Bu köşe kış köşesi

Daha yazdan evin kuzine kuracağım köşesini seçerken kışın genelde yumuşak geçtiği bir coğrafyada kendi kendime bir kış masalı oynayacağımı düşünüyordum açıkçası. Ne de olsa günlerce süren lodos fırtınasıyla dinmeyen uğultular ve bardaktan boşanırcasına yağan ve her şeyin rengini parlatan yağmurlardı güney Ege’nin kış ritüelleri. Lodos havayı her daim yumuşak tuttuğundan bünyeler, paltosuz, sadece kalın kazaklar ve kolsuz montlarla geçen kışlara alışıktı. Koca kışta toplasan taş çatlasın bir hafta süren ayazlar görüp görebileceğimiz en sert kıştan sayılırdı. Lakin arada ezberleri bozmak hep güzeldir. İşte böyle pencerenin ötesinde ezber bozan, soba başına kıvrılıp kalmakla kedilere empatinin zirvesini yaptığımız bir kıştan geçiyoruz.


Çaydanlık ve güğüm sobanın üzerinden hiç inmeden biri birini, sonra öbürü öbürünü dolduruyor. Fokurdayan su, adeta ısınmanın sesi. Ve her daim varla yok arasında inceden gelen bir çay kokusu… Kuzine kurulu bir evde çaydanlığın hiç boş kalmaması gerektiğini birileri öğretmiş olmalı bize. Arada odun almak için dışarı çıktığında çok üşüyecek ve içeri girer girmez kimbilir kaçıncısını içtiğin çaydan bir bardak daha dolduracaksın kendine. Huzurun, adresi belli konaklama hallerinden bunlar.


“Uzun zamandır geçen en sert kışlardan biri bu” cümleleriyle yüklü sohbetler birbirini kovalayadursun, arada pırıl pırıl açan, sıcacık ısıtan güneşe en çabuk ağaçlar aldanıyor ne yazık ki. Hemen patır patır patlatıyorlar çiçeklerini. Çok yakında yeniden geliverecek soğukla kısacık yalancı baharın kurbanı oluveriyorlar. Ne gam! Kökleri toprağın altında, güçlü ve ihtişamlılar. Birkaç aldanmış çiçekle yıkılmayacak kadar güçlü ve ihtişamlı.


Kış kokuları sarıyor sonra her yanı. Adaçayına, ıhlamura sevsen de sevmesen de zaman zaman selâm etmek zorunda kalıyorsun. Sonra bir gün evi tütsülemeyi sevdiğin tüm o esanslardan daha baskın bir kokunun ev kokusu olarak her yana sindiğini fark ediyorsun. Odun kokusu… Tereddütsüz en güzel kış kokusu.


Geçen haftaki sert kışta odunlara fazla fazla yüklenince biraz takviye yapmak şart oldu. Oduncu arkadaş, ettiğim telefonun üzerinden çok geçmeden bir araba odunla kapımdaydı sağolsun. Kimbilir kaç yıllık olan, çok büyümüş zeytin ağaçlarını bu yılki hasattan sonra budayacağını söylediği odunlardan getirmişti. Nasıl dayanıklı ve gürül gürül yanar zeytin kütükleri! Şu insanoğlunun zeytine minneti her adımda yeniden başlıyor.


Alışverişin de tek taraflısı makbul olmuyor böyle durumlarda. Bende bir araba odun, onda bir kasa limon vardı ayrılırken. Limon ağaçlarım bolluktan yerleri süpürüyor ve ben her geçen gün yeniden çiçeklenen dalları gördükçe bu inanılmaz doğurganlığa bir kere daha teşekkür ediyorum. Ağaçlardan bir tanesinin limonları sanki bir dev masalından fırlamış gibi. İki yumruğum büyüklüğünde.


Bir de güzel bir kış öyküsü bırakayım bu yazının sonuna. Sürekli okuyanlar bilirler ben Füruzan çok severim. “Sevda Dolu Bir Yaz” kitabındaki ikinci öykü “Şarkılar Kitabı” aslında dört mevsimlik bir öyküdür ama kışın, sanki bir roman kahramanı gibi rol çaldığı öyle güzel bir bölümü vardır ki bende bir kış öyküsü olarak yer etmiştir. En edebi mevsimsel tavsiyemdir.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir kalemine sağlık. yalnız"ettiğim telefonun üzerinden çok geçmeden bir araba kamyonla kapımdaydı sağolsun. " cümlesindeki "bir araba kamyon"u biraz daha açarsan seviniriz:)))orhan abin..
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.