Evet, bu başlığı neden kullandığımı anlatacağım ama öncelikle şunu belirtmeliyim ki Türkiye’de çalışan ilkeli işini yapan hekimlere sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Bir de görevini yapmayıp başka işlerle uğraşan hekimlerimiz var ne yazık ki belki de yazarlık yaptığım yaklaşık 12 senede en sert köşe yazımı yazmak zorunda kalıyorum.
Biliyorsunuz ki pandemi döneminde birçok şey evde yapılmak zorunda bırakıldı ve bizler içinde evde fizik tedavisi uygulaması başladı çok da başarılı oldu. Bu yıl pandeminin yavaş yavaş sonuna geldikçe evde fizik tedavinin süreleri de bitmeye başladı. Binlerce hatta milyonlara varan kişi evde fizik tedavinin uzatılması için devlet hastanelerine koşarak üç doktorun onayı için başvuruda bulunuyor. Evde fizik tedavi alanlardan biri de benim… Durumumdan dolayı fizik tedavimin kesilmesi halinde hayati tehlikemin de olması demek…
Hastaneye gittiğimde hekim arkadaşımız bana baktı ve direkt “Çocuklara rapor vermiyoruz” diyerek ilk şoku yaşattı. Babamın uyarması sonucunda yeniden önceki raporlarıma baktı ve yine “rapor vermiyorum” diyerek sert bir yanıt alınca biz de gayet medeni bir şekilde neden rapor vermediğini yazıyla anlatan bir belge istedik. Bu talebimizde de olumsuz yanıt aldık. Babam hastanenin başhekimine çıkarak durumu anlatmaya çalışırken annem raporu vermeyen doktora insanın canını acıtan o soruyu sordu “Benim çocuğum ölsün mü?” Doktorun cevabı daha da dramatik oldu. “Ben ölsün demedim kuruma gidemiyorsa kendi yapsın”. Aklı olan herkes benim kuruma gidecek durumum olsa zaten karşısına geçip rapor istemeyeceğimi anlar ama doktor hanım anlamamış. İsmini ve yerini söylemiyorum ama buradan onu kınadığımı haykırıyorum. Köşemde yazma amacım sadece benim için değil mağdur olan tüm vatandaşlar adına dile getiriyorum. Fizik tedavimiz kesilirse durumumuzun daha kötüye gideceğini bile bile bu raporu vermeyen doktorlarımıza hakkımızı helal etmeyeceğimizi bilinmesini istiyorum. Bir an önce bu durumun düzeltilmesini ivedilikle talep ediyorum…
Herkese engelsiz bir ay diliyorum…
YORUMLAR