Dünya Sağlık Örgütü, günlük şeker tüketiminin 25 gramı aşmamasını tavsiye ediyor. Bu da 5 küp şekere tekabül ediyor. Bu tatlı şeyin fazlası zarar, artık bilmeyen kalmadı. Yaz öncesi kurtulmaya çalıştığımız kilolara katkısı ise korkutucu.

En tehlikesi “eklenti şeker”. Yiyeceğin içinde olmayan, sonradan işlenirken üretilirken eklenen şeker. Marketlerden aldığımız şekersiz, “diyet” yazılı ürünlerin arkasına sağına soluna iyi bakmak lazım, çoğu eklenti şeker içeriyor. Hatta bazıları ayıp olmasın diye adına şeker demiyor da “glikoz şurubu, mısır şurubu, dekstroz, früktoz, üzüm suyu konsantresi, elma suyu konsantresi, maltodekstrin ekledik, şeker yok şeker” diyor.

İçtiğimiz chai tea latte’de (30 gr), sağlıklı kahvaltı ya da ara öğün diye tavsiye edilen adı süslü küçük paketli yoğurtlarda (18,3 gr.), mısır gevreklerinde (ortalama 20 gr.), atıştırmalık bar’larda hep eklenti şeker var. Ne yediğini sorgulamazsan ya da ne istediğini bilmezsen, kendini karın ağrıları içinde söylenirken bulmak kaçınılmaz son.

Gerçekleri çarpıtmak, insanoğlunun tehlikeli silahlarından biri. Elindeki ürüne, duyguya, konuya hatta kendine şeker ekleyip karşısındakine uygun hale getirip hoop paketleyebiliyor. O yüzden, bir şeyi alırken hem ne istediğini bileceksin hem de ürünün sağına soluna bir bakacaksın. “Ay n’apayım acıktım, elimde de bu var, hem diyetmiş bak bu, yiyivereyim” dersen, aldığın kilolardan şikayet etmeyeceksin. Paketin güzelliğine kanıp ne istediğini unuttuğun, karnının açlığına aldanıp birlikte olduğun ama seni mutlu etmeyen şekerli sevgilinden şikayet etmeyeceksin. Metro gelecekmiş diye aldığın yatırımlık dairenin damı akmaya başladığında kimseleri suçlamayacaksın.

Üstüne şeker eklemeye gerek kalmayan, özü güzel, size yarayan, sizi büyüten seçimler yapacağınız sağlıklı günler dilerim. Afiyet olsun!

Bilgi Anteni