Yasak olduğunu bile bile hala seviyorum
Ah Yeşim Hanım ah...
Evli insanların aşk yaşaması ne kadar kötü bir durumdur ama başıma geldi ne yazık ki. Evlenmeden önce tanıdığım insandı ama uzaktan işimizle ilgili konuşuyorduk internet üzerinden bir programdan, benim her şeyimi çok iyi bilirdi. Ben ona ait pek bir şey bilmezdim, sormazdım da çünkü bundan 8 yıl önce eşime aşık olduğumu zannediyordum ama gerçeğin öyle olmadığını yıllar sonra anladım. İş hayatı streslidir, bizim de işimiz çok yoğun ve stresliydi, ben yorgunluğumu onunla atardım, ona bulaşmadan yapamazdım. Yazardım, o da yazardı. Hiç görmedik birbirimizi. Bir gün yazdı bana telefon numarasını, ben de yazdım. Konuştuk, görüşmedik. Onun eşi öğrendi. İkimizin de çocukları var. Ben eşimle hiç mutlu değildim, o da mutlu değildi. Bana ''İkimizde mutlu değiliz seni yaşayabilir miyim?'' dedi, olmaz dedim. Kalp dinlemedi. Görüşmeyi istedik ama hep bir engel çıktı, nasip olmadı. İyiki de olmadı ama hala aklımdan çıkmıyor. Ben kapalı bir insanım, kendime hiç yakıştıramadım. Bir de bu durumu anlatan kitap çıkardım. Eşimle aramız hep bozuktu, ''Boşanacağım senden.'' dedim, boşandım. Üzerine kitap çıktı, yanlış anlaşıldım, kitabı yaşadığım düşünüldü. Ben yanlış, yasak olduğunu bile bile hala seviyorum. Allah yolunda yaşamak istiyorum, dua ediyorum Rabbim kalbimden çıkar diye ama olmuyor. Hala merak ediyorum aklına geliyor muyum diye. Hep dedim ''çok sevdim'' diye, ''Evet ben de sevdim ama sen daha çok sevdin.'' dedi. Ben bir daha yazmak istemiyorum. İşyerinden de konuşmuyoruz artık. Eskisi gibi yüzüm de gülmüyor, yüzümü güldüren oymuş meğer. Neden en başından söylemedin dediğimde ona ''Sen eşinden başkasına sarılamıyordun defalarca söylemeye çalıştım ama izin vermedin. Ben de seni unutmak için evlendim, ama mutlu olamadım, seni unutamadım.'' dedi. Ben hala onu çok seviyorum ama bana hala yasak ve evlatlarımıza bunu yapmak istemiyorum. Allah rızası için bana bir akıl verin Yeşim Hanım.
Yeşim Tijen'in cevabı:
Bugünkü yazıma bir danışanımın göndermiş olduğu maili okurlarımla paylaşmamı istemesi üzerine biraz geç de olsa paylaşarak başlamak istiyorum. Kendisi adına vermiş olduğu karara çok sevindiğimi, hiçbir kadının eşinden önce kendisine bunu yapmaması gerektiğine inanıyorum. Gelelim bana yazmış olduğu maile;
“Merhaba Yeşim hanım, yine ben. Sizinle sık sık yazışırız... Beni yaşama yeniden bağlamıştınız. Hatırlarsanız evliyken başka bir adama aşık oldum demiştim, hem de arkadaşımın kocasına ama beni iten de kocamdı. Sorunları siz biliyorsunuz, tekrar tekrar yazarak sizi yormayacağım. Siz de bana demiştiniz ki “Evli bir adamla evli bir kadın birlikte olamaz. Üstelik arkadaşınızın kocası, asla. Bunu kendinize yapamazsınız.” Ben bugün ilk defa bir şey başardım, kalbim deli gibi çarparken vazgeçtim. Gittim yanına sizin dediğiniz gibi yaptım, aşkımdan vazgeçtim. Bunu önce kendim, sonra arkadaşım ve her ne kadar kötü de olsa evli olduğum adam için yaptım... Onunla görüşmüyorum artık. Beynim kalbimi kemirirken, her hücremle aşıkken ben vazgeçtim. Biliyorum en iyisini yaptım, en doğrusunu. Saatlerce ağladık karşılıklı, son kez yüzüne dokundum, son kez doyasıya sarıldım, beni kocamdan daha iyi tanıyan, daha çok seven o adamdan ayrıldım. Kendi mutluluğum için başka bir kadına, başka bir hayata zarar verseydim ben insan olmaktan çıkardım. Varsın aşk olmasın ama başkalarını mutsuz eden olmak beni daha çok üzecekti. Onu özleyeceğim, aramak isteyeceğim, hatta görmek isteyeceğim ama yine de bunu kimseye yapamam. Aşık olduğum adama gelince biliyorum o da bensiz yapamayacak, biz birbirimiz için her şeyi yapabilecek durumdayız. O iyi biri, beni de seviyor, boşanıp evlenelim birlikte bile dedi bana. Bu mümkündü elbet ama geride boynu bükük bıraktıklarım, onun eski hayatı, benim eski hayatım, bu vicdan azabı beni mutlu edemezdi. İnsan olmaktan, başkalarını düşünen merhametimin benim önüme geçmesinden hep nefret edeceğim ama ben de böyleyim. Belki bir gün yaşamadığım bu tercih yüzünden pişman olacağım ama insan olmaktan çıkmadığım için yine de mutlu kalacak bir tarafım. Sizi sevgiyle kucaklıyorum. Bu yazımı yayınlayın olur mu? Hoşçakalın...”
