Davranış Bilimleri Enstitüsü'nden Uzman Klinik Psikolog Hejan Epözdemir, “Son yıllarda boşanma oranlarındaki artış, bizleri sadece evlilik ilişkisinde nelerin sorun olarak gündeme geldiği konusunu değil, aynı zamanda çiftin ilişkisel güçlüklerinin nasıl kısır döngü oluşturduğunu da düşünmeye teşvik etti” diyor.




2009 yılı verilerine göre en çok 20-24 yaş kadınıyla 25-29 yaş erkeği evlenirken; bu gruptaki boşanmaların yüzde 40.1’i ilk 5 yıl içerisinde gerçekleşiyor. Uzman Klinik Psikolog Epözdemir, “Bu durumun nedenlerine baktığımızda, klinik gözlemler sonucunda, evlilik ve evliliğin getirdiği değişime adapte olmakla ilgili ciddi bir güçlükle karşılaşıyoruz” diyor. Bir diğer konu eş seçimi üzerin de yoğunlaşıyor ve akla, “Çiftlerden biri bazı tutum ve davranışlarıyla ilişkinin başında sinyal veriyor da karşı taraf bunu görmüyor mu?” sorusu geliyor.




Aile geçmişi ilişkiyi etkiler


Çiftlerin hem kişisel hem de aile geçmişinin, ilişki üzerinde büyük etkisi bulunuyor. Sıklıkla tartışan, birbirlerine hakaret eden, psikolojik ve fiziksel şiddete varacak düzeyde kavgaların yaşandığı bir ev de büyüyenler; kendi ilişkilerinde de çeşitli problemle yaşayabiliyor. Ayrıca kişisel geçmişte; terk, ihmal, dışlanma, taciz gibi travmatik yaşam olaylarının bulunmasının da gerek ikili gerekse bireysel ilişkilerde ciddi sorunlara yol açabilir.




İdeal evlilik var mı?


Kendilerine göre, ‘ideal evlilik’ diye bir kavram olmadığını, her ilişkinin kendi içinde güçlendirilip geliştirilmesi gereken yönleri bulunur. Sanılanın aksine, iyi giden evliliklerde de sorunlar olabilir. Mesele çatışmanın olmaması değil, çatışmanın nasıl yönetildiği ve çiftin evlilik yaşantısına ne çabuklukta adapte olduğudur.


Sorunlar büyümesin diye bunları yapın:





  • Partnerinizle aranızda çatışmaya neden olan konuyu sakinleştikten sonra konuşmayı deneyin.
  • Konuyu kişiselleştirmeyin, genelleştirmeyin.
  • Partnerinizin kişiliğine saldırmayın, sadece mevcut duruma odaklanın.
  • Bir problemi dile getirirken; suçlama, aşağılama ve küçümseme gibi karşı tarafı öfkelendirecek ya da savunma pozisyonuna geçirecek davranışlardan uzak durun.
  • Cümlelerinize “Sen” değil, “Ben” diyerek başlayın. Yani önce durumu olduğu gibi aktarın ve sizin nasıl algıladığınızı, size nasıl hissettirdiğini anlatın.
  • Her şikâyet aslında pozitif bir ihtiyaca karşılık gelir. Şikâyet etmek yerine, ihtiyacınızı ve beklentinizi ortaya koyun.


Partnerinizin olumsuz sinyal veren davranışları, bir ilişkinin sinyal verdiğini gözler önüne seren başlıca davranışları:





  • Size karşı saygısız davranıyorsa.
  • “Hayır”dendiğinde çok öfkeleniyorsa
  • Size karşı aşağılayıcı ve küçümseyici bir tavrı varsa.
  • Kontrolcüyse.
  • Aşırı baskıcı ve sahipleniciyse.
  • Suçlayıcıysa, eleştiriye toleransı yoksa.
  • Aşırı derecede kıskançsa ve sürekli yasaklar getiriyorsa.
  • Bencilse.
  • Alkol ya da madde kullanımı varsa.
  • Seks için size baskı yapıyorsa.
  • Çok kısa sürede ilişkiniz konusunda ciddileşiyor, en ufak bir problemde hemen kestirip atıyorsa.
  • Çevresindeki kişilerle çok sık kavgaya ve tartışmalara giriyorsa.
  • Sinirlendiğinde karşısındakine hakaret ediyorsa.
  • Sinirlendiğinde sizi korkutuyorsa.
  • Çifte standartları varsa.
  • Aşırı tutucu ve katıysa.
  • Diğer insanlarla birlikteyken size farklı davranıyorsa.
  • Öfke patlamaları varsa.
  • Sizi rahatsız edecek, kendisine karşı borçlu hissettirecek kadar aşırı bir iyilik ve cömertlik halindeyse.

Ceyda Erenoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.