Pandemi sonrası dijitalleşmenin yansımaları...
Covid 19 Pandemisi günlük rutinlerimizi değiştirdi. Motivasyonlarımızı değiştirdi. Hayata bakış açımızı. Yaşam biçimizi değiştirdi. Kuşkusuz dijital dünya ile beklenmedik ve hızlı bir şekilde daha fazla haşır neşir oldu birçoğumuz. Jan Van Dijk’in “Ağ Toplumu” adlı eserinde ifade ettiği gibi “Birbirine bağlanmış bağıl bir çağda” yaşıyoruz. Her bir bireyin dijitalleşmeye daha fazla evrildiği bu günlerde, eğitim sistemi pratikleri biçimi de değişime uğradı.
Online alışveriş, online eğitim etkin kullanılıyor artık.
Sözün özü; dijitalleşme etkin bir iletişim biçimi oldu.Bu noktada; gelen e-posta ve geri bildirimlerden anlıyorum ki; var olan bir sorunla ilgili endişeleri artan ebeveynler var.
Evden dışarı çıkma fırsatı olmayan çocukların,ergenlerin dijitalleşme sürecinde ‘kontrolü’ nasıl sağlayacakları. Farklı yanıtları var elbette. Ve bu noktada şunu yapın, bunu yapın şeklinde "kuralcı" bir söylem yerine “samimi ve etkin bir iletişim” diyorum. Yalnızca üç ana başlıkta yer alan maddeleri uygulamak şimdilik yeterli olabilir.
1- Teknolojik aletlerden uzaklaştırmak için buyurgan bir söylem yerine onlara değerli bir zaman etkinliği bir seçenek oluşturulabilir. Birlikte mutfakta yemek, balkonda çiceklerle ilgilenme, puzzle, resim, müzikle ilgili etkinlik gibi sayısız etkinlik gerçekleştirmek gibi...
2- Kitap, kitap, kitap diyorum. En azından kitap okuma alışkanlığı için periyodu oluşturabilmek için aynı gün, aynı saatlerde belirlenen bir kitap okuma saatleri oluşturulabilir. Aile üyeleriyle birlikte aynı saatlerde kitap okumak gibi...
3- Yaptırım, ceza, korkutma vs. yöntemleri yerine çevrimiçi kuralları, riskleri ve yapmaları gerekenleri anlattıktan sonra, teknolojik aletleri nasıl, ne zaman ve ne şekilde kullanması gerektiği konusunda karşılıklı sözlü ya da yazılı bir “işbirliği” yapmayı önerin.
Pandemi nedeniyle daha fazla merkezime aldığımız teknoloji baş döndürücü hızla hayatımızı değiştiriyor. O döngünün içinde kaybolan hayatlar var. Öyle ki, evlerindeki bilgisayarlar, tabletlerle büyüyen çocuklar, mobil telefonlarla bir uzvuymuş gibi yaşayan, hatta o cihazlar olmadan uyuyamayan gençler, hatta yetişkinler var. Bir ekran nesli var. Birbirleriyle göz teması kurmayan, sohbet etmeyen, gökyüzüne bakmayan, doğanın rengini, ışığını, sesini görmeden büyüyen bir nesil.
Bu noktada sorunun çözümü için “etkin iletişim” diyorum. Yukarıdaki üçüncü maddede belirttiğim karşılıklı anlaşma ve işbirliği yapılmasını önerebilirim. Sözlü mümkünse yazılı olabilir. Onlarla sanal ortamda veri ihlali, siber zorbalık, tehdit, hakaret, sanal bağımlılık gibi konular hakkında konuşmalı.
Tablet, telefon, akıllı cihazları kısacası yeni teknoloji aletlerini ‘ne zaman ve nasıl’ kullanması gerektiği konusunda beklentilerinizi‚ endişelerinizi ‚anlatmayı seçebilirsiniz. Ardından 'korkutan' bir söylem yerine neden endişelendiğinizi ‘neden ve sonuçlarıyla açıklama’ biçimi etkin bir iletişim şeklidir. Bu nedenle karşılıklı bir anlaşma yapın. Anlaşmanın gerçekleşmemesi durumunda yasaklamak yerine kısıtlama getirmek gibi. Örn. “Akıllı cihazlar şu.... saat aralıklarında bir kutunun içinde kalmalı. Mümkünse bu tüm aile üyeleri için uygulanabilir” olabilir.
Bu konuyu açıklayan bir aşağıdaki örnek sanırım açıklayıcı olabilir.
Bir ebeveyn anlaşması mümkün olabilir...
Mümkün. Ve öneriyorum. Peki, o anlaşmalar ciddi bir dille mi yazılmalı? Elbette kaygılandırmayan bir yaklaşım seçilmeli. “Onlara 'empati' dilinin kullanıldığı bir anlaşma fikri daha mı iyi olurdu?” derken, Amerikalı anne Janell Burley Hofmann’ın oğluyla yaptığı bir sözleşmeyi hatırlatmak istedim. Burley Hofmann, 13 yaşındaki oğlu Gregory'ye akıllı bir telefon alır, fakat oğlunun telefonu kullanabilmesi için annesinin hazırladığı 18 maddelik maddeyi kabul etmesi koşuluyla. İşte bir annenin oğluyla yaptığı anlaşmanın bir kısmı:
“Sevgili oğlum,
Seninle gurur duyuyorum çünkü artık bir telefon sahibisin, bu harika, seni kutluyorum. Bu telefonu sana ödünç veriyorum. Bunu sakın unutma.
- Bu telefonu hafta içi okul günleri akşam saat 19.30’da hafta sonu ise akşam saat 21.00’de kapatıp bize vereceksin. Telefon tüm gece kapalı kalacak.
- Okuldaki arkadaşlarınla mesajlaşmak yerine konuşmayı öğren.
- Telefonunu başkalarını aldatmak, kırmak ve hakaret etmek için kullanma. Yüz yüze söylemekten sakındığın şeyleri telefonda da söyleme.
- Kendinin ve başkalarının özel görüntülerini sanal dünyada paylaşma. Bu çok riskli bir durumdur. Sanal dünya senden çok daha büyük ve güçlüdür. İleride utanılacak duruma düşme.
- Telefon dışındaki hayatın da farkına var. Camdan dışarı bak. Kuşları dinle. Yürüyüşe çık. Google olmadan da araştırmayı öğren!
- Bu kuralları bozabilirsin. O zaman telefonunu elinden alırım. Birlikte oturur konuşuruz. Tekrar başlarız. Sen de ben de daima birlikte öğreniriz. Bu işte birlikteyiz, karşında değilim, taraf değiliz, yalnız değilsin.
- Umuyorum bu kuralları uygularsın.
- Bu metindeki birçok madde sadece telefonun için değil, senin tüm hayatınla ilgili. Çok hızlı büyüyorsun ve dünya çok büyük hızla değişiyor. Bu çok heyecan verici ama korkutucu da. Kendine ve gücüne inan çünkü hiçbir makinenin sahip olamayacağı kadar kocaman bir kalbe sahipsin.
Seni çok seviyorum ve hediyenin seni eğlendirmesini diliyorum...
Annen”
Yukarıdaki metnin içeriği değiştirilebilir, eklemeler yapılabilir. Metni karşılıklı olarak imzalayıp evin bir noktasına asmak gerekiyor. Kuralların ihlal edilmesi durumunda iki tarafı için de yaptırımlar mutlaka uygulanmalı diyor uzmanlar. Umarım işe yarar.
YORUMLAR