Modern çağın sendromu: Proje çocuklar!
Araştırmalar gösteriyor ki, modern çağın dayatmasıyla bazı ebeveynler mükemmeliyetçilik sendromu yaşıyorlar. Kendilerini süper anne-baba gören bu ebeveynler, çocuklarını ise adeta proje olarak görüyorlar. Ve yine araştırmalar gösteriyor ki proje olarak yetiştirilen süper anne babaların çocukları, yalnızca not odaklı akademik başarılar elde edebiliyor. Asla sınırların dışına çıkamıyor, yaratıcı ve özgün fikirler üretemiyorlar…
Öyle ki; hayatlarını fanusta yaşayan balıklar gibi, dış dünyadan habersiz, yakın coğrafyada olan savaşların nedenlerinden, açlık, küresel ısınmadan v.s habersiz, okumayan, araştırmayan yalnızca ‘süper anne ve babaları’ tarafından onaylanmaya adıyorlar adeta.
Proje çocuklar diyorum çünkü yaşamlarının her dilimi dünyaya gelmeden önce planlanıyor. Hatta her saati, her dakikası, hangi okula gideceği, kimlerle arkadaş olacakları, ders çalışma, uyuma, yeme, giyinme, sinema, tiyatro aktivitelerini, arkadaşlarıyla görüşme saatlerini onlar adına belirleyen süper anne babaları var.
Hatta sınav öncesi kalori hesaplayan ebeveynler bile var. .
Yakın zamanda bir yerlerde okumuştum. Çocuğunu TEOG’a hazırlayan bir anne şöyle diyor. “Ve büyük gün geldi nihayet. Günlerdir düşünüyor karar veremiyorum. Sınav öncesi akşam yemeğinde daha iyi protein alabilmesi, enerjik olabilmesi için et mi almalıyım, balık mı. Beni aldı mı bir stres…”
Bu çocuklardan yaratıcılık özgün fikirler çıkabilir mi? Elbette hayır.
“Kaldır ellerini bırak elindeki boyaları! ”
Eline aldığı renkli kalemlerle ya da sulu boyayla resim çizmek istiyor. Ancak çizemiyorlar bile Sonra ne oluyor? Tabii ki bu eylemi yarım kalıyor. Süper anne babası iş başında. Çığlık ata ata koşar adımlarla, ‘dur evladım, biz ettik sen etme, sakın kıpırdama, ellerini havaya kaldır, bırak elindeki boyaları’ diyerek bir hamle yapıyor. Alıyor boyaları, kirlenen eller yıkanıyor özenle…
Çocuk bu defa daha masum bir oyuncak tasarlamak istiyor. Evdeki kaşıklarla, karton kutularla, mandalarla kendi oyuncağını tasarlamaya karar veriyor. Ancak nerdeeeee mümkün mü.. Anne bir hamleyle atlıyor yine: ‘Evi kirleteceksin, bırak su saçma fikirleri, sana istediğin oyuncağı alırım” diyor.
“İtiraz yok ezberlenecek!”
Bahçede top oynamak istiyor. Ona da izin yok. Dikey yapılaşmanın hakim olduğu şehirlerde oyun alanları bulabilirse. Çocuk okulda nefes alırım diyor belki. Ancak orada da şansı yok. Müzik dersinde köşede duran piyanoya dokunmak istiyor, ancak piyanoya dokunamaz, çünkü yasak. Ezberlemesi istenen şarkıyı değil, kendi yazdığı şiiri, besteyi okumak istiyor.
Gezegenlerin ismi ezberlenecek, Mars’ı sormak yok!
Ya da, gece gökyüzünde gördüğü bir yıldızı anlatmak, derste isimleri ezberletilen gezegenlerden Mars’ta hayat var mı yok mu vs. sorular sormak istiyor. Ancak bu da mümkün değil. Çünkü müfredatın dışına çıkan sorular sormaya izin yok. Burada öğretmenlere de kızamıyorum, malum onlardan müfredeta uygun eğitimi verilmeleri isteniyor. Ama en azından özgün fikirlerine müdahele etmeseler... O da mümkün değil.
