Düğüm düğüm duygular
Boğaz çakramız, 5.temel çakramız olup ,konum itibariyle boğaz çukurumuzun orta boşluğunda yer alır. İletişim merkezimiz olan bu çakranın bastırdığımız,”içimize attığımız” duygu ve düşüncelerle bloke olur. Bu bölgedeki blokajlar çoğunlukla, benliğimize aykırı yaşadığımızda, düşündüklerimiz ve yaptıklarımızla söylediklerimiz çeliştiğinde meydana gelir. Bastırdığımız, ötelediğimiz duygular çoğaldıkça blokajlar daha da büyür.
Seanslar esnasında yaşanan çözülümlerde bugüne kadar türlü hikayelere tanık oldum. Eşi tarafından her gün sözlü tacize uğrayan, bunu zamanla kanıksayıp benimseyerek kafasında “normalize etmiş” bir kadının hikayesi örneğin. Bana ilk seans öncesi hiç bir şey anlatmadığı halde, seans esnasında enerji alanında eşinin bu “hırpalayıcı” enerjisini hissetmiştim, maruz kaldığı şartlarda ne kadar ezildiğini ve kendini ne denli arka plana attığını çok net anlamıştım.
“İnsan her şeye alışırmış” derler ya, o da durumuna alışmış görünüyordu aslında. Bir şekilde hayatını da, kocasını da “idare ettiği” düşüncesindeydi. Eşi ona her şeyi bağırarak ve sıklıkla azarlayarak söylüyordu, öfke nöbetleri ve kıskançlık krizleri de vardı, kadının ona cevapları ise hep alttan alan cümlelerden ve “canım” gibi sevgi dolu kelimelerden oluşuyordu. En kırıldığı ve öfkeli olduğu zamanlarda bile, olay daha da büyümesin, çocuklar hırpalanmasın, komşular duymasın, tatsızlık büyümesin diye alttan alıyor ve “gereğince” hislerini ifade etmek şöyle dursun, cevap vermekten bile kaçınıyordu. Arada isyan ettiği, baş kaldırdığı, tavır koyduğu da oluyordu tabii ama bu ZAMANINDA verdiği bir tepki olmadığı için tam anlamıyla rahatlatmıyordu onu.
Bu pek de bir çözüm getirmiyor zaten çünkü ilişkide saygı bitmişti . Genç kadın da bunu bile bile hala o ilişkide kaldığı için kendine saygısını yitirmişti bu süreçte. Bu duyguyla baş edemediği için de konuyu düşünmekten kaçınıp “kim tamamen mutlu ki zaten” diyerek kendini avutuyor, kendini ustaca kandırmayı seçiyordu. Onunla seneler önce ilk tanıştığımızda ve seansta çakralarını dengelediğimde, kendisine yaşadığı bu dengesizliğin ciddiyetini uzun uzun açıklamıştım. Duygularıyla yüzleşmediği,hatta gerekiyorsa hayatında bazı radikal değişiklikler yapmadığı takdirde blokajın ortadan kalkamayacağını belirtmiştim. Hak verdi, istedi ama yapamadı ne yazık ki.
Onda gözlemlediğim şey, seanslarda gerçekleri tüm çıplaklığıyla görebildiği ve içindeki gücü fark ettiğiydi. Bu doğrultuda, öz saygıyla bazı kararlar alıyor ama uygulamakta zorlandığı için seanslara düzenli gelmekten kaçınıyordu. Gerçeklerlerle yüzleşip de sonra yine ruhunu hiçe saymak ve hayatına aynı şekilde devam etmek, içten içe gücüne gidiyordu çünkü.
Epey zaman geçtikten sonra, bir gün bunalıp yine dengelenmek için seansa geldiğinde bana artık tiroit tedavisi görmeye başladığını söyledi. Yüreğim burkulmuştu ve “ben size demedim mi?” dememek için kendimi zor tuttum. Hayatını ziyan edişini ve seyretmek üzmüştü beni ama özgür iradesine saygımla “demek ki daha öğrenmesi gereken dersler varmış” diye düşünmüş, ona içimden şans dilemiştim.
Kişinin duygularını inkar etmesi,etrafa güçlü ve pozitif bir imaj sergilemek adına kendi zayıflıklarıyla yüzleşmemesi, kendini tam anlamıyla, “olduğu gibi” ortaya koymaktan çekinmesi, zamanında vereceği doğru tepkilerle, kendini gereğince ifade etmekte zorluk çekmesi boğaz çakrasında böyle ciddi blokajlar yaratabiliyor. Bunun yanı sıra, hayır demekte zorluk çekmesi, hayatındaki bir çok konuyla ilgili sıklıkla kendini suçlaması, acımasızca özeleştiri yapması ve olur olmaz şeyler için yalan söylemesi ve kendini olduğundan farklı göstermesi de blokaj yaratan sebeplerden. Yalanın “beyaz”ı, masumu fark etmiyor bu arada, kendini koşulsuzca sevip kabul edemeyen insanın karşısındakinin de onu tam “olduğu gibi” koşulsuzca sevmeyeceğini düşündüğü için, dürüst davranırsa beğenilmeyeceğini,yargılanacağını, yanlış anlaşılacağını ya da onaylanmayacağını düşündüğü için gerçeği olduğu gibi söylemiyor olması burda önemli olan nokta. Kendini farklı gösterme ihtiyacı duyuyor olması ve bu nedenle irili ufaklı yalanlar söylemesi...
Bu çakrayla ilglil olarak ,seanslarda en sıklıkla rastladığım sebep işte bu yadsıma hali, işinde ya da özel hayatında, kendini dürüstçe ve açıklıkla ifade etmekten çekinme durumu Onaylanma ihtiyacı veya kaybetme korkusuyla hareket ederek duygu ve düşüncelerini dürüstce ifade etmekten kaçınanların sayısı oldukça fazla. Bastırılan duygular, dilin ucuna kadar gelip de ifade bulmayan sözcükler boğazda düğüm düğüm blokajları yaratırken,bunlar ileri safhalarda boğazda modüller, tiroid, ses telleri iltihabı gibi fiziksel rahatsızlıklara dönüşebiliyor. Bunun dışında kollar,ağız, dişler, gırtlakta problemler yaratabilececeği gibi blokaj kronik yorgunluk ve başağrısına da sebep olabiliyor.
Bundan sonraki yazımda boğaz çakrasını dengeleme yöntemlerinden de bahsedeceğim ama şimdilik lütfen boğaz çakranıza iyi bakın ve “özünüzün ve sözünüzün bir olmasına” dikkat edin ve kendinizi olduğunuz gibi kabul edip, koşulsuzca sevmeyi unutmayın.
Sevgiyle kalın...
YORUMLAR