Son günlerde erkekler tarafından kadınlara uygulanan gerek fiziksel gerek psikolojik şiddet en büyük gündemimiz. Her gün onlarca kadının ölüm haberi manşetlere taşınırken; maalesef bir o kadar yansımayanlar da var.


Ölüm son nokta ve sözün bittiği yer. Bir de psikolojik olarak öldürülen, yaşam sevinci elinden alınan, kadınlığı unutturulan kadınlarımız var. Kadının incinen ruhu, acıyan kalbi, kırılan onuru, eksiltilen özgüveni ve dökülen gözyaşları...


Kadınlar yavaş yavaş tüketilirken bu yok oluşun kahramanı erkekler... Kadına yönelik şiddet olaylarını incelediğimizde bir kadının yok oluşunda baş aktör erkekler desek de çoğu zaman kilit noktasının bir başka kadın olması göze çarpan bir gerçek!!!


Bir kadın hata yaptığında ilk taşı atan, aşağı çeken, acıtan yine bir başka kadın oluyor; enteresan degil mi? Hem kadın hakları deyip, kadının gücü deyip, kadın dayanışması ve annelikten dem vurup, hem de fırsatını bulduğunda bir kadının bir başka kadının gözünü oyması... Üzücü bir çelişki...


Kadınlar arasında ezelden gelen bir rekabet bu. Bir kadın önce hemcinsinin güzelliğine laf eder. Eğer burdan vuramazsa ya pasaklı damgası yapıştırır, ya anneliğini eleştirir ya da eş durumuna yorum yapar. Şaşırtıcı olan bu haddi kendinde bularak eleştirir hem de diğer kadını.


Tarihimize baktığımızda topraklarımızda var olan gelin - kaynana çekişmesi en büyük örnek kadının kadına düşmanlığına.


Oğlunu dolduruşa getirerek hayat arkadaşına şiddet uygulamasını sağlayan "anne" "evlense de o benim oğlum" mantığıyla egosunu tatmin eder. Bir erkeği diğer kadının elinden alan kadın zafer kazanmış sayar kendini. Bir başka kadının mutsuzluğu ne tuhaftır ki diğerine özgüven sağlar.


Yine bir başka saptama değer duygusunu bir erkek yüzünden kaybeden kadın özgüven sağlaması için yanlış kişiyi; yani bir başka kadını harcar.


Kadın kadının yıllardan beri hem dostu hem de özgürlüğünün önündeki en büyük engelidir aslında.

Masallara bile bir bakın. Külkedisini ezen, hırpalayan üvey anne ve kız kardeşleri. Yani kadın kimliği...


Pamuk Prenses'e zehirli elmayı veren de cadı kılığına giren bir kadın... Sonu mutlu biten masallarda dahi kadının kadına düşmanlığı traji-komik; düşündürücü.


Biz kadınlar önce kendimiz değişim yoluna gitmeliyiz. Toplumu yöneten esas biz kadınlarız. Biz kadınlar değişirsek toplum değişir, bakış açısı değişir ve dünya değişir. Diğer kadının giydiği etek boyu, kilosu derdimiz olmasın lütfen! Ağız dolusu eleştirmeyelim. Bunun yerine kadın kadının yüreğini görsün, saçını sevsin, anneliğini sevsin, iltifat etsin, övsün, kıskanmasın... Bu kadar zor olmamalı.


Şunu unutmayın. Biz kadınlar eğer birbirimizi korumazsak, arka çıkmazsak değer vermezsek yaşam bizler için daha da zorlaşacak.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.