Dur, fark et ve bırak! Meditasyon

Samimi itiraflarda bulunmak geldi içimden sevgili kardeşim.


Biliyorum ki benimle birlikte yol alanlar var. Yolumu yolu bilen, iyiye, ışığa güzel günlere hasreti olanlar... Bunun için işe kendinden başlaması gerektiğini bilenler...


Ben uzunca zamandır çalışıyorum kendimle. Farkındalık yolunda düşe kalka, defalarca aynı sınavlara gire çıka... Bazen coşku ve neşeyle bazen de küçük hayal kırıklıklarıyla... BİZ’i, insan denilen varlığı anlamak için binbir çaba ve net bir niyetle... Bu kadar zamana rağmen hala çok zorlandığım, aslında her zaman da belli ölçüde zorlanacağımı bildiğim bir konu var. Onun adı; zihni sakinleştirmek. Ben bunun için meditasyon yapanlardanım. Daha doğrusu bu disiplini ara ara hayatına çekip sonra bırakan, bu konuda bir türlü kalıcı bir disiplin oluşturamayanlardanım ya da son zamanlara kadar öyleydim diyeyim.


Neyse ki evren çok fazla sevgiyle dolu, bana karşı da oldukça cömert. Can ve kan kardeşim, aynı karnı paylaştığım varlık yarım Didoş’um tuttu elimden. O da benim gibi ikinci kariyerini yapıyor birkaç yıldır. Harika bir yoga eğitmeni oldu kendisi. Hem yetişkinlerle, hem anaokulu çocuklarıyla hem de hamilelerle çalışarak o kadar önemli bir hizmet sunuyor ki BİRLİK için, kalpten müteşekkirim ona. Şimdi de bana destek oluyor, beraber meditasyona oturuyoruz her sabah. Öyle güzel ki bildiğin, kendin kadar güvendiğin biriyle uçsuz bucaksız bir alana açılmak ve bilinmezliği sevgiyle kucaklamak.


Tabii her zaman her şey o kadar da toz pembe değil sevgili kardeşim. Çünkü zihin denilen harika hediyemiz zaman zaman en büyük sabotajcımız da olabiliyor. Hele seninki de her şeyi aynı anda yapmaya çalışan, açgözlü bir maymuna benziyorsa...


İşte ben bu aralar bir müthiş yoğunluk yanılgısı içinde zihnimi seyrediyorum. Nasıl daldan dala atlayan düşüncelerle dolu olduğunu, kafamı ne kadar fazla gereksiz ayrıntıya takıp, özü nasıl kaçırdığımı ve nefesimin bazen ne kadar sığ olduğunu... Sonra hiçbirine bir yargı koymadan geçip gitmelerine izin vermenin beni nasıl daha geniş bir alana taşıdığını...


Yaptığım şey, DURMAK, FARK ETMEK ve BIRAKMAK...


Sanırım böyle zamanlarda ruhumun genişleyip büyüdüğünü, bu evrenle BİR olduğunu hissediyorum. Büyülü sessiz bir alan...Gözlemleyeni gözlediğin, hiçbir şeyin oluştuğu yer ve sen yokken her şeyin varolması...Eminim ki, meditasyon dışında farklı yöntemlerle de böylesi deneyimler yaşayanlarınız vardır. Meditasyon benim deneyimime göre en etkili olanı.


Meditasyon nedir?

Dipnota sözlük açıklamasını bıraktım ama isterim ki bir de ben tanımlayayım bizim için. Kendi yorumumla yazayım bir kez daha... Çünkü yıllar içinde benim de meditasyonla ilişkimde o kadar farklı seviyeler oldu ki zaman zaman rasyonel zihnim çok sorguladı kendini, gereksiz vesveselerle bu alandan uzak tuttu beni. Şimdilerde deneyimlediğim şeyi anlatmak istiyorum bu yüzden.


Bir derin ışıklı, huzur ve neşe alanı... Düşüncelerle kirlenmeyen boş beyaz bir sayfa... Nefesle bütünleşmiş bir konsantrasyon ve sonsuz genişlik hissi... Ben o alanda derinleştikçe, günlük hayatıma yansıyan sabır, şefkat ve kabulde artış... İşlerimin lineer zamanın dışında logaritmik bir hızla hallolması, sıkışmışlık duygumun azalması ve sebepsiz neşe hali...


Zihnimiz gün içinde çoğunlukla beta frekansında seyrediyor. Zaman zaman alfa, teta ve delta frekanslarına çıkıyor. Bir de son zamanlarda gama frekansından bahsedilir oldu. (Detay araştırma yapmak isteyenler için yine HTHayat arşivindeki “Siz hangi dalga boyundasınız?” adlı yazıyı şiddetle tavsiye ediyorum.) İşte zihni sakinleştiren, vesveseleri, gereksiz yorgunlukları ve de korkuları yok eden frekanslar hep bu alfalar, tetalar, gamalar. BİZ ne kadar çok kendi frekansımızla çalışır, frekansımızı günlük hayatımızda da buralara uyumlayabilirsek o kadar HUZUR’da olabiliyoruz.


Çoğumuz yoğun, pek yoğun, özümüze aykırı hayatlar yaşıyoruz sevgili kardeşim. Eğer sen de benim gibi zaman zaman “ben ne yapıyorum?”, “nereye yetişiyorum?”, “neden bu kadar zamansız hissediyorum?” diyorsan bir DUR önce. Yıllar önce sevgili Cem Şen hoca demişti ilk defa: “DUR” ... O zamana kadar hiç düşünmemiş, fark etmemiştim. Durmuyordum, bakmıyor, müthiş bir hızla sadece savruluyordum. Şimdi, uzun yıllardan sonra az da olsa zaman zaman durmayı ve neyin doğama uygun olup olmadığını keşfetmeyi, akışın getirdikleriyle uyumlanmayı öğrendim. Meditasyon işte bu fırsatı sundu bana her seferinde... Alan açmak, fark etmek, ÖZ’ümle buluşmak için fırsat yakalamak... Sanki bir bilgisayarın dolu belleğinden eski, işe yaramayan dosyaları silmek gibi bir şey.


Sonuçta hem ruhani gelişim hem de rasyonel zihin için olumlu etkileri olan bu disiplini tekrar hayatıma katabildiğim için kendimle gurur duyuyor, destek olan sisteme, kardeşime, ara ara katılım gösteren konuklara, bu alanı benim için yargısız bir şekilde tutan her CAN’ıma teşekkür ediyorum. Meditasyona başlamak için karar vermiş olanlara, sabırla alanda kalabilmek için güç ve irade diliyorum. Biliyorum ki netleşen kararlar, etkili alışkanlıklara dönüşür ve etkili alışkanlıklar insan hayatında yeni paradigmalar yaratır. Bazen de tam tersi olur...Ama her iki durumda da anlayış genişler, kişi daha önce düşünemediği, göremediği alanlara açılır. Bir dağın arkasındaki yeşillikler ve coşkun pınarlarla dolu cennet vadiyi nihayet görebilmek gibidir anlattığım. Dileyen herkese nasip olsun bu dua, kalpler anlayışla genişlesin inşaallah.


Kaşif ruhlara selam olsun,


BİZ’i seviyorum.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Yazılarınızı çok beğeniyorum kaleminize sağlak
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.