Hiç hissettiniz mi bilmem; yaşamın mutlu anlarını ve zorluklarını sevdiğiniz bir insanla paylaşmak ne insanca bir güzellik, ne yüce bir duygudur bilir misiniz? Dünyaya gelen her insan bu zenginliği yaşamalı, yakınlığın verdiği gücü, sevinci ve coşkuyu içinde hissetmelidir. Aşk bu insanca güzelliğin paylaşıldığı, gücün ortaya çıktığı en yüce noktadır. Evlilik bu güzelliği sürekli kılmak, yasa ve toplum kurallarına uygun hale getirmek için kurulur. Zihinsel, fiziksel, duygusal, ruhsal yakınlığı sağlamak evlilikte çok önemlidir. Bu nedenle mesafeler kısaltılır, aynı evde yaşanır, aynı sofrada yemek yenilir, aynı yatakta yatılır. Ana koşul tam açıklık, netlik ve hiç bir gizlilik kalmamacasına gerçek içtenlik ile yaşamı paylaşmaktır.


Geçen hafta iki yıllık evliliğini noktalamak üzere evi terk edip yalnız yaşamaya başlayan bir delikanlı ile konuşuyordum. “Bir evin içinde iki yabancı gibiydik. Eşim kapalı ve huzursuz bir aile ortamı içinde büyümüş. Duygularını, düşüncelerini, isteklerini paylaşma alışkanlığı edinememiş. Konuşmalarımız öyle sınırlı, öyle rutin ve güncel olaylarla doluydu ki bazı şeyleri çözebilmek için büyük çaba sarf etmem gerekirdi. Kendini gizlediği gibi beni öğrenme arzusu da hiç göstermezdi” dedi. Uzun uzun dinledikten sonra düşündüm. Delikanlı zannediyordu ki bu gizlilik, kapalılık, uzaklık yalnızca kendi evlerinde yaşanıyor. Yıllardan beri evli olan, kendilerini ve gizemlerini birbirine açmayan o kadar çok çift var ki… Kapalı birer kutu gibi yaşarlar; her şeylerini açık olarak ortaya dökmekten korkarlar, korkularını söylemekten veya karşı tarafın hissetmesinden daha çok korkarlar. Etraflarına korkularından oluşan duvarlar örerler. Korkularının hapishanesinde dilleri, duyguları bağlı yaşarlar. Açık olmanın gerekliliğine inanmazlar.


Korkular ve gizlilik içinde yakınlık kurulamaz. Yakınlık olmazsa aşk kıvılcımı çakmaz, aşk ateşi yanmaz. Bir insanın yaşamında yakınlık olmaması ne büyük kayıptır bilir misiniz? Anadolu geleneklerine göre bizlere her şeyimizi eşimizle paylaşmamamız öğretilmişti. “Erkeğin kazancı gizli olur. İş sırları eve taşınmaz. Annenin, babanın, ailenin eksikleri, kusurları konuşulup karşı tarafın eline koz verilmez. Çocuklara her şey anlatılmaz” gibi öğütlerle eğitildik. Hele cinsellik, eşler arasında gerçek bir gizemdir. 70 yaşındaki bir arkadaşım “Ben eşimi hiç çıplak görmedim” demişti. Eşler cinsellikte nelerden hoşlandıklarını, hangi beklentiler içinde olduklarını, hangi duyarsızlıkları yaşadıklarını, hangi rahatsızlıkları, hangi eksikleri hissettiklerini birbirleriyle konuşmazlar. Utanırlar, bilmediklerini söylemeyi veya cinselliği öğrenmeyi bir güçsüzlük gibi görür, ortaya çıkmasını ayıp sayarlar. Neleri öğrenmeleri gerektiği üzerinde hiç durmazlar. Özellikle erkekler kendilerini öylesine güçlü ve becerikli zannederler ki evdeki cinselliği tek yöne döndürdüklerini veya tecavüz düzeyine çıkardıklarını fark etmezler bile.


Yakınlık olmayan yerde aşk yaşamaz. Arkadaşlık, dostluk olmaz. Aşk kadın veya erkek her insan için gereklidir. Aşk yaşama anlam katar, yaşamı güzelleştirir, insanları birleştirir ve bütünleştirir. Âşık olmak hayatı dolu dolu yaşamak demektir. İnsanları korkutan aşkın sorumluluklarıdır. Aşk bağlılık içinde sürmelidir. Aşk sevdiğimiz insanın gelişmesine, ilerlemesine, yücelmesine hizmet etmelidir. Aşk eşleri özgürleştirmelidir. Baskı altında aşk yaşamaz. Aşk bağımlılık değil, bağlılık ister. Eşlerin birbirlerine bağımlı hale gelmesi özgürlüklerini kısıtlar, ellerini kollarını bağlar, aşkı öldürür. Aşk insanı kanatlandırır, hiç kimse onun kanatlarına dokunmamalı, çırpan kanatların, heyecanla atan kalplerin yolunu kapatmamalıdır. Her insan mutlaka aşkı dolu dolu yaşamalı, aşkın yüceliğine ulaşmalı, doyumsuz lezzetini tatmalıdır.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.