Karım artık bana ters davranıyor
Merhaba,
18 yıllık evli 2 çocuk sahibiyim. Eşimle uzun zamandır problemlerimiz var. Muhabbetimiz, neşemiz bitti. Ben taksiciyim, eşim çok becerikli, temiz titiz bir kadın. Ben sabah 5’te gidip öğlen 3’te eve geliyorum. Eşim çok güzel yemekler hazırlıyor ve beni bekliyor ama yemekten sonra yatıp uyuyor, yorgunum diyor. Sohbet etmiyor, çok keyifsiz ve ters davranıyor. Ben de “Az iş yap. Gece 3’te yatma, erken yat. Bana da enerjin kalsın” diyorum. Bazen dışarı çıkıyorum, akşam 8 gibi eve geliyorum. Benimle kavga ediyor, “Geç kalıyorsun” diye. Ben de “Saat daha 20.00!” diyorum. Ev hanımı olduğu halde ayrılmak istiyor. “Nasıl geçineceksin?” diyorum, “Sen ceketini alıp gideceksin, bu eve bakacaksın!” diyor. Çok mutsuzum. Ne yapacağımı bilemiyorum. Lütfen bana yardımcı olun.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Ey yiğit! Yazgıya bahane bulma,
Yükleme kendi suçunu başkasına.
Suçunu gör, dönüp de etrafında kendinin.
Kendindendir, gölgeden değil çektiklerin.
Ne yaptın da sana dönüşünü görmedin?
Ne ektinde ektiğini biçmedin?
Eylemlerin ruhundan ve bedeninden doğar.
Çocuğun gibi sonra gelip eteğinden tutar.
Mevlana
Bahara girdiğimiz bugünlerde hepimizin içinde bahar açar umarım, ama baharda bile çiçeklerin açması öyle kolay olmuyor. Güneş lazım değil mi? Siz evinize güneş oluyor musunuz acaba, sevgili okurlarım? Ailenize neşe saçabiliyor musunuz? Biraz düşünün bunu isterseniz… Siz, sevgili okurum, yuvanız için para kazanmaktan öteye bir gayretiniz oluyor mu? Mesela eşinizi mutlu etmek için eve gidip gelmekten başka bir çabanız var mı, merak ettim. Olursa kadınlar mutlaka bunu görür, bununla mutlu olur ve asla bir kenara atmazlar, diye bu cümleleri yazdım, sevgili okurum. “Erkek, kadının ümididir” öncelikle bunu bilmenizi istiyorum. Onun yüreğindeki ümidi söndüren bir insan tekrar zor yakar. Sizinle ilgili eşinizin ümitleri tutukluk yapan lamba düğmeleri gibi yanıp sönüyor olmalı. Bir kadın evini tertemiz yapıp özenle harika yemekleri de hazırlayıp sizi bekliyor ve sonrada yorgunum diyerek uyuyorsa durup biraz düşünmelisiniz. Sizi neden böyle özenle hazırlanıp bekliyor? Sevdiği, değer verdiği için. Sevmeseydi umursamaz, rastgele bir hazırlık yapar, yemeğinizle ilgilenmezdi bile. “Ne yerse yesin!” der, kendi rahatına bakardı.
