Bahadır ile Aysel teyzesi, yarım saate yakın konuşmadan salonda oturdular. Sessizliği bozan Bahadır oldu.


“Sence ben nasıl bir erkeğim?”

İçine çektiği dumanı tek seferde üfleyen kadın sordu:

“Hangi açıdan?”

“Yani bana bakan bir kadın ne görüyordur?”

“Bakan kadına göre değişir.”

“Of teyze ya... Çok basit bir soru sordum! Tamam, boş ver.”

“Olur boş verdim.”

Beklediği cevabı duymayan Bahadır, elindeki fincanı önündeki sehpaya bırakırken teyzesi güldü.

“Sana bakan bir kadın genel olarak hali vakti yerinde, eli yüzü düzgün bir adam görüyordur.”

“Bu kadar mı?”

“Kimileri yakışıklı bir adam görüyordur.”

“Hangileri mesela?”

“Güzel adam arayanlar.”

“Başka?”

“Yolunacak kaz arayanlar, sana zengin adam gözüyle bakıyordur.”

“Başka?”

“Ciddi ilişki arayanlar, seni güvenilmez buluyordur. Evlenecek adam arayanlar, sana bakıp ‘zamparanın teki’ diyordur. Bilhassa enteller, senin için ‘süslü’ diyordur. Daha gençler ‘biraz daha genç olsaydı iyiydi’ diye aklından geçiriyordur.”

“Tamam anladım.”

Biraz durduktan sonra devam etti.

“Niye süslü desinler ki?”

“E süslüsün, ondan.”

“Nasıl süslüyüm?”

“Oğlum tepeden tırnağa gıcır gıcırsın. Parfüm kokun, bir metre öteden benim şu yaşlı toparlak burnuma geliyor. Ayakkabıların, sanki ikide bir ortadan kaybolup bir köşede onları parlatıyormuşsun gibiler. Güneş gözlüklerini bir tepene takıyorsun, bir eline alıyorsun, bir ceketinin cebine takıyorsun. Yürürken, farkında mısın bilmiyorum, vitrin camlarında nasıl göründüğüne bakıyorsun. Bir giydiğini bir daha giymiyorsun. Seni arada bir gören bile, Sex and The City miydi dizinin adı neydi, oradaki kız gibi giyinme odanda elbiselerini, ayakkabılarını koklayıp öpüyorsun sanıyordur.

“Bir erkeğin kendine bakması iyi bir şey bence.”

“Kadın kendine bakan erkeği sever ama görüntüsüyle senin kadar ilgili erkekten hoşlanmaz.”

“Niye?”

“Kendine benzetir.”

“Nasıl yani? Ben kadın gibi bir erkek miyim?”

Oğlum beni şu an itibarı ile kulağınla dinle! Sana diyorum ki, kadınlar böyle gıcır gıcır erkekten huzursuz olur. Çünkü bu gıcır gıcırlığın altında kendini çok sevmek vardır. Kendini fazla seven, başkasını biraz zor sever. Kendini çok beğenen, başkasını zor beğenir. Eh kadın da yanındaki adam, bak iyi dinle, bir geceliğine bile olsa! Onu beğensin ister kendini değil.”

“Evin de senin gibiydi Bahadır. Deri kanepen, koltukların, yahu halın bile beyazdı! Duvarları dünyanın orasından burasından getirdiklerinle süslemişsin. Her şeyin en pahalısından, en nadirinden, en dokunulmazından. İnsan böyle biriyle olmaya korkar.”

“Niye?”

“Onun da öyle olmasını isteyeceğini düşünür. Şık, pahalı, hep yepyeni... Mükemmeli arayanın yanında kimse durmaz, çünkü kimse mükemmel değildir ve öyle olmadığını bilir.”

“Bugüne kadar giden hep ben oldum.”

“Aferin!

“Hiçbir kadına bağlanamıyorum ben.”

“Oğlum senin bağlanma sorunun yok, kendini sevme sorunun var. Kendinden başka kimseyi sevmiyorsun. Narsistin tekisin.

“...”

“Soyulup soğana çevrildiğin gün konuştuklarımıza bak. Hadi geç oldu, geç odana da uyu. Yarın erkenden karakola git, olanı biteni anlat. Belki bir haber çıkar.”


Ertesi gün gerçekten de bir haber çıkacaktı. Ancak bunun için karakola gitmesine gerek kalmayacak, eşyaları geri gelecek, ancak Bahadır sevinmeye fırsat bulamayacaktı.


15. bölüm 19 Haziran 2018 Salı hthayat.haberturk.com’da...


Diğer bölümler

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Lütfen haftada üç bölüm yayınlayın yaa
    CEVAPLA
  • Misafir Cok dogru kendisine cok seven baskasini sevemez boylelerinden kacmak gerek.bakalim ne olacak
    CEVAPLA
  • Misafir Ay valla içimden ohhh demek geldi acaba bundan sonra ne olacak ,aslinda bu tip hilayeleri ara vermedwn yayinlasaniz daha iyi olur
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.