Tam bir hayal kırıklığı…

Merhabalar,

Ben evin tek çocuğu, genç bir kızım. Aklınıza klasik bencil, şımarık, her istediği alınan bir kız gelmesin. Babam çok zengin bir adamdı, ta ki iflas edene kadar. Tahmin edersiniz ki iflasından sonra yanında hiç kimsesi kalmadı. O dönem bir tanıdığımızın evine yerleştik. Eskisi gibi olamadı maddi durumu hiçbir zaman. Ucu ucuna yetti hep. Arkadaşlarım arasında hep eksik kaldım. Giymedim, gezmedim. Lise bitene kadar bu böyleydi. 2 yıllık bir üniversiteye yerleştim. Gündüzleri çalışıp akşam da okula giderdim. 2016 yılının Kasım ayına kadar durmaksızın çalıştım. Aileme hep ben baktım. Çalıştığım firma kapandı o günden beri de işsizim. 3 yıllık deneyimim olmasına, işkolik bir insan olmama rağmen iş bulamıyorum. Bütün görüşmelerim ise olumlu geçiyor işin ilginç kısmı. Özel hayatıma değinecek olursam 2012'de bir ilişkim oldu, 8 ay sürdü ve bitti. Uzun süre kimseyi istemedim çünkü zaten hayat mücadelesi içinde bir de onunla uğraşamazdım. İhtiyacım olmuyor değildi birinin ilgisine, sevgisine... Ben zaten yeteri kadar yalnız büyüdüm. Bundan 8 ay önce biri ile tanıştım o ilişki de sadece 2 ay sürdü. Tam bir hayal kırıklığı… Bu kadar zaman sonra ilk defa hissetmişken... İnsanın bir yerden yüzü gülmez mi? Aileden, kuzenlerden, arkadaşlardan, özel hayattan ya da iş hayatından… Yok yani bütün kapılar kapalı. İnsan içine çıkmak istemiyorum, arkadaşlarımın saçma sapan dertlerini dinliyorum. Bir de benimkini duysalar... Bir gurur var bir de sorma. Asla bilmez kimse ne yaşadığımı... Annemin evde el işi yapıp çok küçük miktarda çalışıp, babamın yıllardır hiçbir iş yapmadığını. Kaç ev değiştirdik onu bile bilmiyorum. Psikolojim alt üst oldu. Ne yapacağımı, bu hayatın nasıl düzene gireceğini bilmiyorum...


Yeşim Tijen'in cevabı:

