Çiğ börekle daldığı yerden çıkıp kitaplığına yöneldi. Dünya klasiklerine takıldı gözü. Klasikleri okumaya başladığı ortaokul döneminde gittiği dershanenin felsefe öğretmeni olan İhsan hoca ile bir tren yolculuğunda karşılaşmıştı. İhsan hoca, uzun saçlı, yumuşak bir ses tonuna sahip, nazik biriydi. İzin isteyip yanına oturmuş, elindeki kitabı işaret ederek;
“Hangi kitabı okuyorsun?”
“Veba, Albert Camus, hocam.”
“Güzel bir kitaptır.”
“İnsanların yaralarını ne kadar detaylı anlatmış değil mi?”
“Bilmem, hatırlamıyorum.”
“Ama bu bir klasik, unutulamaz.”
“Çok kitap okurum. Detayları hatırlayamasam da bıraktığı hisler bende kalır. Biliyor musun, bir kitap karşımıza tam da ihtiyacımız olduğu anda çıkar tıpkı insanlar gibi. Yerini yenilerine bırakması da yine aynı nedenledir.”
İhsan Hoca ile ikinci karşılaşmaları dershanenin öğretmenler odasında gerçekleşmişti. Deneme sınavlarında gösterdiği başarı nedeniyle, rehber hocaları ile gaza gelip tercih formunda en yüksek puanlı okulları işaretlemişti. Tabii sınavdan sonra ‘hayaller ve hayatlar’ın farklı olduğunu görmüş, çok iyi olmayan ama iyi olan bir puanla ortada kalmıştı.
Öğretmenler odasında, hocalarıyla ahlar vahlar çekildikten, gözler saklı gizli dolduktan sonra İhsan hoca ile yalnız kaldılar. İhsan hoca şefkatle ona bakarken birden gözlerindeki yaşlar yanaklarından süzülmeye başladı.
“Herkes bana acıyarak bakıyor. Çok utanıyorum. Kimsenin beni tanımadığı bir yere kaçmak istiyorum.”
“İnsan gittiği yere kendini de götürmek zorundadır. Bunu unutma.”
Eve dönerken sürekli bu sözü düşündü ve ağladı sonra yine bu sözü düşündü ve yine ağladı. Hislerini söylemek ve ağlamak bir parçada olsa iyi gelmişti. Evinin yakınındaki kitapçıdan ‘Mavi Saçlı Kız' adlı bir kitap aldı. Kitabı hemen o gün bitirdi. Kanser olan bir kızın günlüğüydü okuduğu. Sınavı kazanamadığı için bir aydır mezar resimleri çizen kendini ve her şeye rağmen hayatından vazgeçmeyen o kızı düşündü. O akşam tüm sınav kitaplarını, yaprak testlerini başkalarına vermek üzere kolilere kaldırdı. Odasındaki her şeyin yerini değiştirdi ve yeni bir sabaha uyanmaya yattı.
Fotoğraf: Tuğçe Özdeniz Arslan
Önceki bölümler:
YORUMLAR