Evlilik aşkı öldürüyor mu? Çiftler nikâh defterine imzayı atana dek her şey güzel giderken, peki ne oluyor da bu heyecan bir süre sonra yerini sessizliğe bırakıyor? Aslında cevap çok basit: Aşkın sonunu evlilik değil, eşlerin monoton bir hayat sürmesi getiriyor. Günlük rutinin dışına çıkamayan evlilikler, tarafların birbirinden uzaklaşmasına neden oluyor. Uzmanlar; “Birlikte çok zaman geçirin ama her an birlikte olmayın. Kendinize de zaman ayırmanız ilişkiyi besler” uyarısında bulunuyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Beyin Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, aşk ve evlilik üzerine önemli bilgiler verdi.
Bağlılık ve özgürlük sınırlarının iyi belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, “'Sen benimsin, ben seninim' formülü ilişkiyi sonlandıran en etkili formüldür. İlişki mahkûmiyet alanı değildir. Her birey ilişkilerinde kendini gerçekleştirmeli ve birlikteliğini kendisi olarak sürdürmelidir” dedi. Tüm yaşamda olduğu gibi ilişkilerde de değişim ve gelişimin kaçınılmaz olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, “Geçmişe takılı kalmadan, yeni durumlara uyum sağlama becerisi gösterebilmek ilişkiyi daha sağlıklı ve uzun kılar. ‘Nasılsın?’ diye sorun. Nasıl olduğunu sorup, gerçekten kendisini nasıl hissettiği ile ilgilenin. Ortak zevkler önemli. Ortak zevk alanları oluşturun ve geliştirin. Yapılan psikolojik araştırmalar, ortak zevkleri olmayan çiftlerin ilişkilerinin uzun ömürlü olmadığını ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.
Bütün zamanınızı birlikte geçirmeyin
Kişilerin kendilerine zaman ayırmasının ilişkilerini besleyeceğini söyleyen Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, “Birlikte çok zaman geçirin ama her an birlikte olmayın. Kendinize de zaman ayırmanız ilişkiyi besler. Böylece birbirinizi özler, konuşacak, paylaşacak daha çok şey bulabilirsiniz” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlişkide sevgi, saygı ve sadakat varsa güven oluşur. Sevmediğiniz biri ile uzun süre birlikte olamazsınız. Saygı duymadığınız birini de sevemezsiniz. Güven tek taraflı olmaz, her iki tarafında birbirine güvenmesi şarttır. Cinsellik ihmal edilmemeli. Aşkın en iyi aktarımı cinselliktir. Cinselliği ‘Olsa da olur, olmasa da’ yaklaşımı tatminsizlik olarak ilişkiye yansıyacaktır. Cinsel uyumu sağlamanın en iyi yolu da bu konuda açık açık konuşmaktan geçer. İlişkiyi ego savaşları haline getirmeyin. Siz rakip değilsiniz ve tartışmalarınız da kazanılması gereken yarışlar değildir. Tartışmada 3-0 öne geçtiniz ama ilişkiniz bitti. Geçmiş olsun.”
Kıskançlık arttıkça ilişkinin süresi azalır
Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, “Kıskançlık sevginin ölçütü değildir. ‘Seven insan kıskanır’ yargısı yanlıştır” dedi. Kıskançlığın arttıkça ilişki süresinin azaldığını belirten Öztekin, “Kıskanç insanlar asıl kendilerini daha fazla seven ve özgüveni yetersiz insanlardır. Kıskançlık arttıkça ilişkinin süresi azalır” şeklinde konuştu.
