Kırmızı Defter
Köyüme gidiyorum. Şehrin kalabalığından, her gün ‘her şey yolundaymış oyunu’ oynamaktan yoruldum.
Birden fazla yüzlere, her birine başka yüzlerle bakamadan var olamadığın yerlerden... Milyonlar içindeki büyük yalnızlıklara şahit olmaktan. Elden bir şey gelmemesinden.
Kırılganlığın, düz dilin, azın azımsandığı, çok büyük gibi görünen ama aslında büyüdükçe küçülenlerden...
Yanıma çok şey almama gerek yoktu, aç mezarı yoktur ne de olsa.
Oğlumdu kılavuzum o yüzden ‘Neden’ diye de sormadım, içim rahattı.
Vardığım yerde asıl ihtiyacım olan şeyler zaten hazır. Her halinle, her durumunda seni sevenler. Sana kucağı her daim açık olanlar. Seni en iyi bilenler.
Kendini bilme yolunu yürümekle ötesini öyle bilmek isteyenler.
Yolun başlangıcı çok kalabalık. Öyle ki şehirden çıkabilmek bile yolun tamamı kadar sürüyor neredeyse. Giderek beton azalıp mavi, yeşil ve kahverengi çoğalırken ‘geç mi kaldım acaba’ dedim. Yolda bir kuş fısıldadı kulağıma. ‘Gecikmek diye bir şey yoktur, telaşlı insan vardır. ‘
Menzile vardığımda küçük kırmızı bir defter karşıladı beni. Tam 40 yıl olmuş görüşmeyeli. Bir sandık odasında sessiz sakin, 40 yıldır beklemiş.
Sabretmiş, elbet bir gün döner gelir demiş. Aniden annemin kucağında buluverdim onu.
Defterin içinde saklı kalmış küçük bir kız. Nasıl da neşeli, nasıl umutlu, coşkulu.. Yeni yeşermiş başaklar gibi salınıyor bir o yana, bir bu yana... Ne zamandır o da beni arıyormuş.
Defterin içinden kadim dostluklar çıktı bir bir... 40 yıllık sevgi cümleleri. Ayırdığım her temiz yaprak için bir temiz yürek işlenmiş sayfalara. Ne zamandır görüşmemiştik, özleşmişiz... Şükür kavuşturana.
Bazı sayfalardan parçalar oyulmuş, kopartılmış, hırpalanmış. Çocukluk işte.
Ama o sayfalara çiçeklerle bezenip nakşedilmiş sevgi sözcükleri yok edilememiş yine de. Bugüne kadar yaşamış.
Sevgi böyle. Bir tek o, vakti geldi mi dönüp buluyor seni nerede olsan. Bir tek o, her yerde ve her zaman.
Kırmızı defter anlattı dün gece. Aslında hiç önemli değilmiş nerede olduğun, ne yaptığın. Kimsin, kimlerdensin, nerden gelip nereye gidersin. Hepsi aynı göğün altındaymış ve herkesin yolu da aslen hep aynı yere çıkarmış.
Ve usulca kulağıma dedi ki : Zaten hayat bir masalmış...
YORUMLAR