Bil bakalım ne? Baş harfi "T"

Geçen akşam yemekte kızım bir oyun başlattı; "kelime bulmaca". Biri bir kelime tutup ilk harfini söylüyor, ardından biz de sorular sorarak ne olduğunu tahmin etmeye çalışıyorduk. Canlı mı cansız mı, bitki, hayvan yoksa eşya mı, yenir mi yenmez mi, büyük mü küçük mü derken kahkahalar arasında akıp gidiyordu zaman.


Bir an durdum Asım'ın "T" ile başlayan, cansız ve eşya kelimesini düşünürken. Dışarıdan baktım evimize. Etraf zifiri karanlık. Seslerden keçi melemesi, inek homurtusu ve kurbağa vıraklaması var. Evde loş bir ışık ve kelimeyi bir türlü bilemediği için kıvranan kadına yöneltilmiş kahkahalar. Kendimi kısa bir an Tolkien'in Orta Dünya'sında, bir hobbit kovuğunda sandım. Sonra kelimeye döndüm tabi. En sonunda elektronik mi diye sormak aklıma geldi ve Asım "evet" dedi. Bizim evde yıllardır olmasa da televizyon dedim, teyp dedim ama bir türlü bulamadım. Meğer telefonmuş.


Oturduk onca ipucuna rağmen bulamayışıma güldük bir süre. Gündelik yaşantımızdan bu kadar uzaklaştığını, aklımıza bile gelmez olduğunu fark edip şaşırdık. Sadece bir yerde sabit durunca ara sıra çeken bir aletti artık akıllı telefon ve pek de kullanılmayan bir şeye dönüşmüştü. E internet zaten yok hala. İyice çıktı böylece görüş alanımızdan meret.


Eskiden evde kitaplığın karşısına geçer okumayı çok istediğim ama bir türlü zaman bulamadığım kitaplara bakıp dururdum. Şimdi haftada iki-üç kitap bitiriyorum. Akşamları Cemre uyuyunca dokuzda Asımla karşılıklı oturup okuyor, bazen de okuduklarımızı tartışıyoruz.


Ama bundan daha iyisi konuşuyoruz. Evliliğimizin başından beri içimizde kalanlar varmış meğer.

Sakladıklarımız.

Duyulmaya başladılar bu sessizlikte. E duyulunca bir kere, döküldüler de eteklerimizden.

Birbirimizin gözlerinin içine sadece birbirimizi görerek bakmayalı çok olmuş. Bakıyoruz şimdi Dünya'da bizden başka kimse yokmuş gibi gelen bu yalnızlıkta. Arada köy yolundan geçen arabalar da olmasa gerçekten de inanacağız buna.


Sabit telefonlar varken ne oluyormuş hatırladım biraz çocukluğumdan şimdi. Çok daha az bölünüyormuş insan. Sadece çok önemli şeyler için. Kendiyle hesaplaşmamak için kaçacak daha az deliği kalıyormuş mesela kendini yalnız bulduğu her an internete ulaşamayınca, TV'yi açamayınca.


Telefon iletişiminden çok kanlı canlı iletişim yeni bir deneyimdi. Misafirlerimizin çat kapı gelmesi ve hal hatırın göz göze sorulması çok başka hissettirdi.


Gün içinde "bölünmemezlik" bu yenilen me ve dinlenme sürecinde bize iyi geldi. Bir süre sonra sıkılır mıyız bilmem ki zaten çok sürmez herhalde bağlantıyı kurmamız sanal dünyayla. Yine de ihtiyacımız varmış bunca sakinliğe, onca koşuşturmacadan sonra.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Alışıyor insan, ve bu çok daha iyi oluyor. Özledim bende telefon ve İnternet çekmeyen köyümü :)
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.