O atanamayınca ilişkimiz bozuldu
Merhaba Yeşim Hanım;
Ben 25 yaşında bir genç kızım. Bir buçuk yıllık bir ilişkim var. Bu ilişki on beş gün evvel aramızdaki anlaşmazlıklardan dolayı bitti, daha doğrusu karşı taraf bitirdi. Bitirilme sebebine gelirsek, ben yapım gereği çabuk sinirlenen bir insanım. Karşımdaki insan da fazlasıyla inatçı. Bu özelliklerimizden dolayı son zamanlarda hep kavga/ayrılık yaşadık ve en sonunda o, dayanamadığını söyleyip beni terketti. Asıl sorun şuydu ki terkedildiğimde ben çok ağladım, ayrılmayalım diye yalvardım resmen ama o dinlemedi, “yapamıyorum seninle” dedi. Ve inadından hiç vazgeçmedi. 2 gün evvel bana geri döndü, benimle oturmak, konuşmak istedi. Ben de halen onu sevdiğim için gittim. Ağladı, özledim dedi ve barıştık. Fakat şöyle bir durum var ki erkek arkadaşım şu an atama bekliyor. Bayağı çaba gösterdiği halde eleniyor. Ben ise kamuda çalışıyorum. Erkek arkadaşım farkında olup ya da olmadan atanamadığı için son dönemlerde psikolojisi iyice bozulmuştu ve bana tahammülü hiç yoktu. Ailemle beraber yaşadığım için ailem tüm kavgalarımıza, ayrılığımıza şahit oldu, “sakın ona geri dönme, seni haketmiyor” dediler. Şimdi barıştığımı duyduklarında ise bana büyük tepki verdiler. Anlayacağınız, iki arada bir deredeyim. Başta barıştık diye mutlu oldum çünkü 15 gün ayrı kaldığımız sürede hayat durmuş gibiydi benim için. Şu an ise bir taraftan ailem bana kötü davranıp bu ilişkiyi onaylamazken diğer taraftan terkedildiğim için içimde bir burukluk ve huzursuzluk kaldı. Anlayacağınız ne onunla oluyor ne onsuz. Aşırı mutsuz hissediyorum, çıkmaz bir sokaktayım. Tek çarem sizsiniz, şu an gerçekten tüm yüreklilikle yorumunuzu dört gözle bekliyor olacağım. Umarım okur ve cevaplarsınız. Şimdiden teşekkürler...
Yeşim Tijen'in yanıtı:
Merhaba sevgili okurlarım,
Niye insanlara doğduğunda bu hayatın bir prospektüsü verilmiyor? İnsanların aldığı çok şeyin bir kullanma kılavuzu var ama insanoğluna doğduğunda “al, bu da senin hayat kılavuzun, bununla doğru yolda yürürsün” diyerek bir kılavuz verilseydi hayatında hiç karışıklık olmazdı ama ille bir karışıklık isteniyor sanki. Büyük haksızlık. Sonra da insan yanlışlar yapıyor, keşkeler yaşıyor, üzülüyor, acı çekiyor. Nice sonra kendinin aslında bir kullanma kılavuzu yani aklı olduğunu keşfederek hayatında yolunu bulmaya çalışıyor. Tabi o aklı ne kadar çalıştırabiliyor, ne kadar öngörülü olabiliyorsa o kadar kılavuzu oluyor. Siz de sevgili kızım, hayatı yaşaya yaşaya öğreneceksiniz. Bazen üzülecek bazen “iyi ki” diyeceksiniz. “Gitme, beni bırakma” demek ayıp değil sevgili yavrum. Sevgide gurur olursa gerçekten sevgi olmaz. Kişiler duygularını içtenlikle yaşarlarsa ancak o zaman adı gerçekten sevmek olur. O yüzden gururunuz kırılmasın. Ona “beni bırakma” diye yalvardınız diye değersizleşmezsiniz. Sevdiğiniz birini kaybetmemek için elinizden gelen bir tek yalvarmaktı, siz onu yapmışsınız. Bunda utanacak bir durum yok. Eğer gitme dememiş olsaydınız, o da size dönmemiş olsaydı o zaman “niye beni bırakma diye ona yalvarmadım” diyecektiniz. Bu yaşanmış olana buradan bakarak üzülmemenizi öneririm. Hem bakın size özledim diyerek geri dönmüş, ağlamış. Daha ne desin? Göz yaşları size bütün acılarınızı unutturmadı mı? Ta ki aileniz bu ilişkiye onay vermediklerini söyleyene kadar mutlu değil miydiniz? Şimdi aklınızda ailenizin söyledikleriyle gerçekten de bana layık değil mi diye kendi kendinize ve bana soruyorsunuz.
“İlişkiniz içinde birimiz sinirli birimiz inatçı olduğumuzdan sorun yaşıyoruz” demişsiniz. Gencecik bir insanın bu kadar kendini kontrol edemeyerek her şeye sinirlenmesi pozitif düşünce yapısından uzak olmasından mutsuz, umutsuz, kaygı içinde kıvrandığındandır. İnatçılık ise kişinin kendi hakkının doğru bir şekilde verilmediği algısında oluşu ve böylelikle hak yenildiği inancının varlığı, kişinin karşısındaki kişinin onu küçümsediği ya da aşağı gördüğü düşüncesinde oluşu, kişinin başka bir bireyin haklı olduğunu kabul etmede zorluklar yaşaması, kişinin öz denetimini kaybetmek istememesi ya da kaybetme korkusuna bağlı olarak başkalarının düşüncelerini ya da eylemlerini kabul etmemesi, kişinin pasif agresif yani öfke, kızgınlık, sinir gibi duygularını ifade edemiyor olması şeklinde listelenebilir. Bu nedenlere bakınca sevgilinizi ve kendinizin ilişkinizde neden sorun yaşadığınızı anlayabilirsiniz.
“Söylenmiyor çok şey susmadan...”
Özdemir Asaf
Siz bu ilişkide sinirlenerek belki de söyleyemediklerinizin tepkisini sevgilinize göstermiş olabilir misiniz diye sormak istiyorum. Bu ilişki için kaygılı mısınız? Sevgiliniz ve ilişkiniz size ümit vermiyor mu? Bir ilişkide sorunlar yaşanabilir ama mutluluk çoğunluktaysa, beraberliğiniz size ümit veriyorsa sinirleriniz bu kadar ayakta olmaz. Ben sizin kamuda işe girmenizle sizin onu biraz gölgenizde bıraktığınızı, bu gölgeden ona baktığınızı, dolayısıyla gencin de bu durumdan kaynaklı bir sıkıntı yaşadığını düşünüyorum. Bu sizin durumunuz. İlişkiniz için ailenizin tutumuna gelince; aileler çocuklarını kolay kolay kimseye layık görmezler. Hele böyle kızlarının sevgilisiyle kavgalarına şahit olmuşlarsa o genç artık ağzıyla kuş tutsa yaranması zor olur ama atanmış biri olsaydı bu durum bu kadar aileyi kızdırmaz, “o sana layık değil “denilemezdi. Unutulmaması gereken bir şey de şu ki, ülkemizin son yıllarda yaşanan bir gerçeği var. Ülkece zor bir dönemden geçiyoruz. Bu zor zaman gençleri çok fazlasıyla etkiliyor. Okumak bir dert, işe girmek, iyi bir iş sahibi olabilmek apayrı bir dert. Büyük bir yarışın içinden sıyrılmak için galiba biraz şans, biraz akıl, kapasite ve tabi azim de gerekiyor. Bunlardan ikisine sahip olan genç zaten hayatında yolunu çiziyor. Sizin sevgilinizin böyle engellere takılıyor olması biraz da onun kendiyle alakalı olabilir mi? Bu sorumun cevabını siz bildiğinizden kendinize soracaksınız. Bildiğiniz bu gerçek, ailenizin söyledikleriyle sizin kendinize söylemekten çekinmediğiniz gerçeklerle örtüşüyorsa o zaman içiniz acısa da ailenizin sözünü dinlemenizi öneririm. Çünkü ben ailelerin öngörülerine güvenirim. Yok, ailenizin düşünceleriyle sizin o gençte görmüş olduğunuz gerçekler örtüşmüyorsa, o zaman bu ilişkiyi akışına bırakarak ailenize rağmen sürdüreceksiniz. Sevgilinizin bu zorlu sınavını vermesinde onu motive edecek, beraberce gelecek için mücadele vereceksiniz. Eğitimli bu gencin belki de sizin daha sıcak, motive edici, başaracaksın diyen sevgi dolu yaklaşımınıza ihtiyacı olabilir. Yazımın bir çok yerinde söylemeye çalıştığım gibi bu ilişkinin sürmesi onunla ilgili umutlarınız konusunda size verdiği güvende. Sorun karakter olarak değil de sırf atanamadı diyeyse, bu sene olmaz seneye atanabilir değil mi? Daha çok gençsiniz. Bir belediye başkanının kendisi için dediği gibi “Bizim gençliğimiz var” Nasıl ümit verici bir cümleydi değil mi? Şimdi size, “Sizin de gençliğiniz var. O gençlik umut dolu” diyeceğim. Şimdi kendinize soracaksınız; ona karşı umut dolu musunuz? Bana sorduğunuz sorunun cevabı sizde yavrum. Ben gereken açıklamaları yaptım. Kendi kullanma kılavuzunuzu yani aklınızı kullanarak yolunuzu bulacaksınız.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR