Şu sağdaki elbise gibi mesela…
“Sıkıla sıkıla koyunlarını otlatıyordu küçük çoban. Bazen çok zor geliyordu hava aydınlanmadan evden çıkmak. Ağıla gittiğinde acıkmış koyunlar, kuzular “meee, mee” diye bağırıyorlardı. Hızlıca ağıllarından çıkartıp büyük vadiye doğru koyunları gütmeye başladı. Koyunlar dağılmasın, etraftan kurt, köpek gelmesin diye uğraşırken birden kafasını yukarı doğru kaldırdı hayatında görüp görebileceği en büyük balonlar uçuyordu gökyüzünde. O kadar büyüklerdi ki, balonlara bağlanmış sepetlerden insanlar aşağılara bakınıyorlardı. El sallamaya başladılar. Çoban bir süre şaşkın şaşkın baktı ona selam verenlere sonra o da el sallamaya ve balonlara doğru koşmaya başladı. O balonlara bağlı sepetlerden birinde olmak için neler vermezdi. Balondan el sallayanlar çocuğun balonlara ulaşmak istediğini fark ettiler. İçlerinden birisi ona bir ip sarkıttı. İp çobanın biraz ötesinde yere dokundu, bunu gören çocuk daha da hızlı koştu, koştu ve ipi ucundan tuttu. Tutması ile ayaklarının yerden kesilmesi bir oldu, uçuyordu… O anda dünyada ne kurtlar vardı, ne kuzular. Sadece rüzgar, ip ve çoban.”
Serra Türkeli Akkaya kızı Selin’in dünyaya gelmesinden sonra kurumsal işinden ayrılıp kendi markasını girişimci bir anne. Serbest zamanlı, kızıyla daha çok vakit geçirebileceği bir işin hayalini kurarken dikişe olan merakı ve kızına anlattığı hikayeler birleşerek “Sisimama, hikâyeden elbiseler”i doğurmuş. Sisimama’nın hayata geçişindeki bir diğer nedende Selin için aradığı 100% pamuklu kumaş kullanılan, çok fazla danteli, süsü olmayan, cicili bicili, hem yaşına hem de keseye uygun kıyafet bulmakta zorlanmış Serra. Biraz da bu ihtiyaca yanıt olmak istemiş Sisimama ile. Gerçekten çok şeker tasarımlar…
Yazı: Damla Çeliktaban
YORUMLAR