Bir insanın uzun süre yalnız kalması, yani hayatında özel birinin olmaması/olamaması onun aslında ilişkileri konusunda bir kısır döngünün içinde olduğunu gösterir mi? Bu “uzun süre” herkes için değişkenlik gösterebilir ve görecelidir. Birisi için üç ay uzunken bir başkası için birkaç yıl uzundur. O yüzden, uzunluğu şu açıdan ölçelim; duygularınızın devamlı olarak platonik boyutta kaldığı ya da sizin için uygun olmayacak kişilere saplanmanız size hiç yabancı değilse tekrar eden bir sorun var demektir. Bu durumlar herkesin başına gelmiştir ve genelde bir iki kez olduğunda bir anlam ifade etmez. Art arda olduğunda ise "tesadüf" dersiniz belki ancak aynı şey artık alışkanlık haline gelip devamlı olduğunda, kırılması gereken bir kalıp söz konusudur, diyebiliriz. Eğer böyle bir durumun içinde olduğunuzu ve aşk hayatınızın bir türlü ilerlemediğini fark ettiyseniz, sorun gerçekten “onlarda” değil, sizdedir ya da yaptıklarınızda.


Sevdiğiniz her erkeğin/kadının asla sevginize karşılık vermediği ya da ilişkilerinizin kısa ömürlü olması gerçeğinin arkasındaki nedenin ne olduğunu görebiliyor musunuz? Bu duruma bir göz atalım.


Genelde birisini gerçekten tanıyıp anlamak yerine sadece "hayatımızda biri olsun" düşüncesine odaklı olduğumuzda biriyle uyumlu olmadığımızı gösteren işaretleri yok sayarız. İlişki bir şekilde başlasa bile daha sonra, aşık olduğumuzu düşündüğümüz o kişiyle iletişimi sürdürme konusunda ek sorunlarla boğuşuyoruz. Klişe belki ama ayrı dilleri konuşan ayrı dünyaların insanları oluyoruz. Bu yüzden de aşkımıza istediğimiz şekilde karşılık alamıyoruz.


İlişkilerde her küçük detayı aşırı analiz etmek de büyük bir sorundur. Bir ilişkinin özellikle başlarında detayları analiz etmemeye çalışmanın ne kadar zor olduğunu biliyorum.



"Neden bana mesaj atmadı?"


"Sosyal medyada bir fotoğraf paylaşmış, gördüm!"


"Neden bu gönderileri beğendi?"


"Neden eski sevgilisiyle konuşmaya devam ediyor?"



Ve diğerleri… Her şeyi tekrar tekrar analiz etmek, bir ilişkinin ne ilk zamanlarında ne de ilerleyen dönemlerinde sağlıklı bir zihinsel yapı yaratır... Böyle durumlarda zihni rahatlatabilmek önemli; rahatlayın, nefes alın. Bir şey olacaksa zaten olur, engel olamazsınız. Sürekli kontrol halinde ve takipte olmanız demek, korktuğunuz başınıza gelmez demek değildir. Zaten böyle bir durumu da ihtimal dâhilinde görüyorsanız ilişkiyle ilgili başka şeyleri sorgulamalısınız.


En yaygın durumlardan bir diğeri ise ulaşılamayanı arzulamak olabilir. Mesela bağlılık sorunları olan, yakınlık kurmaktan hoşlanmayan, zaten bir ilişki içinde olan veya birisiyle ciddi bir şekilde ilişki kurması zor olan, kendi problemleri olan bir insanı istemek de aşk hayatımızı daha iyi yöne götürmez. Bu tarz takıntıların altında kişinin kendini yeterince değerli görmemesi ve aslında gerçek bir aşkı istememesi yatıyor olabilir. Gerçek bir ilişki yaşamaktan, incinmekten korkan kişiyi, bilinçaltı uygun olmayan insanlara yöneltiyor aslında.


Bütün bu nedenler ve daha birçoğu, bir nevi kendi kendini sabote etmek ve mutluluğu ertelemektir. Sürekli benzer senaryoların içerisinde buluyorsanız kendinizi, öncelikle kendinizle olan ilişkinizi gözden geçirmelisiniz. Önce duygusal ihtiyaçlarınıza kulan verin, aşk hayatınıza en iyi yatırımı yapmış olursunuz.


Jüpiter

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Ne kadar doğru!
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.