İlgi sevgi görmeyen bir adamım...
“Yeşim Hanım 11 yıllık bir evliliğim var, iki de çocuk. Eşimle tanıdıkların vesilesiyle evlendik. Evlendiğimizden beri eşim hiçbir konuda istediğim gibi davranmıyor. Eve geliyorum ortalık dağınık hala, her yer her yerde, yemek ben geldikten sonra yapılıyor, kendi çamaşırlarımı kendim yıkıyorum, asıyorum, ütülüyorum. Bana karşı da öyle hissettirdiği bir sevgi yok. Ailemle arası soğuk, varsa yoksa ailesi, arkadaşları. O da çalışıyor ama benim kadar yoğun bir iş temposu yok. Ayrılmayı düşünüyorum, çocuklar belimi büküyor, eşime söylüyorum rahatsızlıklarımı umursamıyor, sevgili mi buldun ayrılmak istiyorsun, ayrılırsak evi de ben alırım diye tehdit ediyor beni cesaretim kırılıyor, iyi bir maaşım var ama kendim için yapabildiğim hiçbir şey yok. Hayatım, evim ve çocuklarım. Eşim kendi parasını bankaya koyuyor, biriktiriyor, kendine yatırım yapıyor. Anlayacağınız her şeyi karşılayan benim ve ilgili bir eş olmama karşın ilgi sevgi görmeyen bir adamım. Nasıl ve nerden başlayacağım, mutsuzum ve çaresizim...”
Rumuz: A.
Yeşim Tijen’in cevabı:
Geç köşeye utan hayat!
Küstüm, kızdım sana vermediklerin için dün gece.
Yeşim Tijen
Evlilikler kaba tabirle kelek de çıksa kelek karpuzu gitti paralar diyerek çöpe attığınız gibi rahat bir şekilde evliliğinizi hayatınızdan atamıyorsunuz. O evlilik çeke çeke yaşanıyor. Hayallerinizi yaşamak şöyle dursun bir türlü uyanamadığınız bir kabusu yaşıyor, her gün biraz daha batıyorsunuz göz göre göre, hissede hissede. Geçen zaman kurtarıcı olmuyor yazık ki kaybolan umutlar ve de yıllar oluyor ayrılmayı istemek yetmiyor bir de cesaret istiyor sonrasında da kararlılık istiyor, yani siz isteyince hayat size istediğinizi kolay kolay vermiyor, o daha çok şey istiyor sizden. Yani sevgili okurlar hop deyince hemen hoplanmıyor, işin içine vicdan giriyor, çocuklar giriyor, ailelere hesap vermek giriyor. Bunlarla da bitmiyor ki! O ne der bu ne der diyerek utanma giriyor, benden sonra ne yapar endişesi giriyor, böyle olunca da çaresiz tahammül yoluna gidiyor insan. Tahammülün son noktasına kadar zorluyor kendini mutsuz da olsa insan. Kimi için tahammül ömrün sonuysa kimi o kadar tahammüllü olamıyor, havluyu atıyor sonunda yaşamın kendisine verilmiş bir hak bir armağan olduğuna inanarak yıllarından kalanını kurtarmak istiyor. Yaşanacakların endişesini bir kenara atıp sonunda zor da olsa son noktayı da koyuyor insan. Gençlikte tecrübesizlik ve aldanışlar oluyor, güzelliğe tatlı dile evliliğin cazip gelen büyüsüne, yakışıklılığa kimi zaman da güce aldanıp bir evlilik yapılıyor. Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu diye bir söz var ya aynen öyle oluyor.
Ya kişi kendi değişiyor, beklentilerinin ne olduğunun farkına varıyor yada karşınızdaki insan sizin tanıdığınızdan farklı çıkıyor. Zaten kadın erkek ilişkisi söz konusu olduğunda kimse gerçek yüzünü göstermez. Uzun vadeye yayılan bir arkadaşlık yapmadıysanız, iyi gözlemlemediyseniz bunlar yaşanabiliyor. İnsanların şifresi olduğu ve bu şifrelerin çözülebileceği gençken yeterince bilinmiyor, bu şifre çözme işini yaş aldıkça daha iyi yapabiliyor ve geç oluyor her şey için. Sırtlamış olduğu yükle ne sağa dönebiliyor ne de sola. Oysa gören gözlerle davranışlara bakılabilse bir çok şey fark edilebilir ama kader kısmet her ne sebepten oluyorsa, yaşanacaklar yaşanır. Kadın ayrılmayı kendi isterse erkeği bir şekilde razı ediyor kolay olmasa da, bedeli ne olursa olsun göze alarak bitiriyor evliliğini. Erkek ayrılmak isteyince kadın ne yazık ki erkeğin elinde avucundakini almaya çalışıyor, o erkeği cezalandırıyor bu şekilde. Mutsuz bir evlilik yaşanıyorsa evliliğe devam etmek bir cezayken bu cezayı her ikisine de çektirmeyi yeğliyor, adeta evlilik tasması takıyor erkeğe. Umursamıyorsa ipi gevşek bırakıyor ama o tasmayı çıkarmayı aklına bile getirmiyor.
