sadece terapiyle tedavi de mümkün olabiliyor.


Hipnoterapinin yararları var

Panik bozukluğunun tedavisinde, etkinliği kanıtlanmış antidepresif ilaçlar kullanılıyor. Anksiyolitik etkili bazı ilaçların da yararları olsa da bağımlılık yapıcı etkileri nedeniyle çok tercih edilmedikleri belirtiliyor. İlaç tedavisinin hastalarda yüzde 50- 100 arasında olumlu sonuç verdiği görülüyor.


İlaç tedavisi dışında en etkili yöntemin bilişsel-davranışçı terapi olduğuna dikkat çekiliyor. Bu terapide, panik atak belirtilerine ilişkin yanlış inançların düzeltilmesi, panik atakla baş edebilme eğitimi ve ‘Panik atak gelecek’ endişesiyle geliştirilen davranışların sağlıklı olanlarla değiştirilmesine yönelik alıştırmalar gerçekleştiriliyor. Özer, NLP’nin panik bozukluğunda etkili olduğuna ilişkin bilimsel kanıt olmadığını, hipnoterapininse tedaviyi kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı yararları bulunduğunu söylüyor.


Doktor doktor geziyorlar

Panik bozukluğu olan hastaların en önemli sorununun, atak sırasında başvurduğu acil servislerden, “Bir şeyin yok!” denilerek geri gönderilmesi olduğu belirtiliyor. Bu durum hastaların doktor doktor gezmesine neden oluyor. Hastalara geçirmekte oldukları nöbetin zararsız olduğunun, kalplerinde veya ciğerlerinde sorun bulunmadığının, bu durumun onları öldürmeyeceğinin anlatılması gerekiyor.


Kişiyi uykusundan uyandıran türü de var

Uyku sırasında ortaya çıkan ve kişiyi dehşetle uykudan uyandıran, ‘Uyku panik atakları’ ve ciddi bir ölüm ya da çıldırma korkusu olmaksızın diğer belirtilerle birlikte seyreden, ‘Korkusuz panik atağı’ gibi atak türlerinden söz edilebiliyor. Psikiyatr Dr. Şeref Özer, panik hastalarının en az üçte birinde uykuda gelen panik atakları saptandığını, korkusuz panik ataklarınınsa görece seyrek olduğunu dile getiriyor.


Haber: Ceyda Erenoğlu



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.