İyileşme Günlükleri - 2

3 Temmuz 2012*


Bugün kafamı toplamak dünden daha zor. İçimdeki koca deliği fark ettiğimden beri sanki anılarım, düşüncelerim kafamın içinde durmadan dönüyor. Sürekli bir uğultu var kulaklarımda. Düğüm çözüldü ve benliğimin üzerindeki örtü kalktı sanki. Her şey iplik iplik ayrıldı ve bir anda içimin boşluğunda asılı kaldı. Hepsinin nedenini anlıyorum ve biliyorum ama örtünün altında hiç tanımadığım bir şey olduğunu da seziyorum. Aynı anda hem her şeyi biliyor, hem hiçbir şey bilmiyorum. Korkuyorum. Çok.


Değersizlik hissimin, özdeğer yaramın ya da değersiz olduğuma dair içime işlemiş inancın nedenlerini artık görebiliyorum. Koşullu sevgi dili, ödüller, cezalar, çocuklar üzerindeki davranışçı disiplin biçimleri, asırlardır soyumdan bana kadar aktarılan yaralar. Suçlayacak birileri olsaydı her şey daha kolay olurdu; annemi ve babamı ya da hayatıma giren diğerlerini suçlardım ama şimdi içimin deliğine baktıkça görebiliyorum insanların delik deşik içini. Yaralarımızın aynası gibiyiz hepimiz sanki.


Birileri beni görmezden geldiğinde, sınırlarımı aştığında, benim üzerimde otorite/iktidarmış gibi davrandığında, beni aramadığında ya da sormadığında, benim hakkımda eleştiride bulunduğunda hep aynı duygu ziyaret ediyor beni; değersiz olduğumun kanıtı gibi görünüyor tüm bunlar bana. Acı içinde öfkeleniyor, savunmaya geçiyor ya da saldırıyorum.


Gerçek benliğimin değersiz olduğuna ve kabul görmeyeceğine dair inancım, ilişkilerimde bana en çok acı veren şeyin kök nedeniymiş meğer:


Onay ihtiyacımın.



Durumun benim için ciddiyetine bakılırsa benim pek sevgili "onay bağımlılığım" bile diyebilirim. Kendi benliğim, varlığım hakkındaki bu inanç bana öyle acı veriyor ki onaylanmadığım her durum bana "sen sevilmeye, değer görmeye, kabul görmeye layık biri değilsin" diyor.


Sıradan muhabbetlerdeki fikir ayrılıkları beni zorluyor ve konuyu kapatmakta zorlanıyorum. Aynı fikirde olmama durumunu direkt kabul görmeyen benliğim ile ilişkilendiriyor ve kişiselleştiriyorum. Varlığım onaylanana kadar ısrar ediyorum. Ufacık küslükler bile içimde huzursuzluğa, hatta bazen paniğe neden oluyorlar. İlişkimdeki çıkmazı hemen çözmek, hemen barışmak için bütün acelem bundan. Hatta fazla fazla dilediğim özürlerimin nedeni de...


Hayat boyu sahip olduğum için kendimle gurur duyduğum "uyum yeteneğim" de buradan şekilleniyor; kabul görmek için uyum sağlıyorum ve kendi isteklerimi, ihtiyaçlarımı dile getirmiyorum. Önce nabzı ölçüyorum, onaylanacağını düşünüyorsam dile getiriyorum ya da kararlarımı, düşüncelerimi eğip bükerek anlatıyorum. Uyumsuz olmaktansa susmayı yeğliyorum. Buna o kadar alışmışım ki sustuğumu, dürüst davranmadığımı bile bilmiyorum. Özellikle söz konusu annem ve babam olduğunda onaylarını almak hayat memat meselesine dönüyor, içimdeki boşluk dolmak için en çok onların beni gerçekten tanımasına ve olduğum gibi kabul etmesine ihtiyaç duyuyor. İçimdeki ufacık çocuk bundan bir türlü emin olamıyor.


