Toplumun anneliği

Geçtiğimiz günlerde oğlumla birlikte “çocuk dostu” bir kafeye gittik. Çok tercih ettiğimiz mekânlar olmasa da; o gün kafamıza esmişti işte. Sipariş etmiş olduğumuz içeceklerimizi beklerken; hemen yanı başımızda saklambaç oynamaya başlayan dört çocuğu seyre daldık. Onları seyreylerken; oyun oynayabilecekleri alan bırakmadığımız bir dünyada çocukların oyunlarına nasıl da sahip çıktıkları üzerine düşünüyordum. Birkaç masa ötemizde bir çiftten erkek olan, çocuklardan rahatsız oldu ve onları sert bir şekilde uyardı. Ardından çocuklardan birisinin annesi geldi, oyun ise çoktan sona ermişti. Çocuklar az sonra başlayacak olan gerilimi hissetmiş olacaklar ki; yüzlerinde korku dolu ifadelerle bizim masamızın arka tarafına geçtiler. Çocukların anneleriyle, bu bağırıp çağıran kişi arasında gerilim gittikçe tırmanıyordu. Bu kişi, kadınlara; ülkemizde duymaya çok alışkın olduğumuz o meşhur sözü sarf etti: “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?” ve ekledi: “Ben iki üniversite bitirdim, cahil kadınlar!” Olaya müdahale etme girişiminde bulunsam da; sesimi duyuramıyordum ve hemen yanı başımda bulunan çocukları teskin etmeye çalıştım. Kafe çalışanlarının araya girmesiyle; kadınlar çocuklarını alıp gittiler. Hemen ardından ise bu çift, kafeyi terk etti.


Olayın ardından sıklıkla düşündüğüm şeyleri yine düşündüm.


Kafenin yetkilisiyle konuştum. Adamın yaptığı şeyin yanlışlığının farkında olduklarını ancak bu tarz olaylarda ellerinden çok da bir şey gelmediğini ifade etti. Kavga vb. durumlarda eylemi engellemek ve mağduru korumak maksadıyla girişimde bulunan kişinin başına neler geldiği ile ilgili medyada sıklıkla yer alan haberler; bu tarz durumlarda olaya dâhil olmak yerine izlemekle yetinmek gerektiği bilgisini kazımıştı sanırım zihinlere. Elbette bu tarz durumlarda izleyici olmanın tek nedeni; medyada yer alan haberler değildi. Çünkü biz uzun bir süredir hemen her şeyi sadece izlemekle yetiniyorduk.


Bilinçli eylem ve tercihlerimizle yaratmış olduğumuz bu sistem yıllarca hayatta sahip olabileceğimiz en önemli şeyin “başarı” olduğu bilgisini kodlamıştı zihinlerimize. Ve bizim için başarının ne olabileceğini hiç düşünmemiş, genelin kabul ettiği “başarı” konusunda hemfikir olmuştuk. Kendimizi çoğunlukla eyleme dökemediğimiz bilgiyle tıka basa doldururken; asıl önemli olan şeyleri es geçmiştik çoğunlukla. Ve başarı bizim için sahip olduğumuz kariyer ve bu kariyere sahip olabilmek için aldığımız, kişiliğimizin de önüne geçen diplomalardı. “Başarı benim için önemli değil” diyen kişi dahi avuçları kızarıncaya kadar alkışlıyordu “başarıyı”.


Gündüz vakti çocuklarıyla bir kafede oturan kadınlar, o adamın gözünde “cahil kadınlardı” çünkü. Tek meziyetleri de evlenip, çocuk büyütmekti. Çünkü toplum anneleri her hâlükârda köşeye sıkıştırıp, sorguya çekebilme yetkisine sahipti. Evde kalıp, çocuğunu büyütmek istese de, işine geri dönse de. Ve annelik toplum tarafından kutsallığın atfedildiği, kadınların sürekli teşvik edildiği bir rol olsa da; yani toplum tarafından inşa edilmiş olsa da; çoğunlukla kadının tek başına yürütmek zorunda kaldığı bir süreçti.


