Hiç kimse, boşandıktan sonra neler beklemem gerektiğini söylemedi bana. Yalnızca yaptım; içgüdülerime güvendim.


Boşandığımda, çocuklarımla da boşanmış gibi hissedeceğimi hiç kimse söylemedi bana. Ebeveynlik zamanını paylaşmak zorunda kalacağımıza dair acı bir öngörü vardı içimde; ama bunun gerçekte nasıl bir şey olduğunu kimse söylemedi bana. Her hafta apansız geçişlerle prematüre boş yuva sendromu geliştireceğimi hiç kimse söylemedi.


Yarı zamanlı ebeveyn haline geldim. Yarı zamanlı ebeveyn olmak istemiyorum. Her sabah yataktan çıkıp yanıma doğru koştuklarını duymak, kahvaltı öncesi 20 manasız soruya maruz kalmak istiyorum. Birkaç günlük sessizlik için gizlice dua ederken sinirlenmek ve sessiz olmalarını söylemek istiyorum.


Spor müsabakaları sırasında geride durup tezahüratların ve neşeli ebeveynlerin arasında üzgün hissedeceğimi söylemedi hiç kimse. Benimle birlikte olduklarında, istediğim anne olamam. Kendi takdirimle ikinci sıradayım; çünkü üvey annelerine benden önce sarıldıkları için suçluluk duymalarını istemiyorum. Seçim yapmak zorunda kalmalarını istemiyorum.


Çocuklarımı okuldan aldığımda içimde canlanacak hisler için hiç kimse hazırlamadı beni. Kolları kocaman açılmış, saçlarında örgüleri ile bana doğru koşuşları… Sabah saçlarını ören başka bir kadının parmakları… Vücudumdan çıkardığım kel başın üzerinde filizlenen saçları…


Boşanmak benim tercihim olsa da seçtiğim geleceği yeterince bilmiyordum. Aydınlanma, noterin mührü ile gerçekleşmiyor. Aksine, evrak işleri nihayet sonlandığında, yıllara yayılan bir süreçle yavaşça çözülüyor. Ve her dönüm noktasında, her doğum gününde, her tatilde, rahatsız edici bir şekilde verdiğim kararı hatırlıyorum.


Yine de zaman işini yapıyor; insanlar yola devam ediyor, başka birine âşık oluyor ve sizinle yaşadıkları hayatı siliyor.


Ben, bunu yapamam. Keşke yapabilseydim; ama o hayat da bu hayatın bir parçası. Çocuklarım güldüklerinde ya da kahkaha attıklarında, kalkık dudaklarında, göz ucuyla bakışlarında ve kıkırdayışlarında onu görüyorum. Birlikte geçirdiğimiz zamanları hatırlıyorum. Aynı anda hem neşe hem de üzüntü hissediyorum. Kalbimde taşıdığım acı tatlı duygular, kafamın karışmasına sebep oluyor. Bunlara rağmen ben de hayatıma devam edebildim tabi ki.


Özgürlük istedim ve aldım. Yalnız kalmak istedim ve kaldım.


Çoğu zaman tadını çıkarıyorum bunların; arama mesafe koymaya çalıştığım gerçeklikle yüzleşene dek: bebeklerimin bir parçası olduğu, ama benim ilgimin olmadığı yeni bir aile. Boşandığınızda, çocuklarınızın sizin asla göremeyeceğiniz bir şeyin parçaları olacaklarını hiç kimse söylemiyor. Başka bir kadının gözleri ile tanık olacağı sayısız anları olacak. Gülümseyecek ve onlar için mutluluk duyacaksınız; ama daima sizin olamayan o gözlere, ellere ve o kollara sessiz bir öfke ile bakacaksınız.


Sevginin bitmediği bir boşanma ve sonrasında çocuklar için uyumlu bir arkadaşlık isteseniz de bu arzunun zamanla azalacağını hiç kimse söylemeyecek size. Biriniz farklı bir insana âşık olduğunda, bu dostluk kaçınılmaz bir şekilde soluyor. Karmaşık bir hale geliyor; mesafe, sınırları korumak adına artıyor. Sarılmalar, el sıkışmalara dönüşüyor; el sıkışmalar ise odanın öteki ucundan el sallamalara.


Evinizi ya da arabanızı değiştirebileceğinizi, yeni banka hesapları açabileceğinizi, ancak geçmişinizi ya da bu geçmişin şu ana olan etkilerini değiştiremeyeceğinizi hiç kimse söylemiyor.


Yemek kokusunun olmadığı, ışıkların ve televizyonun kapalı olduğu bir eve gelmenin nasıl bir duygu olduğunu hiç kimse söylemiyor size. Gürültü açlığı çekeceğinizi hiç kimse söylemiyor.


Varlığından bile haberdar olmadığınız bir karanlık boyunca yolculuk edeceğinizi hiç kimse söylemiyor. Boşanmanın getirdiği kederin, gelmeleri ile gitmeleri bir olan kısa vadeli aşk deneyimlerinin sonucu olan kalp kırıklıklarına ağır basacağını hiç kimse söylemiyor. Kendinizi sıklıkla kalbinizi toparlamaya çalışırken bulacaksınız; yeni normaliniz haline gelecek bu durum.


Ama...

Hiç kimse, hayal edebileceğinizden çok daha güçlü olacağınızı söylemiyor size. Yalnız başınıza seyahat etmeyi, yemek yemeği, sinemaya gitmeyi öğreneceğinizi ve bundan keyif alacağınız hiç kimse söylemiyor. Yalnız başınıza tatile çıkabileceğinizi ve döndüğünüzde yüzünüzde kocaman bir gülümseme olabileceğini de söylemiyor hiç kimse. Çocuklarınızdan ayrı geçirdiğiniz zaman, kendinizi adayabileceğiniz bir şeyleri keşfedecek alana sahip olmanızı sağlıyor ve bu durum, bir partnerin hiçbir şekilde veremeyeceği bir doyumu beraberinde getiriyor.


Çocuklarınızı değil, sizin için ve nihayetinde çocuklarınız için doğru olmayan bir hayatı boşadığınızı sonunda anlayacağınızı hiç kimse söylemiyor. Aslında bir kişiyi boşamadınız ya da bir aileyi parçalamadınız; dürüstlüğü seçtiniz, mutluluğu seçtiğiniz ve sevgiyi seçtiniz.


Daha iyi bir insan ve daha iyi bir ebeveyn olmak adına içinizdeki kırgınlığı onarmayı seçtiniz.


Daima kalbinizin kenarında bir şüphe kırıntısı duracak; çünkü siz bir insan ve bir annesiniz, çünkü umurunuzda. Onların annelerisiniz ve mutlu olmalarını istiyorsunuz. Ve bazen anneler, ailelerine mutluluk getirebilmek adına acı veren kararlar almak zorunda kalırlar.


Bir gün, onlara tam olarak bunları anlatacağım.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.