18 yıllık evlisiniz, evliliğin monotonlaştığı senelerde bu özeni hala gösteriyor olması eşinizin ailesine ve size değer vermesinden kaynaklanıyor ama bu kaynağı kurutabilirsiniz. En son ne zaman eşinizle gerçek anlamda ilgilendiniz? Gerçek ilgiden bahsediyorum, günlük konuşmalardan değil. Siz işten yorgun argın eve gelip bir kenarda televizyona veya kendi aleminize dalıyorsanız kadın, beklentisiyle mutsuz halde kalır. Siz onun arkadaşı değilsiniz, kocasısınız. Kadıncağız sizi boşa mı bekliyor? Sevilmek, ilgi görmek, paylaşmak için bekliyor. Onunla flört etmelisiniz. Evet, o sizin karınız ama tapulu malınız değil. Sizi hep sevmek zorunda değil. Ona ne veriyorsanız karşılık olarak onu alıyorsunuzdur. Eşinize ilgi göstermek için onun artık tüm yorgunluğunun ortaya çıktığı saatleri mi bekliyorsunuz? Ah kadınlar! Keşke ruhumuz sevgi, ilgiyle beslenmeseydi. Ne harika olurdu! ilginin yeri mi var? Her yerde her koşulda gösterilebilir. Erkek kadının etrafında olmalı. Mutfakta bile o bulaşıkları yıkarken ona sarılıp “Seni çok özledim” diyebilir, yanağından bir makas alabilirsiniz. Bunlar hoşa giden hareketlerdir. Evliliğinizi renklendirecek olan sizlersiniz. Hayatın yükünü her an omuzlarınızda hissedip bunları yapmaktan uzaklaştıysanız eşinizi de kendinizden uzaklaştırırsınız. Hep beraber ailece masada yemek yiyorsunuz, “Ya çocuklar! Anneniz gibi güzel yemek yapan yok. Harika yemekler yapıyor. Ellerine sağlık karıcığım” diyerek sevgi dolu gözlerle onun gözlerine bakmak, onu mutlu etmektir. Onunla aynı koltukta oturuyorken elinizi uzatıp elini tutmanız, sizin sıcaklığınızı, sevginizi ona geçirmeniz onu mutlu etmektir. Baktınız, güzelce giyinmiş, süslenmiş, “Ne kadar güzelsin karıcığım!” demek, onu mutlu etmektir. Süslenmese bile o kadın sizin eşiniz ve çocuklarınızın annesi olduğu için güzeldir. Bu iltifatları etmekten erkekler kaçmamalı. Kadının gıdası ilgiyse o ilgiyi vermekten kaçınmamalısınız. Bu ilgiyi ne kadar az verirseniz o kadar uzağa itilirsiniz. Bir erkek ne işte çalışıyor olursa olsun, eşinin ilgisini istiyorsa bedensel temizliğine özen göstermeli, duşunu almalı, dişlerini fırçalamalı, tıraşını olmalıdır. İlgi görmek isteyen erken bunları asla göz ardı etmemelidir. Gelip geçen ve yoran yıllara kendinize gösterdiğiniz özenle karşı durmalı, bu saygıyı eşinize, kendinize olan özeninizle göstermelisiniz. Kadın bunu da asla göz ardı etmez.
Sevgili okurum, aslında yazdıklarınızda birbirini seven bir karı koca var. Bununla mutlu oldum. Bir iletişimsizlik yaşıyorsunuz, biraz duyarlı olmanız gerekiyor diye düşünüyorum. Biraz çaba istiyor eşiniz. Eşinizin boşanmaktan bahsetmesi boşanacağı anlamına gelmez ama sizin için bir uyarıdır. İş o noktaya gelirse sonrasında aynı kadını bulamazsınız. Ciddiye almalı, onun size yönelik eleştirilerine kulak vermelisiniz. Kadın yuvasını bozmamak için tahammülünü sonuna kadar kullanır, tahammülü bittiğindeyse o yuvaya hiç acımaz, ardına da bakmaz. Kendinizi eşinizde bitirmemeye çalışmalısınız. Erkek, “Konuşuyor işte, bir şey yapamaz!” diye kadını umursamazsa olacakların sorumlusu kendisi olduğunu bilmelidir. Çünkü kadının gitmemek için direnişi sesli başlar, sonunda ise bakar, değişen bir şey yok, sessizlikle gider. Eşinizin sesini duyun lütfen! Ev kadını ayrılamaz diye bir şey yok. Bunca yıllık eşi olarak sizi tanıyor, bakacağınızı biliyor ve güveniyor. Tabii bu da ne kadar doğru, orası meçhul. Kimse yalnız kalmıyor, geridekileri de eskisi gibi düşünmüyor ve bu duruma asla gelmemenizi diliyorum. Boşanmak hoş bir şey değil, uzakta ki davulun sesi gibi hoş geliyor ama değil. Evet, yuvayı dişi kuş yapar ama şimdilerde o kuş yuvayı bozuyor da. Ona göre atın her adımınızı.
Biraz ince düşünce her erkeğe lazım.
Sevgiler…
YORUMLAR