Evet benim sevgili okurum, sizden beklediğim size yakışan davranıştı bu. Evet belki dediğiniz gibi bu tercihinizden dolayı zaman zaman keşkeler ruhunuzda esecek ama başka türlü davransaydınız, siz arkadaşınızın kocasıyla birlikte olan bir kadın olarak aynada kendinize şimdiki kadar rahat bakabilir miydiniz? Herkes kendine yakışanı yapar, siz de öyle yaptınız. Sizi o güzel yanaklarınızdan öpüyorum güzel kızım.
Bugünkü sorumuza gelirsek, şimdilerde pek çok kadının kafası karışık durumda. Eskiden kadınlar ellerindekiyle yetinmeyi bilirlerdi. Hatta ellerindekilerden neler neler ortaya çıkarırlardı. Neyle? Emekle, sabırla. Şimdilerde hep bir İSRAF. Eldeki hiçbir şey yeterli gelmemeye, daha yenisi alınmaya başlanınca israf kocalara kadar uzandı. Çünkü birçok kadın evliliğinde umduğunu bulamayınca yeni bir aşkın peşine düşüyor. Eskisini adliyeye kolayca bırakıveriyor. Bunda da etken “daha iyisini bulma ihtimalinin olması”. Bulamama ihtimalinin de bulunmasına karşın kadınların ruhunu milli piyangodaki gibi ya çıkarsa ihtimaliyle israf rahat bırakmıyor. Kadının dengesini bozuyor. Bu durumlar genelde eşlerin başkalarının eşleriyle mukayese edilmesiyle başlıyor. Onun kocası şöyle, benim ondan ne eksiğim var düşüncesi içine düşen kadın o kocayı kabullenemiyor. Ruhlarında, akıllarında kabul görmeyen kocalar olunca bu haller kadını ya aldatmaya ya boşanmaya götürüyor. Sizin dengenizi bozan da biriyle telefonda dahi olsa görüşmeniz, onunla yakınlaşmanız. Evli bir kadın iş haricinde kimseyle görüşmemelidir. Bu görüşmeler eninde sonunda bir kapıyı aralayacaktır. Buna siz meydan vermişsiniz. Şimdilerde bu kapıların hep aralık kalması, eskisi gibi bu konulara özen gösterilmemesi dolayısıyla evliliklerde ya aldatma ya boşanma yaşanmaya başlamıştır. Gerçekten aynı evde yaşamadığınız, hep en iyi taraflarını gördüğünüz bir adamı gözünüzde büyütmeye başlamanız, eşinizin gözünüzde küçülmeye başlamasına sebep olacaktır. Haksız bir mukayese değil mi? Bu mukayese için gerçekten nedenleriniz olmalıdır. Gerçek sebepleri olmayan bir kadın sırf ruhunda gezinen aşk rüzgarlarının etkisiyle hareket eder, eşinden boşanırsa bu durum bir zaman sonra ona pişmanlık olarak geri dönecektir. Pişmanlık öyle hemen boşandığınız gibi gelmez. İlk önceleri özgürlüğün rahatlığıyla bunları fark edemezsiniz ama gerçek nedenleriniz yoksa muhakkak o pişmanlık size gelecektir. Sizin çok sevdiğiniz diğer adama gelince; size ''ben senin kadar çok sevmedim'' demiş ve utanmadan ''seni yaşayabilir miyim'' demeye cüret etmiş. Adama bakın, onun için sadece yaşanacak yeni bir heyecandınız. Allah yüzünüze bakmış, sizinle ilişki yaşayamamış şimdiden, sonra da onunla hiçbir şekilde ilişki yaşamamalı, o adama bulaşmamalısınız. Size tavsiyeme gelirsek kendi kendinize bu durumun olmayacağını telkinle kabul ettireceksiniz. Şu anki mutsuz halleriniz yaşayamadıklarınız yüzünden ama yaşarsanız yanlış olacağını biliyorsunuz, o zaman bu yalancı bir mutluluk olacak. Gerçek mutluluk sizin için artık yeni hayatınıza güzel bir yön verebilmeyi başarabilmenizde, kendinizi çocuklarınızı düşünerek atacağınız her adımda. Zaten yazdığınız kitapla insanlar sizin hakkınızda konuşmuş, yazdığınız kitaptan manalar çıkarmış. O zaman daha dikkatli yaşamak zorundasınız. Bunun haricinde boşanmakla ilgili size söyleyebileceğim bir de şu var; gerçek sebepleri olmayan için boşanmak yorucu, meşakkatli, zaman zaman keşkelerle dolu bir yoldur. Gerçek sebepleri olan için aklını kullanmayı bilirse kimseye muhtaç olmadan ayaklarının üzerinde durabiliyorsa huzurla, keyifle yürüdüğünüz güzel bir yoldur. Seçim sizin olacak sevgili okurum. Yolunuzun açık olmasını diliyorum.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR