Aşk-ı Memnu'yu özlüyorum gözlerim kapalı
Geçen hafta 7. senesinde Bihter Ziyagil'in ölümünü andıktan sonra ekranlarda tekrar bir Aşk-ı Memnu finali izledik. 7 yıldır 7777 kere izlesem de hala boğazımda bir düğüm, yer yer kızgınlık, bolca kendinden pay çıkarma hisleri içindeyim. Trilyoner zengin bir kadının kocasının yeğeniyle yaşadığı aşkın, senin dandik hayatınla ve hayatına giren denyo adamlarla ilgisi ne demeyin, insan bir noktada bağ kuruyor işte.
Hayır bağ kuracak başka bir dizi çıksa peşini bırakacağım Bihter'in hayaletinin ama yok yok yok. Hele yazın iyice aptal kutusuna dönüyor televizyon.
Ülkemizde insanlar 2'ye ayrılıyor.
1- "Benim evimde televizyon yok, Bihter ne yeniyor mu?"
Popüler kültürden bir haber olmayı, televizyon izlememeyi maharet sanan ekip yeni türedi. Napayım madalya mı verelim Banu Alkan'ın Hindistan'daki rezilliklerini bilmiyorsun diye. Tamam, biz de beynimizi bu çöplerle doldurup çok matah bir şey yapmıyoruz da, bilgisizlikle övünmek nereden çıktı kuzum? İzlemezsen izleme, biz Safiye-Faik taklidi diyaloglarla zavallı hayatımıza renk katarken sen evrenin derinliğini sorgula.
2- "Acun akan su yayınlasın izlerim"ciler
Bu ekip ülke nüfusunun %78.9 gibi bir kısmını oluşturuyor. (Küsuratlı rakam vereyim ki salladığım anlaşılmasın) Onlar da haklı aslında, yapacak hiçbir şey yok, sosyalleşecek para yok, imkan yok, Survivor yok, O Ses yok, yazın deliriyor insanlar sıkıntıdan.
Hooop bu noktada yaz dizileri giriyor devreye. Şöyle bir bakayım dedim (Hayır kuzum sadece belgesel izlemiyorum, nerde çer çöp orda ben). Yayına giren dizilerin hemen hemen hepsini farklı oyuncu kadrolarıyla defalarca izledik.
Zengin oğlan, işe aile tarafından alınan fakir kız, köyde başlayıp şehirde devam eden aşk, hastane dizisi, şehirde tutunmaya çalışan ana ve yollu kızları dizisi...
Tamam, önümüze ne versen izliyoruz da bu kadar da aptal yerine koyulmaz koskoca bir toplum. 3 bölüm paramı alır yoluma bakarım mı diyor bunu kabul eden oyuncular? Set ekibinin paralarını alamadığı haberleri hemen hemen her gün zaten manşetlerde. Kime ne faydası var bu işlerin?
"Televizyon mu, 90'lardan beri görmedim şekerim" diyecek noktaya getiriyorsunuz insanı vallahi. Bin kere Sex and The City'nin Türkiye versiyonunu yapmaya çalışıp, bin kere başarısız olunmamış gibi şimdi de Shameless'ın TR versiyonu çıkacakmış. Gey erkek kardeş serseri olur, uyuşturucu bağımlısı alkolik babanın elinde bira bile göremeden biter gidiverir dizi, aha da demişti dersiniz.
Peki, bu millet ne izleyecek? Valla onları bilmem de ben size Netflix'in yeni dizisi Glow'u önerebilirim. 80'ler, kadın dayanışması, güreş, televizyon endüstrisi üzerine 10 bölümlük ilk sezonuyla pek bir sevdiğim dizi oldu.
Duyun çağrımızı abuk aşk hikayeleri değil, Demet Akalın'ın şelale altında bikiniyle magazin programı sunduğu günleri istiyoruz! Leşlikse en iyisini zamanında gördük, bunlar dişimizin kovuğuna gitmiyor....
BBG veya türevi bir yarışma başlamazsa bileklerimi dikine doğru keseceğim, buradan yetkililere sesleniyorum.
YORUMLAR