Korkuyla birlikte
Cemre'nin kulaklarını küçükken deldirmek istememiştim. Onun bedeniyle ilgili kararları ona bırakmıştım. İki ay önce ben kendi kulağımı ikinciye deldirince o da küpe takmak istediğini söyledi ve onunkileri de deldirdik. Dün küpelerini yenilemek istediğini söyledi ve bunu başarmamız tam 3 saatimizi aldı.
Alt tarafı iki küçük küpe dersiniz değil mi? Cık. Öyle değil. Bildiğin hayat dersi.
"Korkuyorum anne," dedi. "İstemiyorsan sonra yapalım yavrum" dedim... "Ama şimdi yapmak istiyorum" dedi.
Hazır olmasını bekledik. Nefes aldı, olumlama yaptı.
Yok. Korkusu geçmedi.
Arzusu da.
Ne zaman "tamam anne hazırım" dese, parmağım kulağına değdiğinde ağladı, geri çekildi. Ben de bekledim.
1.5 saatin sonunda akşam babası gelince yapmaya karar verdi.
"Neyin geçmesini bekliyorsun?" diye sordum ona. "Korkumun," dedi.
Acımasından korkuyordu.
"Acıyacak bitanem. Sana her zaman dürüst oldum. Yine öyle yapıyorum. Acıyacak evet. Ve korkun geçmeyecek. Çünkü bedenimiz acıdan korkar. Acıdan kaçınır. O yüzden elimi her uzattığımda bedenin korkmaya devam edecek. Bu yüzden bitanem, korkun geçmeyecek. O yüzden sen korkunla birlikte, istediğin şeye izin vermeye hazır olduğunda bana seslen. Cesaret dediğimiz şey korkusuzluk değildir çünkü kuzum. Korkarız ve korktuğumuz halde deneyime kendimizi açarız."
Zor oldu. Korkusu büyüktü ama değiştirdi sonunda...
Kendimi düşündüm. Değişimden korktuğum zamanları. Belirsizlikten, daha fazla acı çekmekten, karanlıktan, yüzleşmekten... Korkumun elini tutup hadi, şimdi, birlikte demiştim birçok seferinde… Bazen de o benim elimden tutmuştu. Beklemiştim öyle eşikte.
Bazen sabahları sağ elimin orta parmağında egzama ile uyanıyorum. O zaman biliyorum ki bedenim korkuyor. Yeni bir şeyin ya içindeyim ya da bana doğru geliyor ve korkuyorum. Şu an hissetmesem de, korkumun geri planda bir yerde olduğunu anlıyorum ellerimden.
Sorun yok. Güvendeyim... Sadece burada daha önce hiç bulunmadım, zemini tanımıyorum. Elini tutuyorum sonra korkumun; "Hadi," diyorum. "Gel birlikte öğrenelim."
YORUMLAR