Benim farkımda bile değil
Merhaba Tijen Hanım, son aylarda arada sıra da yazılarınızı okuyorum. 34 yaşıma gireceğim, evliyim, geç evlendim ama severek evlendim. İlk iki yılımız harikaydı sonra kötü hastalığın pençesine düştüm. Evlendiğimden beri hep hastalıklardan kendime gelemedim. Bu hastalıklar sebebiyle ameliyatlar, tedaviler ardından psikolojik sorunlar ve tedaviler yaşadım. Son bir senedir iyileşmeye başladım, hala iyi olduğuma inanamıyorum. Hastalık beni alt üst etti. Evliliğimizi de alt üst etti. Kocam çocuğumuz olmasını çok istedi, benim sağlık sorunlarım sebebiyle doktor önce sağlığınız deyince çocuk hevesimiz kursağımızda kaldı. Kendi dertlerimden yıldığımdan ona dahi tahammül edemedim, onu düşünemedim sonra yabancılaştık… Son iki aydır eşimin beni aldattığını öğrendim, tekrar yıkıldım. Yüzlemedim kendimi yedim. Bir tek annecim, onunla paylaştım çok üzüldü. “Kocan iyi dayandı, baban olsa beni çoktan boşardı” dedi. Annem bu lafıyla bana kocamın davranışını hoş göstermeye çalıştı. Eşimi seviyorlardı, hala seviyorlar. Bugün bayramın ikinci günü biz eşimle evdeyiz, yaşlılar gibi olmuşuz… Bunları yazarken ona baktım telefonuyla oynuyor, ben onu dert edip size yazıyorum… Erkekler ne kadar rahatlar, benim farkımda bile değil… Fark etsin istiyorum. Tek farkında olduğu harcadığım paraları… Çok mutsuzum ne yapmalıyım bilmiyorum? Eşime çok kırgınım af edemiyorum. Bir sabredemedi.
Yeşim Tijen’in cevabı:
İki Yabancı
Ah bir bakabilsen sevdiğim gözlerime
Ve görsen baktığında gözlerimi
İçindeki hüznü de göreceksin
Uzanıp da tutsan ellerimi
Hissedeceksin soğukluğun altındaki yalnızlığı
Ama biz aynı evde iki yabancı
Bitirmişiz söylenecek tüm sözleri
Evdeki eşyadan farkımız ne
Sadece ait kalmışız birbirimize
Unutturmuş hayat tüm güzel sözcükleri
Yitirtmiş tüm tutkumuzu
Olacağına bırakmışız her şeyi
Bak bir bak da gör beni
Ben aynı ben
O bir zamanlar çok sevdiğini söylediğin
Ama sen aynı sen misin bilmem
Ölünceye kadar diyerek sevdiğim
Baktın da görebildin mi sevdiğim
Aynı evde yalnız yalnız yaşayan iki yabancıyı
Yeşim Tijen
Merhaba sevgili okurlar; kuşkusuz yaşamlarımıza dokunan kader diye büyük bir etken bir de yüce yaradan Allah var. Hepimizin en güvenli sığınağı, limanı... İnsan kimseye söyleyemediklerini bir onunla konuşur; bazen içinden bazen dışından konuşur, hep iletişim içindedir. Aslında kimseyle iletişimi olmadığı kadar iletişimdedir Allahla... Böyle büyük bir güce sığınınca en büyük dertler bile küçülebiliyor, bizler ondan aldığımız güçle güçlenebiliyoruz, yaşamlarımızdaki zorluklara dilenebiliyoruz. Siz de böylesi aldığınız bir güçle yaşadıklarınıza diklenebilmişsiniz... Öncelikle geçmişler olsun. En mutlu olduğunuzu düşündüğünüz o eski günlerde kader sizin yolunuza çıkıp ordan değil burdan yürü demiş. Kader bu maalesef diyebiliyor. Eminim yol uzun ve çok meşakkatliydi. Tüm bu meşakkatlere rağmen o yolu yürüyüp çıkmış, kendi yolunuza da yürümeye başlamaya çalışıyor gibisiniz. Gibisiniz diyorum çünkü hala "gibi"lerdesiniz.
Eşinizin sizi aldatmış olduğunu öğrenmenin şokuyla eski yolunuzdan yürmekte zorlanıyorsunuz. Bu duurm hastalığınzıdan daha zor bir durum değil ki yavrum. Siz adı bile kötü dediğimiz hastalığı yenebilmiş güçlü bir kadınsınız. Eşinizin pek de ciddi olduğunu düşünmediğim bir gönül macerasına mı yenileceksiniz? Hayat sizin için şimdiden sonra başlıyor. Bu savaşı da alırsınız. Yeter ki kadın olduğunuzu, hayatın güzelliklerini, eşinizle olan güzel ilişkinizi ve umutlarınızı, hayallerinizi hatırlayın. Gerisi sizde kendiliğinden icraat olarak gelecektir.
Yaşamayı unuttuğunuz hayat, yaşamayı unuttuğunuz kendiniz, yaşamayı unuttuğunuz bir evliliğiniz var. Onları hatırladıkça neler neler kıpırdar sizde... Gülen gözleriniz, dudaklarınız, özlem kokan sarılışlarınız o kadının üzerine ölü toprağı döker emin olun. Aynanın karşısına geçip unuttuğunuz size bakıp gülümseyip ümitli sözler söyleyince o kadın neler yapmaz yavrum? Kendinize evliliğinizle, geleceğinizle ilgili ümit verin yavrum. Ümit o kadar can suyu ki sizi yeşertecek, çiçekler açtıracaktır. Unutmayın ki yaşadığınız durum en zor sizin için olsa da eşiniz için de zor bir durumdu. Onun kendi dünyasında neler yaşadığını bilemezsiniz o yüzden eşinizi yüzlememekle iyi yapmışsınız ama kendi kendinizi yemeyi de bırakmalı, yeni evlenmiş gibi hissetmelisiniz. Bir kabustu yaşadınız ve uyandınız. Uyanınca hayatınızdaki güzellikleri daha bir fark ettiniz, hasta olduğunuzda kendinize ve yaşama nasıl sarıldınızsa şimdi de eşinize ve evliliğinize sarılıp iyileştirebilirsiniz. Bu iyileşmelere sadece sizin değil eşinizin de ihtiyacı vardır. Eşiniz de yeni evlendiği ve sonradan yitirdiği karısını özlemiştir. Onu bu akşam eve geldiğinde neden yeni sizle tanıştırmıyorsunuz? Yeni, umutlu, sağlıklı, sevgi, özlem dolu sizle tanıştırmalı. Ona "Çok şükür benim bir karım varmış" dedirtmelisiniz. "Bir sabredemedi" çok etkili bir cümle olmuş... Kadın ve erkek hep eşitiliğinden bahsetsek de yapılar çok farklı o yüzden de dışınzıdan yüzlememeye devam edin, içinizden de af edin onu. Her zaman değil ama bazen aşk her şeyi af edebilir, af edebilmeli yavrum...
Sevgiler sevgili okurlarıma...
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR