Erkek arkadaşım ceza evine girecek...

Merhaba Yeşim hanım, rahatsız ediyorum sizi. Zor durumdayım ve telkinlerinize ihtiyacım var. 28 yaşındayım 5 yıllık bir ilişkim var fakat siyasi sebeplerden ötürü erkek arkadaşım cezaevine girecek. 7 yıl hapis gibi bir rakamdan bahsediliyor. Ne yapmam gerektiğini bilemiyorum. Fikirlerinize ihtiyacım var.


Yeşim Tijen'in cevabı:


Yazdığınız mail'le 1978/79 yıllarını hatırladım. O yıllarda siyasi olaylar öyle yoğundu ki semtler sağ ve sol örgütlerince sahiplenilmiş; sağcının semtine solcu giremiyor, solcunun semtine sağcı giremiyor. Ortalıkta garip bir durum vardı. Yalnız semtler mi? Tabii okullarda da siyaset yoğun bir şekilde yaşanıyor. Sağcısı, solcusu etrafta hep bir faaliyet halindeydiler. Birçok öğrenci bu oluşumların içinde, yine bir çoğu da siyasi görüşlere sahipken bende siyasi bir düşünce hiç yoktu, olamazdı. Çünkü evde siyaset hiç konuşulmuyordu. Babam yıllardır yurt dışında yaşıyor, annem böyle konulardan habersiz, 4 çocuğunu büyütmekle meşgul bir kadındı. Ailenin diğer üyeleri, kuzenler de bu tarz oluşumlara karşı ilgi, alaka göstermiyorlardı. Buradan da anlaşılacağı gibi biz bütün aile her şeyden memnun, isyan etmeyen bir aileydik. Hal böyle olunca benim ne devletle ne bu gruplarla bir zorum olmadı. O zamanlar sorun çıkarmayan mutlu bir vatandaş olarak yaşıyordum. Bulunduğum sınıfta da kızlı erkekli arkadaşlarım kendilerince siyasetle ilgileniyor, örgütlere üyeydiler. Ben çok içlerinde değilim. Ne yaptıkları, ne için koşuşturdukları beni ilgilendirmiyor. Uzaktan uzağa sadece bu ilgilerinin farkındayım.


Yine böyle siyasi yaşamın hızla yaşandığı günlerden bir gün bu örgütlerden biri bütün okulu zorla bir yürüyüşe soktu. Bütün okulu sıraya dizdi, hepimiz yürüyoruz. Ben işin heyacanındayım, bana göre bu bir heyecandı. Sloganlar atılıyor, grup liderleri yürüyüşü idare ediyor. Bu yürüyüşte neler olacak merak ediyorum. Sloganlar atıldıkça apartmanların camlarından insanlar çıkıyor, merakla bize bakıyor. Nasıl mutlu olmayayım, o an biz önemliyiz. Yürüyüş yolu bizim evin önünden geçecek. Bizim apartmandan da insanlar cama çıkıyor, camlar tanıdık yüzlerle dolu. Aynur Teyze, Sabahat Hanım Teyze, hepsi camdalar. Ee, tabi Gülnur da o yürüyüşte, Selçuk da, tabii Mehmet de, tabii diğer çocuklar da... Yol boyunca herkes durup merakla bu yürüyüşe bakıyor. Bu olanları seyrederken o da ne? Kadının biri kararlı bir şekilde grup liderine yürüyor. Kim acaba derken ne göreyim? Aaa, annem! Anladım tabii. Ya, anne hayır! Beni yürüyüşten çıkaracak, elimde olmadan bozuldum. Ne güzel yürüyordum. Annem grup lideriyle bir şeyler konuşup mutlu ve başarılı bir yüzle yanıma geldi.


-Hadi, eve gidiyoruz.


-Aa, annne ben yürüyordum...


Annem kolumdan çekti ve beni yürüyüşten çıkardı. İstemeye istemeye eve gittim. Şimdi bunu sizlerle paylaşırken gülümsüyorum. Acaba o gün orada benim siyasi kariyerime annem mi engel olmuştu? Siz ne dersiniz? O günlere dönüp baktığımda bu gruplarla siyaseti yaşayan kişiler -bazıları kadın, bazıları erkek- hapislere girdi. Bu hapis onların siyasi düşüncelerini tam anlamıyla değiştirmese de normal yollarla siyasete devam etmeyi başardılar. Mutlaka acılar çektiler, pişmanlıklar yaşadılar ama mücadelelerinden vazgeçmediler. Sadece şeklini değiştirdiler, daha demokratik yollarla bu mücadeleyi yaptılar.


