Boşanmak bir sanattır
Geçtiğimiz günlerde bir filmde mi, dizide mi ne duydum bu lafı. "Boşanmak bir sanattır, herkes beceremez" diyordu karakter.
Vallahi de öyle!
Etrafımdaki insanların çatır çatır boşandığı döneme henüz girmedim ama gerçekten de herkesin evlenip bir senin bu taraklarda bezin olmadığı, gözlerinde yaşlar, elinde konser biletleri ile "lan niye evleniyonuz ki bi durun" dediğin dönem gerçekten de geliyormuş. Biletleri bırakıp, çeyreğinle takı kuyruğunda buluyorsun kendini bir anda!
8 çeşit içkiyi karıştırıp partinin orta yerine kusarken saçlarını tuttuğun arkadaşın hiçbir şey olmamış gibi kaynanasıyla olan dertleriyle kafa ütülemeye başlıyormuş.
Henüz bu yangından mal kaçırır gibi evlenenlerin, yere dökülen kozalak gibi boşanma devri de gelecek, ben yine konser biletlerimle, belki o zaman daha yaşlı olup daha çok para kazanacağım için (allahım lütfenn) uçak biletlerimle "uçarı kaçarı kız arkadaş"lık görevimi yerine getireceğim.
İlkokul anılarımızı konuşurken, garabet kocasıyla geçirdiği 4-5 yıllık evliliği hiç konu etmeyeceğiz inşallah...
Ama tüm bunlar olmadan önce o boşanma/ayrılık sürecini çok iyi kontrol etmek gerekiyor.
Düğünde masalara konulacak peçete için bile 3 ayrı marka ile görüşüp, 8 saat kafa yorarken, "aman şeyi de küçücüktü, anasına her ay para yolluyordu" vs. gibi en özel detayları sinir anında ortaya atanı gördüm.
Ya siz birbirinizden sıkıldınız diye, ben senin ex kocanın tuvaleti leş gibi kokuttuğunu o bebeksi hafızama neden kazıyayım?
Bir şekilde yürümeyen evliliğin acısını arkadaşınla dertleşip, masadaki peynir tabağının yarısını mideye gömerken çıkaramazsın!
Bak, Bade İşçil 8 milyon dolarlık yüzüğünü geri vermek zorunda kaldı. Sen ne yaptın? Babanın aldığı yatak odası takımını herifle muhatap olmamak için bırakıp çıktın. Şimdi Ikea'dan yeni dolap seçeceksin, vah vah vah allah başka dert vermesin...
Boşanma ve ayrılık döneminde hem kendinizin, hem rahmetli ex'inizin, hem de kafasını ütüleyeceğiniz arkadaşlarınızın akıl ve ruh sağlıklarını korumanız için bir kaç önerim var. Bu öneriler birilerinden 409394 kere ayrılan, çevresindeki herkes 43920402 ayrılık yaşayan Alman koca sevdalısı bir Türk kızından gelmektedir.
Achtung achtung!
Öncelikle ayrılık durumunu bir hazmedin. Siz ya da o istemiş olabilir. Terk ediyor ya da terk ediliyor olabilirsiniz. Dünyanın en normal şeyi. "Ay bu benim başıma nasıl gelir, güzelim ilişkim nasıl biter, ben nasıl boşanırım" diye ahlanıp vahlanmayı bir kenara bırakın. Yeniden bekar olmak dünyanın sonu değil.
Kafa s*kmeyin! Bunu bizzat ben yaptığım için üzerine basa basa tekrar etmek istiyorum. O lanet dönemde içip içip önünüze gelen herkese aslında ne kadar mutlu olduğunuzu, neden böyle olduğunu anlayamadığınızı, ya da zaten ondan bir bok olmayacağını söylemek istiyor olabilirsiniz. Allah rızası için tutun kendinizi. O evre geçince çoook pişman oluyorsunuz.
Ayrılan değil de, etrafındaki birisi ayrılan taraf olmak da oldukça zor. İyi arkadaş olacağım diye her şeyi onaylayıp, her mantıksız davranışında yanında olmayın arkadaşınızın. "Ehh yeter" diyebileceğiniz bir nokta olsun. Sonra yaraları iyileştiklerinde gelip "Beni niye durdurmadın" diye hesap sorabiliyor bunlar.
Evet, etrafınızdaki herkesin mutlu mesut ilişkiye başladığı şu güzel günlerde ayrılıktan, boşanmadan bahsederek kişisel negatiflikte de bir çığır açtım sanırım.
Aman ne, kumarım yok, borcum yok, içip içip karıya kıza sarsam daha mı iyi?
YORUMLAR