“Evladım bırak o telefonu elinden. Vücudunun bir uzantısı oldu artık” benzeri bir cümle, herhalde gençlerin bulunduğu evlerde en sıklıkla kullanılan cümlelerden. Takip edilemez hızla mesaj yazabiliyor, yan odadan size söyleyeceklerini kısa mesajla yolluyor, dertlerini video, resim ya da duygu ikonlarıyla anlatıyorlar. Kitabı bile e-book olarak okuyorlar. Teknoloji sayesinde ulaşamayacakları, bilgi alamayacakları hiçbir şey yok. Telefon mesajıyla “çıkmaya” başlıyor, telefon mesajıyla ayrılıyorlar. Hatta şöyle bir anne-oğul diyaloğuna bile rastladım:
-Arkadaşlarla buluş’cam
-Nerde, kaçta? Bırakayım?
-Bilmiyorum, çıkıyorum işte.
-Oğlum buluşacağın kişilerle kaçta, nerde buluşacağını bilmiyor musun?
-Gidince şur’dayım diye mesaj at’cam, buluş’caz.
Mesaja bile ihtiyaç duymuyorlar ki. Bulundukları yeri 4 square’a ya da adını bile duymadığımız uygulamalara giriyorlar, hop o civardaki arkadaşlarıyla buluşuveriyorlar. Öyle randevulaşmak, saat vermek artık onlar için çok demode. Aslında son dönemdeki hızlı teknolojik gelişmeler hepimizin sosyal hayatını değiştirdi. Sadece radyonun bulunduğu bir çocukluktan, internetli, akıllı telefonlu hayata adapte olan, Facebook, Whatsapp kullanmaya başlayan anneanneleri, dedeleri düşünsenize! Üstelik yasaklar, sınırlamalar da pek fayda etmiyor. Bu iletişim çağında tüm yasakları delecek yöntemler mutlaka çıkıyor. Hal böyle olunca, bu yepyeni dönem özellikle anne babaları çok korkutuyor: “Acaba gençlerin bu denli teknolojik olması zararlı mı?”
2014’te İngiltere’de 2000 yetişkin, 800 çocukla yapılan araştırmada, yaş gruplarının dijital zekası (DQ) ölçümlenmiş. Bazı uzmanlar, bu denli teknolojik olmanın sosyalleşmeyi olumsuz etkilediği üzerinde hemfikir olsa da, yepyeni bir çağda olduğumuzu, “sosyal ilişki“ tanımının değiştiğini ve bu dönemde çocukların ya da gençlerin teknolojiyle haşır neşir olmasını sınırlamamızın ilk çağdaki bir insanın elinden av aletini almaktan farksız olduğunu savunan uzmanlar da var. “Sosyalleşme” tanımının hepimiz için değiştiği muhakkak. Hiçbirimiz çocuklarımızın çağın gerisinde kalmasını istemeyiz. Bu sebeple, belki de çözüm dengeyi bulmakta ve teknolojiyi olumlu ve yapıcı yönleriyle kullanmakta.
Ama nasıl?
Öncelikle gençlerin hem sanal hem de yüz yüze sosyal ilişkilerini destekleyin. Örneğin ergenlik dönemindeki en bilinen dürtüyü, bir gruba dahil olma isteğini ele alalım. Çekingen, henüz kendindeki değişiklikleri kavramaya çalışan bir genç, yüz yüze ilişkilerde zorlanabilir. Sosyal medya gencin kendini ifade etmesini, kendiyle aynı düşünce yapısındaki arkadaşlarla bir araya gelmesini kolaylaştırıcı bir araç olabilir. Bu yolla iletişimde olduğu arkadaşlarıyla kendi evinde ya da bilginiz dahilinde başka bir yerde buluşmalarını sağlamak, yüz yüze iletişim becerilerini de kazanmalarını destekleyecektir.
Sosyal medyadan aldığınız ipuçlarını gerçek hayata uyarlayın. Çocuğunuzun sosyal medyada nasıl varolduğunu da gözlemleyebilirsiniz. Sosyal medya profilini nasıl hazırlamış, hangi özelliklerini öne çıkartmış, nelerle ilgilenmiş. Çocuğunuzu bu konularda destekleyebilir, bu noktalardan hareket ederek ilişkinizi kuvvetlendirebilirsiniz. Tabii onun dilinde konuşarak! O “işlerden” pek anlamıyorsanız, öğretmesini isteyerek iletişim başlatabilirsiniz. Bu hem çocuğunuzun dünyasını anlamanız hem de bağınızı kuvvetlendirmeniz için iyi bir fırsattır.
Bilinçlendirin, konuşun. Korkulu rüyamız, teknolojik tuzaklar. Muhtemel teknolojik tuzaklar konusunda onlarca video dolaşıyor. Bu konuda onları bilgilendirmeyi ihmal etmeyin. Mahremiyetine saygı gösterirken iyi ile kötüyü ayırt edebilmeyi, dozunda kullanmayı öğretin. Evet videolar, oyunlar bu çağın olmazsa olmazları. Ancak kilit nokta şiddet ya da pornografi içeren, gençleri olumsuz etkileyecek içerikler konusunda onları bilinçlendirmek. Çocuğunuza “Seni rahatsız eden bir durum gördün mü?” diye de sorabilirsiniz. Sizin önemsemediğiniz bir link ya da reklam çocuğunuzu etkilemiş olabilir. Kendi yaşadığınız bir örnekten bahsetmeniz de sohbet açmada işe yarayacaktır. Karışmayın ama tetikte olun. Mahremiyete saygı önemli. Ama ne yaptığından da haberdar olun. İpuçlarını ve yardım çığlıklarını görün, gerekli durumlarda ona destek olun.
Evet, teknoloji günümüz gençlerinin olmazsa olmazı. Ve teknoloji sebebiyle anne-babalarıyla kurdukları bağ zayıflamış gibi görünebilir. Ama bu bağı kuvvetlendirmek elinizde. Sadece onun dünyasında, onun diliyle konuşmaya istekli olun. Samimiyetle soracağınız birkaç soruyla bakmışsınız siz de mesaj grubuna dahil edilivermişsiniz!
Yazı: Elgiz Henden
Referanslar:
- media.ofcom.org.uk/news/2014/cmr-uk-2014/
- pewinternet.org/topics/teens-and-technology/
- greatergood.berkeley.edu/article/item/five_tips_for_helping_teens_manage_technology
- empoweringparents.com/article/your-childs-secret-life-online-7-ways-to-manage-it-as-a-parent/
YORUMLAR