Derste görevler belirlenmiş. Resimler aynı yöntemle, benzer renklerle, masalara sıçratılmadan, kıyafetleri kirlenmeden, özenle aynı tuvale çizecek. Ezberi güçlü olacak! Bitkilerin kökleri ezberlenecek, ancak bitki kökleri keşfedilmeyecek, dokunulmayacak. Formüller ezberlenecek. Ancak nasıl kullanılacağına kafa yorulmayacak. Herkes istenilen aynı şiiri ezberleyecek. Herkes öğretmenin istediği konuları ezberleyecek.
Yakın coğrafyada olan bitenleri merak edenler de oluyor. Bir haritayı eline almak istiyor. Ama o da mümkün değil. Ancak ondan istenilen yalnızca verilen savaş, anlaşma tarihlerini ezberlemek.
Araştırmak, belki mikroskobun altında incelemek vs. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Sonra ne mi oluyor? Bu sorunun cevabını bir araştırmayla açıklayalım.
Sosyo- ekonomik düzeyi düşük çocuklar daha yaratıcı!
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi’nde yayınlanan bir çalışma İlköğretim 6. sınıf öğrencilerinin yaratıcı düşünme becerilerinin gelişimini araştırıyor. Çalışmanın sonucunda illköğretim 6. sınıf öğrencilerinin yaratıcılık düzeylerinin ‘akıcılık’ boyutunda farklılık göstermediği sonucuna varılıyor: Bu açıdan birbirlerine benzer çocuklar..
Bana göre araştırmanın en ilginç sonucu ise, çok şaşırtıcı. “Sosyo- ekonomik düzeyi yüksek ailelerde, çocukların yaratıcılık düzeylerinin düşük düzeyde olduğu tespit edildi…”
Kısacası araştırmada deniliyor ki; yaratıcı, özgün fikirlerin sahibi çocuklar özgür bırakılan, müdahale edilmeyen ve de gelir seviyesi düşük ailelerden çıkıyor!
Başarılı çocukların süper anne-babaları yokmuş!
Bu savı bir çalışmayla daha destekleyelim. Psikolog Benjamin Bloom, başarılı çalışmalara imza atmış bilim adamlarının, sanatçıların, sporcuların çocukluk yıllarını araştırdığında, bir sonuca ulaşır. Bu çocukların anne ve babalarının yıldız çocuklar yetiştirmeye odaklanmadığını fark eder. Onların, çocuklarını bir proje olarak görmeyen, süper ebeveyenler değil, yalnızca onları özgür bırakıp, motivasyonunu desteklediğini görüyor.
Örneklendirelim; En ünlü konser piyanistlerinin, yürümeye başlar başlamaz özel ders aldıkları olmamıştı; kendi çabalarıyla başarmışlardı. Ya da ünlü basketbol yıldızı Michael Jordan gibi. Jordan, yetenekli olmadığı, boyu kısa olduğu gerekçesiyle okul bastekbol takımına alınmasa da kendi çabasıylabasketbolcu olabilmişti.
Sancar ya da Arda nasıl bir çocuktu sizce?
Örneğin futbolcu Arda futbol eğitimi aldığı ya da bu konuda eğitim veren okullara gittiği için Arda olmamıştı. Aksine bu yeteneği ailesi tarafından engellenmediği için, sokağında doyasıya top oynayabildiği için dünyanın alkışladığı bir futbolcu olmuştu. Aldığı Nobel Kimya ödülüne layık görülen bilimadamı adamı Aziz Sancar. 8 çocuklu kendi ifadesiyle okuma yazma bilmeyen ancak eğitime önem veren anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Muhtemelen ilkokulda, ortaokulda özel farklı bir eğitim ya da okul dışında özel dersler almamış, uyku, yemek, dışarıya çıkma vs. saatleri planlanmamıştı. Yaptığı tek şey hayallerinin peşinden koşup yeteneklerine uygun eğitim almaktı.
Kısacası bulgular, diyor ki, onlar sizin yalnızca çocuklarınız. Projeniz ya da uzantınız değil. Çocuğu yaratıcı özgün fikirler olmasınısiz programlayamazsınız. Çocuklarınızın dünyaya özgün fikirler kazandırmasını istiyorsanız, bir rahat bırakın, nefes alsınlar, onları düşlerinin peşinden gitmeleri için özgür bırakın. Bırakın kanat çırpsınlar düşlerine…
YORUMLAR