Kimseye güvenim kalmadı...
“Merhaba Yeşim Tijen,
Ben insanlarla olan ilişkilerimde hep yara aldım. Herkese çok çabuk kanabiliyorum. Sonrasında üzülen hep ben oluyorum. Hayattan zevk almıyorum artık, iyice içime kapandım. Çoğu zaman gezmeye bile gitmiyorum. İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Henüz 25 yaşındayım, ama insanlara olan bütün güvenimi kaybettim, bunun için size yazıyorum. Cevabınızı merak ediyorum.”
Rumuz: Karanlık
Yeşim Tijen’in cevabı:
Kediler insanlardan akıllı sevgili okurlarım. Hayatıma 8 ay önce giren kedim, bana onların dünyasını tanıma fırsatını verdi. Sizlere de kedimden bahsetmiştim önceki yazılarımda, bu sabah kedim Leo’ yu apartmanımızın bahçesine indirdim, hep evde hep evde biraz ufku açılsın kedimin dedim. Yakında da yazlığa gideceğim kısmet olursa, Leo’ yu biraz dış dünyayla tanıştırmak gerekiyor. Kuşları biliyor, balkondan ya da camdan yakalamaya çalışıyor, ama kedilerden tam haberdar değil. Kedi arkadaşlarını da daha yakından görsün orda zorlanmayayım, bahçeli ev, nasıl zapt edeceğim, alıştırma yapayım istedim. Apartmanın kapısından çıkınca kucağımdan indirdim onu. Hemen koklamaya başladı etrafı, milim milim ilerliyor, ha bire kokluyordu. Ben de seyrediyorum, ne yapacak merak ediyorum. Biraz sonra sarışın bir tekir geldi yakınımıza, çok da güzel bir şey, sanıyorum Leo’dan biraz daha küçük bir kedi, bizimkine yanaşmaya çalışıyor ama bizimki onu görünce hemen değişti, tıslamaya başladı, garip garip sesler çıkarttı.
Zaten çok sokulgan değil hiç bana sarılmaz o pembe dudaklarıyla yanağıma öpücük kondurmaz, hep kendini sevdirsin, bencil, biraz soğuk bir kedi Leo anlayacağınız. Onun bir de bugünkü tıslamalarından daha korkuncunu veterinere götürdüğümüzde görmüş, bir hafta kendime gelememiştim, bu korkunç kediyle aynı evde mi yaşıyorum diye. Öyle korkunç bir haldeydi ki kedi değil vahşi bir panter falan derdiniz. Eve geldikten sonra normale dönmüş, yine benim o, ara sıra pati atan küçük küçük ısıran masum tatlı kedim olmuştu. Bugünkü hali o kadar korkunç değilse bile, o kendini veterinerde olduğu gibi tamamen savunmaya almıştı. Kucakladım kedimi, onunla konuşa konuşa eve çıktım. Ona o kedi seninle arkadaş olmak istedi, niye öyle kötü kötü tısladın diye sordum, bana ‘miyav’ dedi. Anladım, daha ilk kez görmüş, tanımıyormuş, bana bunu demek istedi o miyavıyla. Kendi kendime, ‘kedi bile tanımadığı, güven duymadığı zaman nasıl temkinli, kendini korumaya alıyor adeta, sanki insan gibi’ dedim. Gerçekten akıllı hayvanlar, boşuna dört ayaklarının üstüne düşmüyorlar. Hani biz canlıların en akıllısıyız ya, bazen duygusal yanımızı daha çok kullanıp aklımızı süresiz izne çıkarıyoruz, yani tedbiri elden bırakıyor, zor durumlara düşüyoruz. Oysa hiç tatilde olmaması gerekiyor aklın, hep çalışması, hep uyanık olması gerekiyor. Hayatınızı günümüzde duygularınızdan ziyade aklınızla yaşamanız gerekiyor artık. İyilikten maraz doğuyor, bunu ta eskiler de demişler, ama belki de bugünkü kötülüklerin yanında o kötülükler bile masum kalıyordu.
İyilikten gerçekten de maraz doğuyor. Ne kadar da doğru bir söz olmuş, yaşadığımız zamanla tam örtüşüyor. Gün geçmiyor ki kötü bir şey duymayalım, temiz yürekli insanlar kandırılmasın. Sanki kötülükler yarışıyor ve bizler ibretle izliyoruz bu haberleri medyadan. İyi niyetler suistimal edile edile günümüzde insan kötü durumda birini görse yardıma gitmeye korkar hale geldi. Altından ne çıkacak acaba korkusuyla uzak durmaya çalışan insanlar haline gelmedik mi çoğumuz? Hangimizin kalbinde merhamet yok aslında? Ama o merhamet duygusunu bastırmak zorunda kalmıyor muyuz sevgili okurlar?
Gerçekten de bu tür insanlar var ve bizler bu duyduklarımızın, gördüklerimizin sonrasında ürküyor, korkuyoruz. Biraz da bu yüzden yeni insanları kolay kolay hayatlarımıza almıyoruz. Kimin nesi olduğunu yani geçmişini bildiğiniz insanlara daha bir sıkı sarılıyorsunuz. Bu kötü insanların var olduğunu duydukça tedbirli oluyorsunuz ister istemez, yaşamın şartları bunu gerektiriyor. Her gülen yüze, ‘ah ne kadar da hoş sohbet ya da tatlı dilli’ diye kapılmıyorsunuz. Daima bir soru işareti oluyor kafanızda. Sizin de aklınızda bu soru işaretleri olmalı sevgili okurum, olmalı ki sonradan yaşadıklarınız ruhunuzda yaralar açıp psikolojik dengenizi bozmasın. Bunun içinde insanları hemen hayatınızın içine sokmamalı, sorgulamalı denemeli, gözlemlemelisiniz. Devir eski devir değil, insanlarda eskisi gibi masum ve saf değil. Kalbinizin sesiyle her zaman hareket etmemeli, bir de mantığınıza danışmalısınız. İyi bir gözlemci olursanız arkadaşlık ettiğiniz insanların gerçek kişiliklerini de görebilirsiniz. Gönlünüzün gözleri açık, bence bundan sonra mantığınızın da gözünü açın. Böyle olunca sorun yaşayacağınızı düşünmüyorum. Kendinizi iyi yürekli olduğunuz için suçlamayın, keşke herkes öyle olsaydı da, hepimizin de endişeleri korkuları olmasaydı. Yine iyi yürekli ama aynı zamanda da tedbirli olun. Bu zor bir şey değil, sadece her söylenenin doğru, her insanında göründüğü gibi olmayabileceğini de hesaba katarak davranın. Umarım bundan sonraki yaşantınızda daha tedbirli olursunuz, insanlar kediler gibi dört ayağının üstüne düşmüyor, zaten dört ayağı da yok, sevgiler…
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
Twitter: @yesimtijen
YORUMLAR