Eşinizi suçlamayın
Çiftlerin birbirini suçlamasının ilişkinin sonunu getirdiğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, “Eşinizi ‘Sen şöylesin, sen böylesin’ diye etiketlemeyin. Aşırı eleştirmeyin. Aşağılamayın. Bunlar varsa ilişkinin sonu göründü demektir. Partnerinizi, diğer insanlarla, ilişkinizi de diğer ilişkilerle kıyaslamayın. Partnerinizin değerini bilin ve ilişkinizin keyfini çıkarın. Düşüncelerinizi okumasını beklemeyin. Partneriniz sıkıntılarınızı kendiliğinden anlamaz. Zihninizi okuyamaz. Partnerinize duygularınızı anlatmadan, anlayışsızlıkla itham etmeyin. Yapmanız gereken, partnerinize hissettiklerinizi anlatmak” diye konuştu.
Monotonluk sorunu yaşanan her ilişkide iletişim eksikliği vardır
Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, çiftler arasındaki iletişimin artırılması gerektiğine dikkat çekti. Monotonluk sorunu yaşanan her ilişkide iletişim eksikliği olduğunun altını çizen Öztekin, “Birbiri ile açık, samimi ve dürüst iletişim temelinde konuşan çiftler, ilişkiyi monotonluktan kurtarmanın en büyük adımını da atmış olurlar. Sürekli karşı taraftan bir beklenti içinde olmayı bırakın. İlişki karşılıklı emek gerektirir. Sadece karşı tarafın sizinle ilgilenmesini ve size saygı göstermesini beklerseniz, ilişkiyi canlandırmak adına en ufak bir adım atmamış olursunuz. Hediye almak için özel bir gün beklemeyin. Pahalı şeyler olmak zorunda değil. Mutluluk, küçük detaylarda olabilir. Bunu yaparak partnerinizin nelerden hoşlandığını bildiğinizi, onu ne kadar iyi tanıyabildiğinizi ve değer verdiğinizi ona tekrardan belirtme şansı yakalamış olursunuz” dedi.
Evde birbirinizi eşofman ve şort ile görmekten sıkılmadınız mı?
“Kendinize daha çok özen gösterin” uyarısında bulunan Uzman Klinik Psikolog Öztekin, “Her gün olmasa da evde yemek yerken erkek gömlekli, kadın da makyajını tazelemiş olarak masaya oturabilir. Sonra da birbirinize ne kadar güzel olduğunuzu söyleyin, bu hiç de zor değil” şeklinde konuştu.
Sürekli aynı şeyleri yaptığınızı fark ediyorsanız, farklı aktiviteler yapın
Farklı aktiviteler yapmanın önemine değinen Uzman Klinik Psikolog İhsan Öztekin, tavsiyelerini şöyle sıraladı: “Birlikte yapabileceğiniz iki kişilik hobiler geliştirin. Örneğin satranç, tavla gibi iki kişilik oyunlar oynayabilir, puzzle tamamlayabilir, scrable oynayabilir hatta maket yapabilirsiniz. İlgi alanlarınıza göre bunları zenginleştirebilirsiniz. Hem eğlenceli hem de baş başa bir şeyler yapabilmek için bir fırsat. Önemli olan birlikte bir şeyler ile uğraşmak. Cinsel hayatınıza renk katın. Cinsellikte daha yaratıcı olun. Yatakta ya da yatak dışında. Partnerinizle bu konularda konuşmaktan çekinmeyin. İlişkinize heyecan katıcı fantezilerden yararlanın. Hafta sonlarını farklı geçirin. Hafta içi uzun planlar yapmadan, sürpriz seyahatler yapın, kaçın bir yerlere. Birlikte spor, egzersiz yapın. Bisiklete binmek, birlikte spor yapmanın en keyifli tarafı. Hafta sonu sırt çantasına koyduğunuz yiyecek ve içeceklerle sahile ya da bir ormana atabilirsiniz kendinizi. ‘TV kapatma günleri’ belirleyin. Böylece birlikte daha özel vakit geçirmek için ortalama 4 saat kazanmış olursunuz. Televizyonu fişten çekin ve birlikte olağanüstü bir yaşama başlayın.”
YORUMLAR