Bir Marmaris hatırası...
Marmaris Martı Otel
Aile hayatında tatillerin yerini çok önemserim. İnsanın evinden uzaklaşması hangi yaşta olursa olsun bir miktar özveri gerektiriyor.
Ailecek çıkılan tatillerde bu özveri ortaklaşa yapılan bir çabaya, bu çaba da yaşamdan keyif almayı biliyorsanız hoş bir anıya dönüşüyor.
Tatilin neresi özveri gerektirir demeyin. Başka yastık, başka yatak, başka mutfak, başka para… Baş edilmesi gerekenlerden bazıları. Gittiğiniz yere bağlı saat farkı, iklim farkı, kültür farkı…
Anne babaların çocuklarıyla güçlü bir takım olduğunu hissetmesi için ailecek çıkılan tatiller çok güzel bir fırsattır. Alıştıklarımızdan uzakta, sevdiklerimizle beraber, herkesin hem dinlenebileceği hem eğlenebileceği bir ortam yaratabilmenin sorumluluğu sadece ebeveyne ait değildir.
Çocuklar da anne babalarına anlayış gösterdikçe, tatilin tadına doyum olmaz.
Biz çocuklar küçücükken bile dördümüz tatile çıktığımızda herkesin ayrı ayrı tatil hakları olduğu gerçeğini göz ardı etmezdik ve her tatil dönüşü çocukların mutlaka yaşlarına uygun doğru davranışlar edindiğini gözlemler, anne baba olarak çok mutlu olurduk.
Çocuk gözüyle baktığımda da, gözlerimi kapatıp en mutlu anılarımı bir bir gözümün önünden geçirdiğimde, annem, babam ve ağabeyimle beraber çıktığımız tatiller özel bir yere sahiptir.
Bazı fotoğraflar o anı tekrar yaşarmışçasına heyecanlandırır beni. Hep hatırladığım bir kare, yakışıklı ağabeyim ve iki örgülü ben, Marmaris Martı Otel’in mini golf sahasındayız, güneş tenimizde parlıyor sanki ve biz iki kardeş (ben ağabeyim bana sarılmadığı için biraz hüzünlensem de) çok mutlu görünüyoruz.
Çocuklarla çıkılan tatil macerasının keyfe dönüşmesi için kalınan otelin çok önemli olduğunu söylemeliyim. Oğlum Mekin geçtiğimiz hafta yapılan yüzme şampiyonası için Marmaris Martı Otel’de kamp yapılacağını söylediğinde çok sevindim çünkü Martı Otel’i hep çocuk ruhundan anlayan bir otel olarak hatırlarım.
Gerçekten de öyleymiş. Kampın üçüncü günü Mekin’in doğum günüydü ve ben ona bir mum üfletebilmek için antrenörünün gözünün içine bakıyordum. Her türlü hazırlığım tamamdı, bütün çocukların isimlerinin yazılı olduğu kupa şeklinde kurabiyeler yapmıştım, mumları, yazılarımı yanımda getirmiştim. İş bir tek pasta yapımına kalmıştı.
Antrenörümüzden onay gelince, Martı Otel’e çocuklara gözükmeden girdim, müşteri ilişkilerinden sorumlu Bayan Alex’e derdimi anlattım. Hemen beni Mutfak Şefi Atilla Bıyıklı’yla tanıştırdı.
Ben ağlamaklı gözlerle, ‘’Acaba mutfağınızda oğlum için pasta yapmama izin verir misiniz?’’ diye bir soru yöneltince, bana çok nazik bir şekilde otelin restoranını gösterdi.
Büfeler gerçekten de sanat eseri gibiydi. Ama annelik işte, ben ‘’Hayatımda ilk defa pastasını yapamayacağım ama diye’’ duygusallaşınca, sanırım bu kadın bir acayip dedi içinden.
Neredeyse otelin bir genel müdürü kaldı yanıma gelmedik. Herkes o kadar içten ve o kadar zarifti ki, Mekin’in 11. yaş günü pastasının belki de bugüne kadar ki en özel pasta olacağına hiçbir şüphem kalmamıştı.
Marmaris Martı Otel’in Pastane Şefi Gökhan Bozkurt’un elinden çıkan enfes çikolatalı pasta gerçekten görülmeye değerdi. Ama en güzeli Atilla şefimin o akşam benim için izne çıkmayıp mutfakta pastanın başında her şeyin yolunda gitmesi için denetim yapmasıydı.
Onlar benim İstanbul’dan getirdiğim kurabiyelere baktıkça, ‘’Çocuk sevgisi böyle bir şey işte!’’ dediler, ben de onlara baktıkça ‘’Meslek sevgisi böyle bir şey işte’’ dedim.
Not: Otele girer girmez mini golf sahasını sordum. Ne yazık ki Martı Otel’in mini golf sahası artık yokmuş ama yerine Bill Gates’in bile tenis oynadığı muhteşem kortlar varmış. Anladığım kadarıyla mini golf günümüzün heyecanlı aktivitelerine yenilmiş oysaki o sahada ağabeyimle ne çok eğlenmiştim, umarım tekrar yaparlar…
Semizotu salatası tarifini görmek için tıklayın...
YORUMLAR