Türklere Emmy’ler

Geçtiğimiz günlerde Amerika’nın en ünlü televizyon yapımlarına, en prestijli ödüllerinden birisi dağıtıldı. Emmy Awards 2015 yine giyilenleri, ödülleri ile çok tartışıldı. Zaten Game of Thrones’u, ejderhaları yazacak değilim. Adamlar 10 bölüm dizi çekip, dünyayı yerinden oynatabiliyorlar. Biz de oturup ağzımız açık izliyoruz.


Bugün ben de ülkemizin şahsına münhasır, bi şekilde alıcısı olan 90 dakikalık, korkunç senaryo ve oyunculuklarla dolu, 18 reklam kuşağına sahip, liselileri 30 yaşında adamların oynadığı dizi sektörümüze ödül dağıtacağım.


Yıllardan beri dizi izleyen biri olarak son bi kaç senedir hiç ama hiç zevk almıyorum ekrandaki dizilerden. Nerde Aliye’ler, Aşk-ı Memnu’lar… Neyse, olduğu kadar ve izlediğim kadarıyla bi takım ödüllerim var…





En iyi kadın oyuncu: Ceren Moray – O Hayat Benim

Vallahi tek ironik olmayan ve dalga geçme içermeyen ödülüm bu. O Hayat Benim isimli klişelerle dolu bir diziyi Ceren Moray öyle bir hale getirdi ki, her pazar gecesi oturup izliyorum. Senaryonun bi yere kadar katkısı var bence Efsun karakterine. Ceren Moray kendi içinden gelen değişik söz ve mimiklerle can vermiyor, karakteri yaşatıyor adeta! Son yıllarda televizyonda gördüğüm en gerçek ve deli oyunculuk! İlk Türk Emmy’sini kendisine takdim ediyorum….





En iyi makyaj: Çilek Kokusu

Diziyi 3 dakika falan izleyince bebeksi filtreden kör oluyorsunuz! Kimsenin yüz hatları tamamen belli olmuyor. Ajda Pekkan’ın kameralara çorap geçirdiği günlerden buralara gelmiş olmamız insanı hayretlere sürüklüyor. Kiraz Mevsimi dizisinde kadın erkek, yan rol baş rol, genç yaşlı demeden herkesin yüzüne öyle bir makyaj ve filtre uygulanıyor ki, tek bir kusur, göz altı koyuluğu, belli olmuyor. Herkes elma yanak, kiraz dudak… Burunları yok olan birkaç oyuncu gördüm :( Bonus olarak, dizinin oyuncularının Instagram sayfalarında da aynı bebeksi filtrenin yoğun olarak kullanıldığını görebilirsiniz. Sevdiler bu pürüzsüzlük halini heralde… Ahh Ajda ah, sen çektin bu teknolojisizliğin kahrını, eller sürüyor sefasını…





En iyi cast: Yaz’ın Öyküsü

Daha birkaç sene önce Hülya Avşar’ın ergen kızını oynayabilecek ufaklıkta olan Vildan Atasever şimdi karşımızda 15-16 yaşlarında bir kızın annesi olarak çıkarılıyor. Biz de yedik... Kadını minnoş minnoş diye sun önümüze (ki zaten öyle ufacık tefecik bi şey), hoop bu sezon koskoca ergenin tekinin annesi olduğuna inanmamızı iste. O kadar anne kız gibi görünmekten uzak, o kadar alakasız bir cast olmuş ki, tabii ki en iyi oyuncu seçimi ödülüm bu diziye! Umarım 32903219 bölüm sürer de beynimizde tek sağlıklı hücre kalmaz.





En iyi kurgu: Paramparça

Bir yanda yalılar, patlayan bombalar, uzun ve ağdalı bakışmalar… Diğer yanda en güncel “Eto bitmiş” tarzı espriler, deli bir kara mizah.. Kafası en karışık, en ait olduğu yeri bulamayan dizi olarak Paramparça’yı seçiyorum. Klişelerin iş yaptığnın farkındalar, çocuklar karışıyor, yalandan sakat kalınıyor falan.. Ama Özkan ve ablası tarafında akıl almaz bir espri şöleni, nerdeyse komedi. İki sahne arasında bile nerdeyse “Kanal mı değiştirdim lan ben?” şüphesi uyandırmasıyla en iyi (!) kurgu ödülü Paramparça’ya gidiyor. (Nurgül Yeşilçay’ın kendine has bebeksi filtresi de makyaja göz kırpsa da, Çilek Kokusu kadar iddialı olamadığı ve birkaç kırışıklık görebildiğimiz için ödülü alamadı.)





En özgün senaryo: Bir Deniz Hikayesi

Adını hala Osman sandığım über sevimsiz minik çocuğun yeni dizisi Bir Deniz Hikayesi aşırı orjinal, daha önce hiç çekilmemiş senaryosuyla daha 2. Bölümüyle ödül alıyor benden, yaaa görüyorsunuz işte! Vallahi ben bu aptal yerine konmalara artık tahammül edemiyorum. Bu çocuğun daha birkaç ay önce biten dizisi de anne baba barıştırma üzerine kurulu değil miydi? Resmen çocuğa büyümesin, hep ufak kalsın diye yemek yedirmemişler, 10 yıldır hala aynı projenin ekmeğini yiyor garibim. Çocuklar Duymasın’ın Havuç’u büyüdü de sevimsizleşti diye olan Emir Berke’ye oluyor, hala 3 yaşındaki haliyle aynı görünüyor çocuk. Bence 150 yıl daha anne baba barıştırmaya çalışma dizisi çeksin, müstehak bu koyun izleyiciye.



Güncel dizilere ödül vermeye çalışınca böyle oldu işte. Ah bi Asmalı Konak olsaydı, bi Yaprak Dökümü draması izleyeydik.. Hadi hiç olmadı Ruhsar’a bile razıyım, şu yukarıdaki saçmalıkların hepsinden fazla içine girebiliyordun o saçmalıkların. Hepsi birbirinin korkunç birer replikası olan şu dandik diziler yerine gerçek kötülük ve hinlik dolu diziler izlemek istiyorum artık…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir bu filtre durumu bir tek benim canımı sıkıyor sanıyordum. görüntü yönetmenlerine eğitim verenlere üzülüyorum açıkçası.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.