Bunu niye anlattım? Devletle savaştan galip çıkılmayacağını, ancak demokratik yolla savaşabileceğinizi ifade etmek için. Ve burada önemli olan, o hapis hayatından sonrasında kişinin takınacağı tavır: Düzene karşı olmaya devam mı, tamam mı? Orada kendini törpüleyebilecek mi? Düşünceleriyle hem kendine hem etrafına batmaya devam mı edecek? Hapishaneye yenilecek mi yoksa onu yenecek mi? İnsanın savaşı her yerde; içerde savaş, dışarda savaş, yaşam sadece savaş...


Hapishanelerin duvarlarını biilir misiniz? Bilmeseniz de tahmin edebilirsiniz, soğuk bir gri, hem de nasıl soğuk... İnsanın umutlarını solduran, güzel düşüncelerini yok edip öldüren duvarlar. Dizi dizi orada güzel düşünceleri yeşertmek biraz zor ama orada yaşamak zorunda olanların arayanı, soranı, sevenleri, sahip çıkanları varsa yeşil bir umudu büyütemese de kurutmadan ruhlarında tutabilirler. “Bir gün her şey yeniden güzel olacak” diye o gri duvarlara bakarken, o soğuk, umutsuz griliği değil de uçan kuşları görebilirler. O yüzden de size diyeceğim ki bugün birbirinize güç verme zamanı. Yarınlarda ne olacaksa olacak ama şimdiden yarının hesaplarına girişmek 5 yıllık bir ilişkide vefasızlıktır. Biraz beklemek, bakmak ve görmek gerekir. Hayatın akışında gelişecek olaylar, karar vermesi gerektiğini insana kendiliğinden fısıldar; vücudu fısldar, aklı fısıldar. Algılar boş durmaz; ya “Bekle, o her şeye değer” der ya da “Durma, artık git” der. Bu durumun yaşanacağı günler kendiliğinden gelecek. 7 yıl oldukça uzun bir zaman. Belki gerçekten haklı bir nedenle verilmiş bir ceza, belki de hiç hak etmediği halde alınan bir ceza ama bu yıllar ondan ceza olarak alınacak. Ona ne kalacak? Orada bu günleri daha çok bilevlenmek yerine sabırla kendisini geliştirmek. Bunu başarabilecek mi? İşte önemli olan bu: Hangisine yönelecek? Gelişmeye mi, bilevlenmeye mi? Gelişmek zorunda çünkü diploma ona hapisten çıkınca yetmeyebilir. Bunlar hep ihtimal dahilinde. Orada açılan kurslardan bir meslek edinmeli. Bu meslek eğitimi hem oyalanmasına hem yarınlarına yardımcı olacak. Bu bilinçle hareket edebilecek mi? Siz bu yılları onsuz yaşarken sevgisiz, ilgisiz, paylaşımsız günlerden geçeceksiniz. Onun uzaktan uzağa sevgisine tutunup bu uzun geçmek bilmeyen günlerden çıkmayı başarabilecek misiniz? Belki de bir başkasının ilgisine meyl edeceksiniz. Bunlar zaman içinde yaşanarak öğrenilecek şeyler. Şimdi ne dense boş. Hemen karar vermemek, kesin yorumda bulunmamak gerek. Unutmamalı ki ister siyasi ister diğer, suç ne olursa olsun, suçlu olduktan, hapis yattıktan sonra bir arkanız yoksa yaşam ona kollarını ardına kadar sevgiyle açmayacak.


Siyasi suç kişinin hayatında bir damga; gireceği işten tutun her şeyde karşısına çıkıp onu rahatsız edecektir ama düşüncelerini zaman içinde törpüleyip daha normal yollarla siyasetini yapabilmeyi düşünecekse 5 yıllık bir ilişkinin yaşanmamış gibi bir kenara atılmasına karşıyım. Hapse giren kişi sevginize, emeğinize değecek biriyse beklemeyi deneyin ama söz vermeyin derim. Hal ve hareketlerine, düşüncelerine bakın, ona göre sonradan kararınızı verin. Şimdi ona güç verme zamanı. Siz bunu başarabilirsiniz. Sevmek, sabretmek, emek vermek değil midir? Ona umut olmayı deneyin. O da size umut olma gayretine girerse ne ala, yoksa elveda dersiniz ama önce ahde vefa...


Sevgiler...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Benim beni istemeye geldi önemsiz bir sorundan olmadı aradan bir ay geçti ben ailemi ikna edip onu aradığımda bana nisanlandigini söyledi soyler misiniz? Nasıl dayanacagim ne yaptıysam onu vazgeciremedim bize yazik etti nasil atlatacağım bunu?
    CEVAPLA
  • Misafir Merb
    CEVAPLA
  • Misafir Merhaba Yeşim hanım ben eşimin telefonunda bir mesaj buldum çok abes değildi karşıdaki kişi yenge hanım beni silmesin sosyal hesaptan yazmış ve gülmüşler eşim yeminler etti herşey üzerine düşündüğün gibi bir şey yok diye ama aylar geçti sarsılan güvenimi toparlayamıyorum ne yapmalıyım saygılarımla
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.