Hayatı başkaları yaşamak bize verilen şu güzelim kısa ömre yazık etmek değil de nedir? Sabah kalkıyorsunuz başkaları sizi mükemmel sansın diye başlıyorsunuz güne. Sonrasında felaket başlıyor. Durdurulamaz bir erozyon. Günaydın derken bile bir beklenti içindeyiz. Karşınızdaki sizi duymadıysa hele de tüm gün sinir bozuklukları ,iç kararmalarıyla küçük nevroz başlıyor.




İnsanların en büyük problemi işini yapmak ya da sohbet etmek değil. Gün içerisinde ne kadar mükemmel olduğunu ya da eşi, ailesinin ne kadar eşsiz olduğunu tüm dünyaya kanıtlamak. Sosyal medya bağımlılığımız bizleri birer figüran yapıyor hayat sahnesinde. Her birimiz beceriksiz birer oyuncuyuz. Kimse doğal değil ve kimse oyununu mükemmel oynayamıyor. Çünkü her birimiz bir sahtekar beğeni peşindeyiz. Eleştiri istemiyoruz. Sadece övgü ve beklenti peşindeyiz ve her geçen gün doyumsuzlaşıyoruz . Bir süre sonra karşımıza çıkan en küçük engelle yıkılıyor baş edemiyoruz.




Peki, bu paradokstan nasıl kurtulacağız? Tabi ki yine günümüzün en popüler uğraşısı detoksla. Öyle sadece antioksidan gıdalar avokadolar yada yulafla, chia tohumu ile değil. Sosyal medya detoksuyla. Alıyoruz telefonlarımızı, tabletlerimizi kapatıyoruz tüm sosyal medya hesaplarımızı. Sonra etrafımızdaki bize negatif enerji yayan kötü ruhlardan uzaklaşıyoruz. Küsen darılan olur diye korkmuyoruz.




Piknik sepetine bir ekmek arası sandviç, sevdiğiniz bir tatlı alıp en beğendiğiniz yazarın bir kitabını alıp hava soğuk demeden parka bahçeye atıp kendimizi güzel bir piknik yapıyoruz. Oh ne güzel hayat. Yemyeşil ağaçlar, temiz hava, parkta kuş sesleri…



Hoşça kal sosyal medya. Kendim için yaşadığım güzel günlere merhaba…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Bencede harika
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.