Etrafınıza bakarsanız ne kadar mutsuz çift olduğunu görüyorsunuz zaten, birbirinin beklentilerini karşılamayan birbirini umursamadan yaşayıp aynı evde bir cezayı dolduran çiftler.
Yaşadığınız evlilik, sizin çekmek zorunda olduğunuzu düşündüğünüz bir ceza olmamalı. Hayat yaşanmak içindir harcanmak için değildir. Çaresizlik diye bir durum söz konusu olamaz, çare insanın ta kendisidir. Evlilik bir bedende iki kişi olarak var olmaksa fedakarlıklarda iki taraflı olmalı. Erkekten yardım ve destek bekleyen kadın kendi de sorumluluklarını bilmeli ve yerine getirmeli. İyi niyetler suistimale uğramamalı, kadın nasıl kadınlığını hissetmek istiyorsa o kadın da saygısıyla ilgisiyle erkeğe de erkekliğini yaşatabilmeli.
Bir erkeğin kıyafetlerini yıkamak, ütülemek, onu temiz pak dışarıya çıkarmak kadının gururu olmalı, erkeğin evine bakabilmesinden duyduğu gurur gibi. İki çocuğu olan bir kadın programlı olursa mutfakta da sorun yaşatmaz ailesine, değer veren onları önemseyen kadın yemeğini de hazırlar, bu bir külfet değil zevk olur. Bunca kolaylıklar varken günümüzde bunun altından rahatlıkla kalkabilir ve ayrılmak fikri akla gelmeye başlamışsa sevgili okurum, ikazlarınıza rağmen değişen bir şey olmamışsa, kendinizi sorgulamışsanız benim hatalarım var mı diyerek bundan sonra bu ayrılık bir çözümdür, yaşamınızda kendinize vereceğiniz bir şanstır. Kararlıysanız eşiniz muhtemelen evi size bırakmayacaktır, bu ev ayrılığın bedeli olarak ödeyeceğiniz fatura olacaktır. Takdir edersiniz ki kadınlar mağdur oluyor boşanmalarda. Erkek mağdur olamıyor kadınlar kadar, toplumun gözünde gerçek mağdur olan o olduğu durumlarda bile sizin de bütün bunları bilerek yaşayacaklarınızla ilgili korkularınız vardır. Korkmak hiçbir şeyi çözmeyeceğinden korkularınızdan sıyrılmayı başararak ilk adımı atmalısınız. Bu kararınızı kendisine bildirerek ilk adımı atacaksınız sonra çocuklarınızla konuşacaksınız, onları her zaman göreceğinizi, hep yanlarında olacağınızı anlatacaksınız. Bugün sizi anlamayacaklardır, eşinizle olan ilişkinizde gördüklerini anlamadıkları gibi ama yarın evliliğinizdeki yanlışları geçmişe dönüp baktıkça sizi anlayacaklardır.
Bir ev tutup o evden ayrılarak gerçek adımınızı atacaksınız. Boşanma davası açmakla beraber bir savaşa da başlayacaksınız. Psikolojik bir savaşa hazır mısınız hem eşinizle hem belki de çocuklarınızla, çünkü anneliği dolaylısıyla çocuklarınız annelerinin yanında olacaktır. Üzüleceksiniz, hazır mısınız bu mücadeleye? O zaman bir şansınız daha olacak. Mailde yazdıklarınızda samimiyseniz vicdanınız rahat olsun. Kadın kendi ayaklarının üstünde duruyorsa, bir işin sorumluluklarını yerine getirmeyi bilip eş olmayı bilmiyorsa erkeğin sırtında ömür boyu taşıyacağı yük olamaz. Bu kadınların aczidir, erkeği sömürmesidir. Bunu yapan kadınların da olduğunu görüyor ve biliyoruz.
Sözün özüne gelirsek erkeklerin de yaşamsal hakları var. Evlenmek gibi ayrılmak da hak olabilmeli, koca bir ömür heba edilmemeli. Yazdıklarım kadının ve erkeğin gerçekleri olsa da size yön verecek olan vicdanınızdır. Şunu da bilmeniz lazım, vicdan yalnız başkaları için kullanılmaz kendimize de kullanmalıyız. Size şansınız açık olsun diyorum sevgili okurum, sevgiler...
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı rumuzunuzla yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
Twitter: @yesimtijen
YORUMLAR