Başkaydı çocukluğumun Tanrısı

Daha iyi kalpli, güler yüzlü

Mavi gözleri beyaz elleri vardı

Gözlerimin yaşı gönlümün hüznüydü

Güzeldi iyiydi halden anlardı

- Ümit Yaşar Oğuzcan


Bu şiirle biraz çocukluğuma doğru gittim sevgili okurlarım. Bana da çocukken Allah’ı anlatmışlardı, evet onu öğrenmiştim peki o zaman Allah'ımız neredeydi? Çocuk aklımla onu görmek istiyordum, çocukluk aklıyla onu hep yükseklerde aradım. Kızıl, örgülü, uzun saçlarım yüreğimde masumiyetim saflığımla başımı gökyüzüne kaldırıp, bulutlara bakardım. Bulutların en kocamanı o olabilirdi, bazen de yüksek dağların heybetinde onu bulmayı umardım. Öyle ya Allah büyük olduğuna göre hep yükseklerdedir diye düşünürdüm. Tabii bütün bu arayışlar çocukluk dönemindeydi sonra aklım ermeye, anlamaya başladım. Her şeyde onun bir şekilde varlığını hissettim, her şeyde sadece ona sığındım. Şu yaşımda neyi anladım biliyor musunuz? Allah’ın adaletli olduğunu, insanları yaşamlarında ödüllendirdiğini, sıkıntılı dönemler yaşansa da o sıkıntıların eninde sonunda geçtiğini, insanların bir dönemi sıkıntıyla geçirse de bir başka dönemde bunun böyle kalmadığını. Onun büyük lütfuyla insanların yaşamının güzelleştiğini gördüm. Bu duruma ulaşabilmek için sabırlı olmak, yaşananlarda dik durabilmek, yaptıklarının hesabını kendine vermek ve almak. Yapacaklarında öngörülü olabilmek, cesaretli ve kendinden yana umutlu olmaktır diye sizlere rahatça söyleyebilirim. Sizin yazdıklarınızı okuyunca mücadeleci güçlü bir genç kız gördüm, yaşadıklarınıza üzülmüş olsam da inanıyorum ki bugünleri aşıp, ödüllü günlere siz de ulaşacaksınız. Ödüllü günler ne zaman, nerede diyeceksiniz? Hemen sizin farkındalığa kavuşup, zihninizi eğittiğiniz zaman da diyeceğim sevgili okurum. Bu tabii ki kolay değil bir binayı yıkıp yeniden inşa etmek gibi ama insan hep zoru başarmak zorundadır. Yaşadığınız bugünlere bakarsak zor bir mücadele veriyorsunuz muhakkak bunu başarabiliyor olmanız sizin için bir mutluluk kaynağı değil midir? Kendinize güveniniz artmıştır. Ya başaramasaydınız? Ailenizin eline bakan, onlardan bekleyen biri de olabilirdiniz. Mutluluk aslında buralarda. Mutluluk gençliğinizde, umut ettiklerinizde, baskılamadığınız duygularınızda. Saklamayıp, utanmayıp paylaştıklarınızda ama bizler ne yapıyoruz mutluluğu düşüncelerimizle, yüksek beklentilerimizle uzaklara taşıyıp ona ulaşmak için debeleniyor, kan ter içinde kalıyoruz. Siz ne yapmışsınız? Eksik hissettikleriniz, uzaktan baktığınız arzularınız, susup konuşamadığınız içinize attıklarınızla kendinizi kendiniz ezmiş, içinize saklanmışsınız. Farkında olmadığınız sizin çalışıp çabalayarak kendi kendinize okumanız, yıllarca ailenizin yükünü taşımanız… Siz bunlarla hep başkalarına konuşmuşsunuz ben güçlüyüm, ben başarırım demişsiniz. Şimdi de zihninizi eğitmekle kendi mutluluğunuza ulaşmak için çabalamalısınız. İnsan ne zaman ki zihnini eğitir, mutlulukla yan yana yürümeye başlar, onu kovalayıp durmak zorunda kalmaz. Aradığınız huzuru ve mutluluk çok ötelerde değil. Bir gün ulaşacağım diye beklemeyin o içinizde onu orada arayıp bulmak zorundasınız. Biliyorum kolay değil ama neden ufak ufak başlamıyorsunuz? Yaşıtlarınızın, yakınlarınızın sizin gibi olmaması yaşadıklarıyla, beklentileriyle ilgili. Herkesin hayat şartları farklı bunu siz de biliyorsunuz. Aynı düşünce yapısında olmalarını beklememeli, onları kınamamalısınız çünkü kimse kimsenin ne yaşadığını bilemez. Hele gençken bunu idrak etmek inanın daha zordur. Yaş aldıkça ve yaşadıkça hayatla ilgili tahlilleri olacaktır, neden onlarla paylaşıp rahatlamıyorsunuz? Gurur yapıyorsunuz çünkü madden güçlüydünüz şimdi savaş veriyorsunuz. Onların belki bugün tuzu kuru ama yarın o tuz ıslanabilir hayat hep bir devri daim halindedir. Bir gün birileri yükselme devrindedir öbür zaman diğerleri. Hayat hep aynı gitseydi yaşamak bu kadar çekici olabilir miydi? Bunları bilin ve öngörülü olarak sağlıklı olmanın en büyük hediye olduğunun, çalışmıyor olsa da sağ olan babanızın çalışarak eve katkı sağlayan o güzel annenizin kıymetini bilin. Onlara gülümseyen yüzünüzle umut olun. Gurur dozunda ve yerinde güzeldir. Fazlası inanın sizin yaşamda yolunuzu tıkamaktan başka bir işe yaramaz.


Sevgili okurum asıl mesele ne biliyor musunuz? Sizi yeşerten bir sevgi yaşamamanız da, yaşamları yaşanır hale getirecek olan sevgilinin sevgisidir ama o doğru kişi şak diye insanın karşısına çıkmıyor maalesef. Bekledikçe tahammüller azalıyor, yapraklarınız solmasa da susuz kaldığı için eğilmeye, boynunu bükmeye başlıyor. Yapraklarınızı eğmemelisiniz, gençsiniz muhakkak doğru kişiye rastlayacaksınız ve o yapraklar dirilecek, siz ışıl ışıl olacaksınız. Sevecek ve sevileceksiniz. Yeter ki zihninizi eğitin, yaşamınızla barışın onu severek kucaklayın. Bunları başardığınız da kendiniz olmayı başarabildiğiniz de ilişkileriniz bitip yitmeyecektir. Yazıma Allah’ın güzelliğiyle başladım yine onun yüce gücüyle bitireceğim. Başkaydı çocukluğumuzun tanrısı demişti ya büyük şair, Tanrı yine aynı sevgili okurlar bizler yaşadıkça kötüleşiyoruz, gözlerimiz arzularımızla kararıyor, gülen yüzümüz ulaşamadığımız arzularımızla asılıyor, değişen sadece biziz ve bunu da aslında hepimiz biliyoruz. Onun gözleri hala mavi…


Sevgiler sevgili okurlarım…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir MVCO.NUC
    CEVAPLA
  • Misafir Eşime ben çocuklar sana çekmiş onlarda senin gibi mızmız dedim bana kızdı nerdeyse dovecekti çok kötü oldum ne yapmalıyım şuan çıldırdı sinirlendi ise gitti
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.