Bakire olmadığımı söyleyince...

Merhaba Yeşim hanım,

Yaşadığım kararsızlıklardan çok yoruldum. Ciddi başlayan bir ilişkim oldu. İlk zamanlar birbirimizden hoşlanıyorduk. Aslında ilişkimizin başlama amacı sadece evlilikti. Evlenmek istiyorduk sonrasında her şey çok hızlı gelişti. Tanıştıktan kısa bir süre sonra ailelerimiz duydu. 3 ay sonra isteme ve nişan planları yaptık. Ben ondan bakire olmadığımı gizledim. Söylemek istemedim ve ona yalan söyledim. Çünkü bu durumun bozulmasını istemedim. Söylediğimde karşımdaki insanın nasıl karşılayacağını bilemiyordum. Yakın zamanda ailemle tanışacaktı ki, ben o zaman bu durumu açıkladım, ertesi günü beni terk etti ve bu işin olamayacağını söyledi. Yıkıldım. Beni eksik olarak gördüğünü ve karakterimin, duygularımın onun için hiçbir önemi olmadığını söyleyip, beni terk etti. Sonrasında bu durumu ailesiyle paylaşmış ve artık geri dönüşü yok. Biraz zaman geçtikten sonra tekrar görüşmek istedi, ayrılık olduğu için imkansız bir aşk oldu. Biz aşık olduk birbirimize. Görüşmelerimiz devam etti. Bir küs bir barışık... Ama bu beraberlikten onun ailesinin haberi olmadı çünkü onlara söylemek istemedi. Kavgalarımızın sebebi hep buydu: “Neden söylemiyorsun?"


İşin içinden çıkamıyorum, kendime hep zamanla düzelir dedim ve ben buna inanmadım. Sürekli tartıştık ve artık aramızda cinsellik de olmaya başlayınca durumun başka boyutlara gittiğini düşünmeye başladım. Ayrılıyoruz defalarca 3 gün sonra tekrar barışıyoruz. Her defasında ilişkimize bir şans veriyorum. Hep terk eden ben oldum, mesaj atan ise o oldu. Hep kabul ettim tekrar, tekrar... İkimiz de artık ayrıl, barış bu durumdan da sıkıldık. Beni de artık sevmediğini düşünüyorum çünkü seven insan sevdiğini ne olursa olsun kabul eder. Onunla birlikteyken de mutsuzum, ayrıyken de... Ne yapacağımı bilmiyorum?


Yeşim Tijen'in cevabı:

"En derin yaralarla başlar en derin gülücükler. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı" -Nietzsche


Bu sözü burada paylaşırken o yüksek uçurumları, derin denizleri gözümün önüne getirdim. İkisinden de korkarım biliyor musunuz? Uçurumun kenarında durmaktan, derin denizlerde yüzmekten ama güzel bir benzetme değil mi? Hayatı öğrenmek için uçurumlardan düşmek, denizlerde boğulmak, su yuta yuta, tam boğuldum derken bir gayretle yeniden koca denize hakim olabilmek ve sonunda kıyıya ulaşmak... Hepsi dirençle, akılla, sabırla olmuyor mu? Su yutsanız, yara bere içinde olsanız bile yaşamak için dirençle yeniden ayağa kalkmıyor musunuz? Canınız acıya acıya o hayata devam ediyorsunuz. Sessiz sedasız acılarınızı içinizde yaşayıp, bilgiye tecrübeye dönüştürüyorsunuz ve daha güçlü olmayı öğreniyorsunuz. Hayatın öğretmenliği ne tuhaf, acıta acıta...


Siz de umuyorum bu ikinci kandırılışınızla artık bir tecrübe kazanmışsınızdır. Neden bu beraberlik için direniyorsunuz sevgili okurum? Bazen insan görmek, anlamak istemiyor sizi anlamıyor değilim. İnsan görürse, anlarsa bir şey yapması gerekecek, vazgeçecek... Vazgeçmek, yalnız kalmak, yeniden biriyle uğraşmak işine gelmiyor ve belkilere sığınıyor ama sığındığınız belkilerin işe yaradığı görülmüş şey değil. Küçük bir ihtimal. Uyanın, açın gözlerinizi adam sizi kandırıyor! Bu birliktelik sizin özelinizi ailesine anlatmasıyla bitmiş. akışır mı insan olana bu boş boğazlık? Yaşadığınız gerçek bir beraberlik değil. Bari ben de bu durumdan faydalanayım diyerek sizi aramış sizde inanmışsınız. Amacı bu, durumun nimetlerinden faydalanmak. Neden bunu görmekten kaçınıyorsunuz? Bir sonuca varmak istediğini sanmıyorum. Varamaz da. Ailesiyle yaşadıklarınızı paylaşmış. O aile sizi ister mi? İstemeyecektir. O da hiçbir çaba göstermeyecektir. Sizi kandırıyor, oyalıyor bir an önce onunla yolunuzu ayırmalısınız.


Ne yaşadıysanız yaşadınız ama siz bunları yaşamaya devam ederseniz gerçek bir beraberlik yaşayamazsınız. Herkes bu yaşadıklarınızdan faydalanmaya bakar. Bu durumun kullanılmasına izin vermemek için hoşlandığınız her insana güvenmemelisiniz. Güveninizi kazanan insana ancak bu kadar özel bir durumu paylaşabilirsiniz. Güven de öyle hemen kazanılan bir duygu değildir. Bundan sonrasında bu şekilde davranın. Kendi içinizde de bu durumun bir eksiklik olduğunu kesinlikle düşünmeyin, asla değil. Kendinize güvenin, inanın, başınızı dik tutun.


Sevgiler...

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Dürüst olmak lazım ne olursa olsun siz dürüst olun inanın kazanan siz olursunuz
    CEVAPLA
  • Misafir Söyleme bile hatta o hic sormasın bile kan gelmiyorsa o zar doğustan yokmus gibi düsün her zar kanama yapmıyor zaten
    CEVAPLA
  • Misafir Seni bakireliğinle değerlendiren bir erkekten uzak dur sevgili kardeşim.
    CEVAPLA
  • Misafir her yazınızı okuyorum.okadar güzel anlatıyosunuz ki....yine çok güzel göstermişsiniz gereçeği..:)
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.