Şu an kendimi çaresiz hissediyorum; çünkü ben isteklerimi, ihtiyaçlarımı, gerçek düşüncelerimi nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum. Bunları söylemekten korkuyorum. Ya söylediğimde sevilmezsem? Ya kabul görmez ve yalnız kalırsam? Bu düşüncelerin içimdeki boşluktan kaynaklandığını artık biliyorum ama yine de korkuyorum.


Bu hayatta en çok istediğim şeylerden biri çevremde olan biten her şeyden kendimi sorumlu hissetmemek olurdu herhalde. Neden olaylar ve kişilerle kendi arama bir mesafe koyamıyorum? Kişisel bir alan, bir nefeslik? Neden öğretmenim sınıfa ceza verdiğinde hiç suçum olmasa da utanıyorum? Neden bir yakınımın davranışından ya da arkadaşlarımı götürdüğüm bir yerin durumundan dolayı hep suçlu hissediyorum? Neden dünyadaki her şey benim bedenimin içinde olup bitmiş gibi geliyor? Henüz bilmiyorum ama kişisel alanımı kuramamamın özdeğer yaramla bir alakası olduğunu hissediyorum. Belki de "uyumsuz ve kötü" olduğumu ve dünyada böyle gördüğüm her şey de benim kötülüğümden bir şey taşıdığını sanıyorum.


Doğuma çok az zaman kaldı. Bazen kızımın da beni sevmeyeceğinden korkuyorum; aynı eşimin bir gün benden sıkılacağını düşündüğüm, buna inandığım gibi. Bu düşünceyi içimde taşıyarak nasıl anne olabilirim ki? O vakit kızımın sevgisini kazanmak için tutarsız davranmaz mıyım? Ona koşullu sevgi dili kullanmaz mıyım; "Bana sevildiğim hissettirirsen ben de senin dediğini yaparım." Sevgisini hissetmediğimde öfkelenip, korkmaz mıyım? İçimdeki boşluğu dolduracak şey kızım mı? İçimdeki boşluğu dolduracak şey başkaları ve onayları mı? Bu soruyu ve cevabını asla unutmamalıyım... İyileşene kadar.


İçimde bulduğum bu derin karanlıktan nasıl çıkacağımı hala bilmiyorum. Şimdiye kadar hep yaralarımın gerektirdiği gibi davrandım; peki bütün bu yaraların ardında kendini hiç ortaya koyamamış küçük kız kim? Nerede? Keşke onu bana getirebilsem ve kızımı onunla karşılayabilsem. Kızım onu tanıyabilse. Keşke onu tanıyabilsem.


Hemen olmayacak biliyorum daha fazla korkuya kapılmak istemiyorum. Sakin olmak ve karanlığıma bakabilme cesaretimi kaybetmemek istiyorum. Işığım da orada çünkü. Biliyorum.


*Hamilelik günlüklerimden.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Bende butun bu sorulari surekli kendime soruyorum 3 cocugum var.Kendimu sorgulamaktan yorgun düştüm ne kendime ne cocuklarima faydam var ama cevap bulamıyorum yazinizin devamini dort gozle bekliyorum.
    CEVAPLA
  • Misafir Harika bir yazı seda hanım
    CEVAPLA
  • Misafir Merak ediyorum bu kisimdan sonra bosluklarinizi nasil doldurdunuz degisim nasol oldu, nasil bir yol izlediniz? 5 yil olmus nerdeyse kendiniz olan tutumunuz degisti mi, ya kizinizla olan diyalogunuz ne durunda?
    CEVAPLA
  • Misafir merhaba. ben seda. izlediğim yolu devamında anlatacağım ancak iyileştim evet. kızımla diyalogum da gayet iyi. bu sorgulamalar beni çok değiştirdi. oradan çıkılıyor bir şekilde, insanın ışığı da kendi içinde. sevgiyle...
    CEVAPLA
  • Misafir Çok güzel
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.