Rollercoaster aşklar
Sıcak havaların bünyede yarattığı etkiden mi nedir aşklar da, ayrılıklar da bi başka coşkulu yaşanıyor yazın. En ufak bi hoşlantıyı aşk sanabiliyor bünye. Nemden galiba?
Ya da ufacık bir sorunu büyütüp ayrılığa götürebiliyoruz yazın.
Justin Bieber ve Hailey Baldwin aşkından yola çıkıp, "Biz nerede yanlış yapıyoruz?"u sorgulayacağım bugün.
Belki de doğru olan biziz, bilemiyorum.
Önümüzdeki örnekler çok uçlarda olsa da, evleneceklerine asla ihtimal vermesem de, evlenseler de bizim evlilik algımızdan çok daha farklı yaşamları olduğu için bu tiplerle kıyas pek doğru değil aslında. Ama çıkış noktam bu ikili.
Başkalarıyla tutkulu aşklar, ayrılıklar, geri dönüşler yaşayıp yaşayıp, bi anda evlenmeye karar vermeleri pek yabancısı olduğumuz bir senaryo değil.
Ama artık ben bu senaryonun geride kalan, düğünlerini "Aaa nası yani?" diye izleyen tarafında olmaktan çok sıkıldım!
Ben de böyle umarsız, gözü aşktan kararmış, bütün çevremin "Pelin de iyi saçmalıyor şu an" diyeceği kararlar almak, herkesi, her şeyi yok sayacak bir aşk istiyorum.
Ama lanet olsun ki, crushımın attığı storydeki cümle sonuna koyduğu noktadan bile anlam çıkarıp, kendisinden soğumayı başarıyorum.
Çok isterdim gözümü karartayım, hayatımı 1 gecede değiştirecek kararlar alayım (sırf ilişki anlamında da değil). Gel gör ki çılgın kararın 3. saniyesinde mantığım devreye giriyor. Gereksiz bir harcama yapacağım ya da tam uyumak üzereyken "Hadi şuraya gel" denilen mekana bi anda hazırlanıp giderken takside gelen "Napıyorum lan ben?" hissi.
Hal böyleyken nereye 3 haftada tanışıp evleniyorsun?
Sonucunun seni üzeceğini, sana zarar vereceğini bile bile hata yapma lüksü kalmıyor bir yaştan sonra. İçin çekmiyor bi defa. Akıl ve fikir belli bir olgunluğa geldikten, bazı şeyleri fazlasıyla yaşadıktan sonra napayım ben 3 haftalık adamın bana katacağı heyecanı? Sonrasında yine benim başım ağrıyacak, yine ben uğraşacağım.
Ha o deli ve engebeli yol zevkli değil midir? Muhakkak öyledir, ama ben uğraşamayacağım.
Kendi evimde, kendi yatağıma uyanıp, kendi kahvemin dumanıyla güne başlamak, daha iyi hissettiriyor kendimi.
Yanımdaki adam katil midir, manyak mıdır düşünüp duracağıma oturup 85.'ye Aşk-ı Memnu tekrarı izleyerek güne başlamak daha mutlu edici bir senaryo.
Güvenli limanlardan bir adım bile uzaklaşmamak en doğru olandır belki de?
YORUMLAR