Güzellik, estetik ve zarafet insan gönlünün en önemli arayışıdır. Filozoflar yıllardan beri güzelliği tanımlamaya, ressamlar estetiği resmetmeye, müzisyenler bestelemeye çalışıyorlar. Henüz güzellik, estetik ve zarafet için objektif bir kriter belirlenmiş değil, çünkü o aklın değil gönlün işidir. Ama kadın vücudu genelde sanatçılar tarafından güzellik simgesi olarak kabul edilir. Kadın dünyanın en estetik varlıklarından biridir.
Ressam bir arkadaşımla, Bağdat Caddesi’ndeki bir kafedeydik. Bizim oturduğumuz kafeye doğru yürüyen genç bir kadını gösterdi. “Görüyor musun ne kadar zinde bir yürüyüşü var” dedi. Birlikte izledik, gerçekten çok zinde görünüyordu ama yürüyüşündeki ve tavırlarındaki zarafet sıfırdı. Kadın yürüyüşündeki incelik, ahenk, kalçada sağa, sola kayışlarla oluşan şuh tempo hiçbirisi yoktu. Asker yürüyüşü gibi sert ve erkeksi idi. Karşımızdaki masaya oturdu. Biraz önce üzerinde konuştuğumuz için doğal olarak gözlerimiz ona kaydı. Ressam arkadaşım biraz sonra “Rahatsız etmeden şu kadına birkaç saniye daha bakar mısın? Ağzı, burnu, yanakları özellikle gözleri ne kadar güzel ama hiçbiri fark edilmiyor. Sanki güzel yanlarını gizlemek için özel çaba sarf etmiş gibi” dedi.
Kadının kaşları kaba ve bakımsızdı. Kaşlar yüze öyle egemendi ki gözlerin güzelliğini gölgeliyor, çatık kaşlı bir erkek görünüşü sergiliyordu. Yüzünde bir gram makyaj yoktu. Ne dudakların dolgunluğu, ne yanakların gamzesi, ne de gözlerin ceylan gibi bakışı fark edilmiyordu. Tipik bir örnek olduğu için hanımefendi üzerinde biraz daha sohbet ettik. Diz altında kopçalanan, komando deseni bir pantolon giymişti. Kalın ve sert kumaş bedenin tüm kıvrımlarını ve yuvarlak hatlarını gizlemiş onu kadınsı görünüşten uzaklaştırmıştı. Ayaklarında ise baldır altında kalan kahverengi çoraplar, koskocaman kahverengi botlar vardı. Ne kadar kaba durduğunu hiç anlatmama gerek yok. Biz zarafet ve estetik üzerine sohbete dalmıştık. Hanımefendi bir kahve iki sigara içtikten sonra ayrıldı. Önümüzden geçerken merakla dönüp dikkat ettim. “Bu özensiz, kaba ve erkeksi duruş acaba kadınsı bir parfümle kapatılmış olabilir mi?” diye hoş bir zanna kapılmıştım. Heyhat, kesif sigara kokusundan başka bir şey duyulmuyordu.
Konu özenden, estetikten, zarafetten, güzellikten açılınca biraz daha oturup önümüzden geçen kadınları bu gözle eleştirmeye başladık. Bize göre sonuç ne oldu biliyor musunuz? Bağdat Caddesi gibi dünyanın en güzel caddesinde yürüyen kadınların yüzde 75’i özensizdi. Rengi soluk eşofman altları, kadın zarafetini gizleyen zevksiz pantolonlar, paspal, kaba spor pabuçlar, yağlı ve dağınık saçlar, sarkık etekler, uyumsuz renkteki bluzlar, kalça ve bacaktaki her kusuru sergileyen acayip taytlar ve daha niceleri hepsi Bağdat Caddesi’ndeydi.
Görüyorum ki birçok kadın bedenini, yüzünü, saçını ihmal edip unutmuş. Dağınıklığı, bakımsızlığı ve özensizliği “doğallık” adı altında marifetmiş gibi ortaya döküyorlar. İçlerindeki tembelliği, ruhlarındaki karanlığı, yaşamlarındaki sefaleti Bağdat Caddesi’ne taşıyorlar.
Kadın evrenin en zarif, en güzel, en estetik varlığıdır. Her kadının görevi Allah’ın cömertçe verdiği güzellikleri özenle yaşatmak, güzelliğin ve özenin verdiği moralle daha iyi bir anne, daha iyi bir eş ve kendi değerlerinin farkında olan daha iyi bir insan olmaktır.
YORUMLAR