Ve en önemlisi çocuğa ve çocukluğa bakış açımızdı. Çocuklar, toplumun umurunda bile değildi. Onlarla dilediğimiz şekilde konuşabilir, onlara kızabilir, onları azarlayabilir ve onların her şeyine karışabilirdik. İlk kez gördüğümüz bir çocuğu dahi bize “yanlış” ya da “hatalı” gelen bir davranışı ile ilgili uyarma hakkına sahiptik. Çünkü burası yetişkinlerin dünyasıydı. Çocuklarda bu dünyaya uyum sağlamak zorundaydı. İlerde bizim gibi yetişkinler olabilmeleri için bu gerekliydi.


Anne olan bir kadın, bebeğine gösterdiği anneliği kendisinin de görebileceği bir kişi, grup ya da topluluğa ihtiyaç duyar etrafında. Modern dünya annesi ne yazık ki bir çocuğun layıkıyla büyüyebilmesinde çok önemli bir yer teşkil eden bu destekten yoksundur.


Aralık ayında sevgili Damla Çeliktaban ile kitabı Beni Büyüten Kadınlar ekseninde annelik ve kadınlık meselelerini de etraflıca konuştuğumuz bir canlı yayın gerçekleştirmiştik, Instagram’da. Damla’nın bu canlı yayın esnasında değindiği konulardan bir tanesi de; toplumun anneliğiydi. Annelik konusunda kadının sürekli teşvik edildiği ve tavsiye yağmuruna tutulduğu bir ortamda sosyal koşulların nasıl olması gerektiğine kimselerin değinmediğini, betonun esaretinde, çocukların özgürce koşup oyun oynayabilecekleri alanların olmamasını ve bu durumdan şehir planlamacılar, müteahhitler… Ve buna sebep olan herkesin sorumlu olduğunu ve çocuk büyütmenin iki oda bir salon evlerde iki kişinin insafına bırakılamayacak kadar ciddi bir mesele olduğunu dile getirmişti, Damla.


Yine Damla’nın tavsiyesi olan; Charlotte Perkins Gilman’ın Kadınlar Ülkesi kitabı geldi aklıma, bu satırları yazarken. Sadece kadınların yaşadığı Kadınlar Ülkesi'ne, üç erkeğin yaptığı ziyareti konu alan kitapta; kadınların birlikte bir hayat kurduklarında; erkek dünyasının dayattığı gibi kavgalar ve çekişmelerin yaşanmadığı, tam tersi son derece barışçıl ve paylaşımcı bir toplum modelinin oluşturulduğu bir dünya anlatılıyor. Ve bu dünya çocuklar için en ince ayrıntısına kadar düşünülüp, tasarlanmış bir dünya. Kadınlar Ülkesi’ni ziyaret eden bu üç erkek orada yaşayan çocukların yaşamlarını görüp, kendi ülkelerindeki çocukların ne kadar şansız olduğunu düşünüyorlardı.


Rollo May, Kendini Arayan İnsan kitabında bugün yine birçok sorunun kaynağı olarak görülen “Psikolojik Göbek Bağını Kesmek’’ hakkında ki bölümde toplumun anneliği meselesine değiniyor ve şu satırlara yer veriyor: ’’…Toplum bireye az da olsa istikrarlı bir şekilde destek olma anlamında ‘‘annelik’’ yapamayacak denli bozulduğunda kişi çocukluğunun fiziksel annesine daha sıkı tutunma eğilimi gösterir.”


Ebeveynliğin zorlu bir yolculuk olduğunu duyarsınız çoğunlukla anne ve babalardan. Düşünmeden edemiyorum; ebeveynliğin zorlu olan kısmı bir bebeğe bakım verme ve onun büyümesine eşlik etme kısmı mı yoksa toplumun ebeveynlere destek yerine köstek olması mı? Bence; ikincisi.


İzlemek isteyenler için instagram canlı yayınının linki:




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.