İnsanlar boş vakitlerini değerlendirmek için çeşitli birçok aktivite olmasına rağmen, çoğunlukla tercihlerini televizyon izlemekten yana kullanıyorlar. Peki, televizyon izlemek, sahiden iyi bir aktivite mi? Diziler eskisi kadar masum mu?


Uzun zamandır televizyonda takip ettiğim bir dizi ya da yarışma programı yok. Eskiden hiçbir bölümünü kaçırmadan izlediğim diziler ve yarışma programları vardı fakat günümüz dizi ve program kuşağından olabildiğince uzak duruyorum. Çünkü artık televizyonlarda başını alıp giden ve durdurulamayan bir furya var: Şiddet.


Eski dizilere ara sıra dönüp bakıyorum. İnsanlara, insan olmayı, nasıl aile olunacağı, kadın ve erkeğin aynı çatı altında sorunsuz, birbirlerine art niyet ile yaklaşmadan yaşanabilineceği, komşuluğun ne kadar önemli olduğunu, çocukların büyüklerine ve büyüklerinde çocuklara nasıl davranması gerektiğini herkesin anlayacağı bir şekilde samimiyetle anlatıyor. Eskiden yayınlanmış hiçbir dizide kadına şiddet yok, çocuğa şiddet yok. Her biri sanki birer hayat okulu dersi gibi dizilerdi.


Ama gelin görün ki son birkaç yıldır yapılan dizi ve programlarda ciddi anlamda yaygınlaşan kadına şiddet, taciz, tecavüz sanki normal bir şeymiş gibi anlatılıyor, ensest ilişkiler romantikmiş gibi aktarılıyor, aile yapısı bozuk “aile” dizileri, iki yüzlülük ve daha birçok kötü bahşedilen olaylar dizilerin ana teması ve reyting rakamlarına baktığımız zamanda bu tür dizilerin hep ilk üç sırada yer aldığı, hatta bazılarının yıllar önce finali olmasına rağmen hala tekrar tekrar yayınlanıp, sanki ilk defa izleniyormuş gibi izlendiğini görüyoruz.


İçinde şiddet, ensestlik, ihanet vs. duyguların anlatıldığı dizilerin tekrar tekrar izlenmesi, o dizinin iyi yapıldığını değil, izleyicilerinin o işlenen duyguları yapmaya eğilimli kişiler olduğunu gösteriyor. Bu durumun değişmesi gerektiğinin hepimiz farkındayız ama bir o kadar da ne yaparsak yapalım değişmeyeceğini de çok iyi biliyoruz. Çünkü insanlarımız bir dizide şiddet olmayınca, dizide ki kadın karakter dövülmedikçe, tacize, tecavüze uğramadıkça ya da aldatılmadıkça o diziyi izlemiyor. Bir hane içinde entrikalar dönmedikçe, erkek karakterler çok yakışıklı olmadıkça ve kadın karakterler de açık seçik giyinmedikçe o dizinin reytingleri yerle bir oluyor. Yapımcılarda bunun farkında olduğundan dolayı izleyici portföyüne uygun dizi yapmakta. Dizi yapımcılarının derdi çorbasını kaynatmak, insanların eğitilmiş olması, dizinin nelere sonuç verebileceğini vb. umursamıyor ki.


Böyle devam ederse -ki maalesef devam edecek gibi de duruyor- bu, gelecekte daha çok kadına şiddet, çocuğa, hayvana şiddet haberlerinin artacağı, kopuk ailelerin oluşacağı hatta aile kavramının tıpkı komşuluk kavramının unutulduğu gibi unutulacağını gösteriyor. Bunun önüne geçmek mümkün mü, elbette mümkün. Sadece benim bir şey yapmamla bir şey değişmez diye düşünmeden, televizyonları kapatıp, kitapları açalım. Unutmayalım ki küçük bir kıvılcımdan büyük bir yangın doğabilir.


O kıvılcım da biz olalım, televizyonları kapatalım, kitapları açalım.


Mert Kaya

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.