Eller yukarı, bu bir soygundur! Şimdi yavaş yavaş ellerinizdekileri yere bırakın ve geri çekilin.


Bakalım neler varmış o sıkıca tuttuğunuz ellerde. Sıkıca tuttuğunuza göre bugünün geleceğini de biliyordunuz.


Neyse, hey sen biraz hızlı, hadi dedim ama.


Dostum ellerini ceplerinden çıkarmak bu kadar zor olmamalı, hadiii. Aaa anlaşıldı paranı bırakamıyorsun, yazık olacak ömrünü adadığın paracıklarına. Oysaki küçük yaşlardan çalışıp para biriktirmeye başladın. Bir mesleğin oldu ve aile kurdun, yemedin yedirdin ve tabii içemedin içirdinnn. Hayır hayır düzeltelim ister misin; yemedin yedirmedin ve içmedin içirmedin. Kazandığın parayı istifledin, ne bir sahile gidip ayaklarını denize soktun ne de beğendiğin ayakkabıyı alıp seni taşıyan ayaklara sevgini gösterdin. Eşinle her gün bozulan bir yerin tamir parası için kavga ederek, gelen misafirin ne kadar yiyeceğini hesaplayarak, külüstür bir araba alıp ailene eziyet ederek günlerini geçirdin. Çocuklarının istediği defter kalemi almayıp, sarı sayfalı hepsi birbirinin aynı olan toplu satıştan defter ve kalemler aldın. Biliyor muydun, kızın senden gizli kendi istediği ayakkabıyı aldı ve her gün eve gelince ayakkabısını çıkarıp dolabına sakladı. Hatırlarsın bir gün de onunla kursa giderken karşılaşmıştın ve yine gizli gizli aldığı volkmanı yakalamıştın. İşte bunların hepsini senin onunla birlikte alman ve aldığı şeyin heyecanını yaşarken onu izlemen gerekiyordu. Şimdi bırak o paraları yere, para dediysem ömrünün sonu geliyor pullarını demek daha doğru olur.


Bakın burada kim varmış, yere bırak ve geri çekil demiştim ama sen hala bıraktığın yalnızlığın yanından ayrılmıyorsun. Yalnız kalırım diye kendine bir aile yarattın ve bu suni yaratılmış ailede tek bir gün bile gerçekten orada olmadan çok yalnızım diyerek ömrünü bitirdin. Ne bekliyordun, sevgiyi verebilmeyi öğrenmeden kim sana gerçek sevgiyi tattıracaktı ki. İleride yalnız kalırım diye korkuyordun ya şimdi yalnız olduğunu anlayabilseydin keşke.


Vay be bu da kimmiş, gözlerim kamaştı bu estetik karşısında. Yıllarca boyum daha uzun olsaydı dedin, peki gözlerinin güzelliğini nasıl göremedin? Burnun biraz daha küçük olsaydı kim bilir kimleri tavlardın. Yüzünde beliren izler gün geçtikçe kabusun olmaya başladı oysa ruhundaki derin izlerin farkına bile varmadın. Hemen dondurdun izlerle birlikte gülüşünü. Bakalım herkesin farklı yaratıldığı bu dünyada birbirinin aynısı görünen klonlar olmak sana ne hissettirecek. A özür dilerim hissetsen de bunu dışarıdan anlayamayız o donuk ifadenle.


Dur biraz, sen arkadaki, başını kuma sokmanın seni görünmez kılacağını düşünmüyorsun herhalde. Ne güzel okullarda okudun ve rüzgar nereden eserse üniversite için o bölümü yazdın. Tabii ki derecelik okullardı gittiğin ve öyle böyle iyi bir işe de girdin. Yalnız anlamadığım şu var; işin olduğu halde senelerdir neyin işsizliğini çekiyorsun. Mülakatlarda sorulan “beş yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz” gibi bir gerzek soruya ancak “ Beş yıl sonra acaba atılmış olur muyum?” diye düşünerek cevap verebilirsin sen. Ama iyi haber şu ki o kadar yıl atılmaktan korkmaya emek verdiğin için bir gün gizli işsizliğin gün ışığına çıkacak.


Hey sen ne yapıyorsun öyle; yerden tekrar aldığını görmedim mi sandın? Bakalım hayatını riske atacak kadar ayrılamadığın neymiş. Hımmm gelecek kaygısı, işte en sevdiğim. Gelecekte mutlu olacak mıyım, hayatımdan memnun olarak ölecek miyim, geriye bakıp vay be neler yaşamışım diyebilecek miyim? Düşündüğün tek şey bu olmasaydı şu an hayatını tehlikeye atıp yerdekini almazdın. Bu kaygı için kaç şu an harcadın acaba? Hemen suratını asma sen de kaygı duyduğun geleceğe ulaşıp aynı şimdiki gibi hiçbir şeyden memnun olmayacaksın.


Sen, ortadaki aç o avcunu, kime diyorum. Sen neyi tuttuğunu sanıyorsun, kim sana böyle bir hakkın olduğunu söyledi. Kendi bağımlılıkların için, güven tatminin için nasıl olur da başka hayatları bırakmaya direnerek hapsedersin. Kimse senin için doğmadı ve kimse kendinden eksilterek seni var edemez. Senin için de güzel haberlerim var, inşa ettiğin o hapishanenin her zaman daimi mahkumu yine sen olacaksın.


Şimdi tekrar yerdekileri elinize alın ve bir bakın; sizi şu an nerede tutuyorlar ve nereye doğru götürüyorlar.


“Neyin bekçisi olursan oradan tehdit alırsın.”


Nöbetsiz günler dilerim…


Naciye


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.