Affediyorum
Bu yazıya 8 Kasım'da başlamışım. Bitmemiş, devam etmemiş bir türlü. Ama şimdi içimde sürekli "korkuyorum" diyen parçamla devam ediyorum yazmaya. "Benim yaptığım bir hata yüzünden, kötü bir şey olmasından korkuyorum."
8 Kasım 2020
Birkaç gündür yazı yazmak için oturuyorum bilgisayar başına ama yok... İçim bomboş. Çıkmıyor tek bir söz benden. Kendimden bile saklıyorum sanırım. Zorlandım. Saat 1.00 olmak üzere ve ancak açılıyorum dışıma. Size.
Bir haftadır "suçlandığım" zamanlara dair anılar kopup geliyordu zihnimden. Birkaç rüya parçası da hatırlıyorum şimdi. Hep aynı tema... Ne zaman böyle olsa sonunda her şeyi yerli yerine oturtmam için bir de olay yaşanır peşinden. Yine öyle oldu. Çok, çok sevdiğim bir dostum, canının çok acıdığı bir anda beni suçladı. Daha bana yazmadan bana doğru gelmişti enerjisi, kaçmaya çalıştım ama yok, yakalandım. İçim tuz buz oldu. Daha önce bir kere daha aynı yerden kırılmıştım. İkisi bir oldular. Büyüdü. Kalbimin içinde patladı.
Hayal kırıklığı hissettim, hüsranla karışık. Bu haksızlık diyen cılız bir ses vardı. Onu duydum. En büyüğü hayal kırıklığıydı. O an daha berrak bir farkındalıkla gördüğüm şey ise hissettiğim duyguların dostuma yönelik değil kendime yönelik oluşuydu. Kendime yönelik bir hayal kırıklığı yaşıyordum ben. Çocukluğumdan beri... Suçlandığım zaman, o suçlamaya inanan, kendini hatalı bulan bir tarafım vardı. Büyük bir tarafım.
Bunun bir kısmı eksiklik inancımdan, hayatımın zemininde olan "yapamam/yapamıyorum" sesinden yani sonradan (insan tasarımı sisteminden) öğrendiğim üzere kalp merkezimden geliyordu. Bir diğeri fıtratımda var olan "düzeltme" enerjimden kaynaklanıyordu. Hata fark ettiğim an düzeltme refleksim çalışıyordu suçlandığımda. Bu nedenle içgözlemle kendi davranışıma odaklanıyordum düzeltmek için. Bunları anlıyordum ama bir parça eksikti sanki. Geçenlerde kendimi tam olarak kabul etmeye niyet etmiştim. Sevmeye. Bununla ilgili bir şeyler yüzeye çıkıp çıkıp duruyordu. Onunla ilgili olduğunu seziyordum. Kendimi dinlemeyi sürdürdüm.
Dostum bana o sırada onu duymadığım için kızgındı. Fark ettim ki ben de kendime onu duymadığım için kızıyordum. Onun ihtiyacını karşılamam gerekiyordu benim. Böyle diyordu içimde bir yer. Orayı tanıyorum geçenlerde bahsettiğim ihtiyaç karşılamaya güdümlü yer. Kendini dünyadaki herkesin ihtiyaçlarından sorumlu görüyor. Öyle bir delilik hali var orada. Dünya'daki her şeyi düzeltmem gerektiğini söyleyen bir tarafım da var yukarıda bahsettiğim. O da eğer ben güzel, çalışan, mükemmel bir şeyi bozarsam kızar bana. Affetmez. Çok üzülür. Demek diyorum fıtratımın düzelterek ve ihtiyaç karşılayarak kollektife armağan veren enerjilerim beni aynı zamanda bu şekilde de koşulluyor. Suçlu hissediyorum yapmazsam/yapamazsam. O yüzden bana yöneltilen her suçlamayı içime alıyorum. Sahipleniyorum. Canımı yakıyorum.
Burayı gördüm, sardım, hikayesini duydum. Yorgundu. Hele dinlensin dedim. Bıraktım. Ama bitmedi. Bir zemin daha seziyordum. Görünür olmadı. Uyudum.
Sabah uyandım içimde bir ses "yaptığım ve yapmadığım her şeyden sorumluyum" dedi. "Yapmam gerektiğini bilmediğim ya da o an farkında olmadığım şeyler için bile". Çılgınlıktı bu... ama gerçekti. Yaptığım ve yapmadığım her şey için kendimi suçluyordum. Esneklik bulamıyordum bu zeminde. Bana alan yok, hataya yer yok.
3 Şubat 2021
Aslında Kasım'dan beri çok şey değişti. Öyle derin kabul alanları açıldı ki içimde kendim için... Kendim için diyorum; bu hata yapmama izin vermeyen parçam herkesi kabul edebiliyordu çünkü. Sadece kendine izin vermiyordu.
Bir parça kalmış. Az önce bu ayın ödemelerine bakınca içimi korku kapladı. Yaptığım bir harcamayı fuzuli buldum. Hemen geçmişteki bazı anıları hatırladım. Dar zamanda keyif için yaptığım bir kaç şeyi... Kızdım kendime yine.
Bunu hiç kabul edemediğimi gördüm. Yanlış yapıyordum ben... Neden yaptım, nasıl yaptım diye yedim bitirdim kendimi.
Yorgunum şimdi. Gördüm çünkü yine aynı yer... "Doğru davranma baskısı" bu. Sanki herkes hata yapabilir ama ben yapamam. Yapmamalıymışım gibi.
Affetmek istiyorum kendimi.
Bu gece.
Şimdi.
Affediyorum kendimi.
İzin veriyorum kendime.
Şefkatle sarıyorum kendimi.
Artık kendimi suçlama dönemi; bitti.
YORUMLAR